Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Bilim nedir?
Bilim, kıyas denilen akıl yürütme aracılığıyla kanıtlanmış önermeler topluluğudur. Fakat bu tür önerme­ler kendilerine dayanacakları, kendilerinden çıkacakları öncüller ge­rektirir. Bu öncüllerin kendilerinin de başka kıyasların sonuçları olma­ları, yani kanıtlanmış olmaları arzu edilen bir şeyse de, geriye doğru tümü kanıtlanmış önermelerden meydana gelecek bir bilimsel yapının mümkün olmadığını biliyoruz. O halde kendileri kanıtlanmış olmayan birtakım öncüilere ihtiyacımız olacaktır. Bu öncüller ise Aristoteles'in kendisinin de kabul ettiği gibi son tabiilde tümevarım veya deneyle oluşacaklardır. Bilim, mümkün olanın değil, "zorunlu olan"ın alanıdır; mümkün olanı değil, zorunlu olanı konu alır. O halde eğer sonuçları­mızın zorunlu olmalarını istiyorsak öncüllerimizin de zorunlu olmala­rını istemek zorundayız. Bu ise iki şey demektir: I) Öncüllerin, konu­larının her örneği ile ilgili olarak doğru olmalarının zorunlu olması (Akıllılık her insan için zorunlu olarak doğrudur); Il) Öncüllerin öz­neyle yüklem arasında tesis ettikleri bağın özsel (perse) bir bağ olması (Akıllılık; beyazlık, siyahlık, gülme vb gibi özelliklerden farklı ola­rak insanın özünü ifade eder).
Sayfa 122 - İstanbul Bilgi Üniversitesi YayınlarıKitabı okudu
Okunmaya o kadar değer ki
LEV TOLSTOY, İTİRAFLARIM’DAN Eğitimli ve bilge kişilerin ortaya koydukları akla dayalı bilgi yaşamın anlamını reddederken büyük insan kitleleri, bütün insanlık, bu anlamı akıldışı bilgiyle algılıyordu. Bu akıldışı bilgi ise inançtır, tam da benim kabul edemeyeceğim şey. Bu, Tanrıdır; altı günde yaradılış, şeytanlar ve melekler ve diğerleri.
Reklam
Platon’un İkili Bölme Yöntemi ve Aristoteles:
Platon (Eflatun)
Platon (Eflatun)
… kavramları en genellerinden başlayarak ikili bölmelere tabi tutmakta ve böylece bir şeyin tanımının, yani bilgisinin, biliminin elde edileceğini düşünmekteydi. Örnek olarak Platon insanı ele almaktaydı. İnsanın ne olduğunu tanımlamak, insan kavramının içeriğini belirlemek için önce varlıkları canlı ve cansız olarak ikiye ayırmakta ve insanı canlı varlıklar grubuna sokmaktaydı. Sonra canlı varlıkları veya hayvanları karada ve suda yaşayan varlıklar olarak ikiye ayırmakta, insanın karada yaşayan bir hayvan olduğunu söylemekteydi. Böylece ikili bölmeler yaparak ilerlemekte ve sonunda insanın bütün özelliklerini… ortaya koyabileceğine inanmaktaydı. (…)
Aristoteles
Aristoteles
ise bu akıl yürütme tarzına veya bilim yöntemine şu itirazı yapmaktadır: Bütün bu ikili bölmelerde kanıtlanan şey nedir? Birinci durumda insanın bir varlık olduğu, canlı veya cansız olduğu, ikinci durumda bir canlı veya hayvan olduğu, karada veya suda yaşayan bir varlık olduğu… O kadar! Bu akıl yürütmede yaptığımız ikiye bölmelerde, insanın neden ikinci gruba değil de birinci gruba girdiği, neden ikinci özelliklere değil de birinci özelliklere sahip olduğu ‘kanıtlanmamaktadır.’ Ona neden birinci gruba ait bir özelliğin yüklenip, diğer gruba ait özelliğin yüklenmediği gösterilmemektedir.”
Hayvanların akıl yürütebileceğini söylüyor
G.A.: Aptal hayvanların pek çoğunun düşünebildiğine inanıyor musun? Y.A.: Evet-fil, maymun, at, köpek, papağan, makav, alaycı kuş ve daha pek çoğu. Eşi çukura düşen ve zemin tutsağın kurtulmasına olanak sağlayacak kadar yüksele­ne dek çukura toprak ve çerçöp atan fil, akıl yürütme ni­teliğine sahipti. Benim anladığım, öğretme ve tatbikat ile öğrenebilen tüm hayvanlar gözlem yapmayı biliyor, şunu ve bunu bir araya getirip bir sonuç çıkarıyor olmalılar-dü­şünme süreci.
Sayfa 104Kitabı okudu
Peki bu akıl yürütme doğrultusunda mükemmel olan nedir? Bunu anlayamıyoruz. Gerçekten arzu edilen nesne nedir? Sahip olamayacağımız bir nesne.
''… … tanrılarının varlığına bizi ikna etmek isteyenler, bize, sonuçların gerçek nedenini göremediğimiz için, evrensel nedeni kabul etmemizin şart olduğunu söylemeye yüzsüzce cesaret ediyorlar. Bu kadar aptalca bir akıl yürütme olabilir mi? Bir saçmalığı kabul etmek sanki kendi cehaletinin farkına varmaktan daha iyiymiş gibi; sanki bu
Fol Kitap
Reklam
_Eğer birinin ruhunu görmek istiyorsanız, ona hayallerini sorun. _İnsan doğasındaki en derin prensip, "takdir edilme" isteğidir. _Alaycı tiplerin aslında acılarını gizlemeye çalıştığı gerçeği doğrudur. _İnsanın dünyadaki durumu, kedinin kitaplıktaki durumu gibidir; görür ve duyar ama hiç bir şey anlayamaz. _Yanlış anlayanlar tarafından
129 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.