Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Anne-Baba ve Çocuklar “Yeni nesillere akılcı bir terbiye verme meselesi...” Snelman ile arkadaşları Finlandiya’yı uyandırmak için bütün ümitlerini buna bağlamışlardı. Gençlik meselesi Snelman’ın en sevdiği bir konu ve aynı zamanda kendisinin en hassas ve ıstırap duyduğu meselesiydi. Snelman kimi zaman gençleri yüzlerine karşı azarlıyor
Sen, sen olarak yok olmak zorundasın, o zaman gerçek ortaya çıkar. Gerçeğin ne olduğuna dair hiçbir fikre sahip değilsin, rüyalarında bile. Sen gerçek dışısın ve gerçek dışılıkta yaşıyorsun. Rüyalarda yaşıyorsun, uykuya dalmış vaziyettesin. Uyanışın nasıl bir şey olacağını kavrayamazsın. Yalnızca bir tek şey söylenebilir: Bildiğin hiçbir şeyi
Reklam
"Kur'an'daki cihad emrinin yalnızca savaşa katılmak olmadığını da siz bana öğretmiştiniz hani babacığım. Kişinin malıyla da cihad edebileceğini, yeryüzündeki fitneyi söküp atmak için çalışmanın da bu kabilden olduğunu, Allah'ın emirlerini hakim kılmak için çabalamanın da bir tür cehd olduğunu, hatta kişinin kendi işini güzel yapmak için
Sayfa 154 - Kapı YayınlarıKitabı okudu
II. Abdülhamid: Söylendiği ve yazıldığı gibi kötü bir hükümdar değil, aksine büyük ve dahî bir imparatordur. Onun hakkında, henüz, bütün belgeleri gözden geçirerek hazırlanmış tarafsız bir inceleme yapılmamıştır. 1908 Meşrutiyetinden beri "vur abalıya!" kabilinden, aleyhine söyleyip yazmak moda olduğundan, Abdülhamid'in görülmedik
Sefa,Cefanın Yolundadır
“Ey kilimi döven kilimci!Maksadın kilimin tozunu almak mı?Yoksa,ceza vermek mi?Ey antibiyotiği zerk ile verip,hastanın canını acıtan tabip!Maksadın canı yakmak mı?Yoksa yanan narı dindirmek mi?Ey tükenemez olduğu iddia edilen kaleme ‘hoh’layıp yazmasını bekleyen kalem ehli!Maksadın son zerresine kadar kalemi tüketmek mi?Yoksa umudunu hep diri tutmak bu?Ey kapıya onlarca kez vurup açılmasını bekleyen dilenci!Maksadın ev sahibini görmek mi?Yoksa istediğini alıp çekip gitmek mi?Ey bize eziyet veren!Ey bizi dara düşüren!Ey bizi yoktan var eden!Ey bizi her an takip eden! Maksadın bizim gönlümüzü genişletmek mi?Yoksa genişleyen çevremizi düzenlenmek mi! Arkadaş!Sıkıntı da,acı da böyledir işte...Allah sana sıkıntı veriyorsa,senin rahatlığın içindir.Ne garip değil mi?İnsan sıkıntı çekerek rahatlar mı?Evet,eğer Allah’ın çok kıymet verdiği bir kul ise rahatlar.Allah sevdiği kullarını sıkıntıya koyar.”
Sayfa 22 - Hayykitap
Haçlılar; sürüye dönüştüğünden emin bulundukları İslam dünyasını, bir çobanın denetimine vermek sonra da o çobanın iplerini ellerine almak suretiyle Kelimei Şehadet kitlelerini, kendileri için 'zararsız' hale getirmek istiyorlar. Ve bunu din üzerinden yürütmenin peşindeler. Oysaki din, bunu değil, bir çobanın sürüsü olmamayı, yani raiyyeleşmemeyi emrediyor. Bakara Suresi 104. ayet şöyle : "Ey iman edenler! Bizi davar gibi güt diye konuşmayın.” Halife denen siyasal kukla, Müslüman camiayı sürüleştirmenin aracı ve garantisidir. Haçlı bunun için çırpınıyor. Tarihin en amansız İslam düşmanı olan İngiltere’nin en amansız Türk düşmanlarından biri olan amiral Calthorpe’un yardımcısı Amiral Webb, İngiliz dışişleri bakanlığına yazdığı 19 Ocak 1919 tarihli raporda şöyle diyordu: "Halife elimizin altında bulunduğu sürece, İslam dünyasında bir denetleme aracına sahibiz demektir. Halife-padişah (Vahdettin) bizi buraya (İstanbul'a) yerleştirmek istiyor."
Sayfa 325 - Yeni Boyut YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Onun gelecekte içinde büyük ateşler kıvılcımlana cak olan, uyanış ve bağımsızlığa olan çılgınca sevgisi bütün genişliğine karşın yeryüzünü kendisi için daraltacak olan bu çocuğun ruhuna, bu sıradan ancak simgesel gösteriyle ilk dersi vermek için beni "uyandırmak" üzere görevlendirilmiş yüce, gizemli bir ruh olduğunu düşündüğüm de oluyor. Bu gibi dersler; tahta, tebeşir, cümle ile defterle verilmiyor, simgelerle veriliyor, "im"lerle öğretiliyor. îşte bu bilim, bilim "almak” değil, bilim "olmak" oluyor. "Biçim değiştirim" tekniği oluyor, öğrenim değil, devrim oluyor. Bilgililik değil, bağlılık oluyor. Hafızayı doldurmak değil, ruhu ateşe sürüklemek oluyor. Tat alım değil, arınım, "kalem" değil "elem", "naz" değil "niyaz", dinlenim değil acı çekim, durgunluk değil ağn, mutluluk değil ululuk, suya doyumluk değil susuzluk, uzlaşmak değil başkaldırmak, "oluşmak" değil dönüşmek, kalmak değil gitmek... su değil ateş, toprak değil tufan... olan bir bilim!
Sevmek bir eylemdir edilgen bir duygu değil. Bir şeyin "içinde olmaktır" bir şeye "kapılmak" değil. En genel biçimi ile sevmenin etken yapısı, sevmenin almak değil öncelikle vermek olduğu biçiminde tanımlanabilir.
Sayfa 30 - Say yayınları
Öğüt gibi öğüt!!!
Dünyada iki türlü insan vardır: Çarpan, çarpılan. Çarpılanlardan olmak istemiyorsan, başkalarını çarpmaya bak. Fazla okumak lazım değil. İnsanı delirtir ve hayatın gerisinde bırakır. Ama matematik dersinde dikkatli ol. Dört işlemi bilmen yeter. Para hesabını becerebilirsen kazıklanmazsın, anladın mı? Hesap önemli; en kısa zamanda hayata atılman
Sayfa 37 - YKYKitabı okudu
409 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.