-SPOİLER UYARISI-
Ah Raif!
Kalabalıklar arasındaki paylaşılmaz yalnızlığının, dayanılmaz ağırlığıyla ruhu kamburlaşmış Raif!
Doğduğun yerlere, ailene kısacası ait olmadığın her şeye sırtını dönüp gittin de, gurbetteki bir resme aşık oldun. Bir yüze, bir ifadeye bağlandın. Hayatın cilvesi ya o yüzün sahibiyle arkadaşlıklar ettin de hiç bitmeyecek yalnızlığının son bulduğuna aldandın.
Ah Raif, sen hayatı böyle kolay mı sandın?
Kürk Mantolu Madonna! Sana ne demeli!
Umursamazlığı hayal kırıklıklarının eseri olan bir kadınsın. Hiçbir şeye inancın kalmamış kezâ ihtiyacın da kalmamış… Ne diye anlamsız hayatına anlam bulursun? Kaybetmeyecek mi sandın?
Kitabın iki baş kahramanını karşıma alıp böyle azarlamak isterdim uzunca. İki zıt karakterin hayatları boyunca bir birlerini arayışı ve buluşu sonrasında bunu kendi ellerinde olmadan yitirişleri, hayatı, sevinci yitirişleri ama hep umut edişleri…
Kitap pek yaşanmış kabul edilemez bir uzun hayat hikayesi. Raif’in hikayesi… Tüm yalnızlığıyla ve yabancılığıyla bir umut kırıntısının hikayesi. Öyle bir hikaye ki bu; yalnızlığı, birlikteliği, sevinci, heyecanı ve hüznü aynı anda, aynı satırlarda yaşatabilen…
Kesinlikle okunulmalı ve okutturulmalı…