Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Sevmek bir eylemdir; edilgen bir duygu değil.
“Bir şeyin içinde olmaktır”, bir şeye “kapılmak” değil. En genel biçimi ile sevmenin almak değil öncelikle vermek olduğu biçiminde tanımlanabilir.
Sayfa 43
Aşk Evlilikleri
Aşk evlilikleri ise daha çok okul dönemlerinde birbirlerini seven kişiler arasında yapılmaktadır. Her zaman vurguladığımız bir şey var; insan yirmi iki yaşına kadar aklının değil duygularının yönetiminde karar verir. Bu nedenle erken yaşta yapılan aşk evliliklerinde gençler çoğu zaman birbirlerini objektif olarak tanıyamamakta, o dönemde aşk ve sevgililik ön planda olduğu için kusurlar görülmemektedir. Aşkla ilgili bu sözler âşıkları kızdırabilir. Doğrusu aşk güzel bir şeydir, insanda havada uçma duygusu uyandırır ama maalesef uzun vadede sahte bir duygu şeklinde insanı yanıltır. Romantizm kişinin bütün arzularını belki bir süreliğine karşılar, âşık olan kişi kendini çok mutlu hisseder fakat bir müddet sonra okyanusun gerçek dalgaları ile karşılaşan taraflar arasındaki anlaşmazlıklar su yüzüne çıkar ve ayrılıklar başlar. Böyle örneklere çok rastladığımız için âşıkların ileride acı çekmemelerini sağlamak maksadıyla kendilerine gerçekçi olmalarını tavsiye ediyoruz. Böyle durumlarda karşı tarafı da tanıyan güvenilir birinin görüşünü almak, onun görüşünü kendi düşünceleri ile birleştirip öyle karar vermek daha doğru olacaktır.
Sayfa 145 - Timaş YayınlarıKitabı okudu
Reklam
100 Kolay Salih Amel Modern hayatın karmaşası içinde unutuverdiğimiz, hayatın içinde uygulaması kolay 100 salih amel... Aşağıda okuyacağınız liste, sosyal medya ortamında çok sayıda arkadaşın kıymetli katkılarıyla oluşturuldu. “Modern hayatın karmaşası içinde unutuverdiğimiz, pratik salih amelleri derleyelim” demiştik; hamdolsun, ortaya
Sevmek bir eylemdir; edilgen bir duygu değil. Bir şeyin ,"içinde olmaktır.", Bir şeye "kapılmak" değil. En genel biçimi ile sevmenin etken yapısı, sevmenin almak değil öncelikle vermek olduğu biçiminde tanımlanabilir.
Sayfa 43 - Say yayınlarıKitabı okudu
(...) Bizim "kız isteme" "gelin alma'' gibi adetlerimiz, salt sözcük ile ifade olarak bile, kadını son derece küçük düşürücü, nesneleştirici bir anlayışı zihnimize yerleş­tirmiştir. (...) "Kadın bir erkeğe varmaz, kadın bir erkeğe verilmez ve bir erkek bir kızı almaz, (almak-vermek) bu tabirler kadını kıymetten düşüren, ona ahkar (en hakir) mahiyeti veren şeylerdir ve her şeyden evvel bu zihniyeti kadınlarımız ka­falarından çıkarmalıdır; bilmelidirler ki iki cins birbiriyle hayatlarını birleştirirken yuvaya getirdikleri aynı kıymette şeylerdir ve koca mal sahibi değil, ortak, hayat ortağı demek­tir. Bu hukuk müsavatı kadınlarımızın şuurunda yer ettikten sonra onların kuvvetli ve hakiki bir insan olmak için dimağı ve fikri sahada da yükselmek isteyecekleri de tabiidir.'
~ Günün birinde bir canavara dönüşsem ve tek tek hepsini öldürsem , sürünün hepsini boğazladıktan sonra ancak işin farkına varırlardı. Çünkü bana inanıyorlar ve artık kendi içgüdülerine güvenmiyorlar. Bu böyle , çünkü onları otlağa ben götürüyorum. / 22 ~ Bir düşü gerçekleştirme olasılığı yaşamı ilginçleştiriyor. / 27 ~ ... Her zaman aynı
Can YayınlarıKitabı okudu
Reklam
En genel biçimi ile sevmenin etken yapısı, sevmenin almak değil öncelikle vermek olduğu biçiminde tanımlanabilir.
~ Sen hiç doğduğun topraklar yüzünden terörist olmakla suçlandın mı? Ana dilini konuşmak istediğin için hapis yattın mı? Anne babanın sana vermek istediği isim yasak olduğu için değiştirildi mi hiç? Senin memleketin sürgünü oldu mu bir başkasının? Ülkeni gerçekten seviyor olmana rağmen vatan haini ilan edildin mi? / 33 ~ Kendinizi kendi
Müptela YayınlarıKitabı okudu
Sevmek bir eylemdir; edilgen bir duygu değil. Bir şeyin “içinde olmaktır”, bir şeye “kapılmak“ değil. En genel biçimi ile sevmenin etken yapısı, sevmenin almak değil öncelikle vermek olduğu biçiminde tanımlanabilir.
Sayfa 43 - Say yayınlarıKitabı okudu
Sevmek bir eylemdir; edilgen bir duygu değil. Bir şeyin "içinde olmaktır", bir şeye "kapılmak" değil. En genel biçimi ile sevmenin etken yapısı, sevmenin almak değil öncelikle vermek olduğu biçiminde tanımlanabilir.
Reklam
O şehit ki Allah katında ebedi diri kalır. O şehit ki ayağını üzengiye koy- muşsa bir kez, Allah hesap sorası değildir ondan. O şehit ki can vermekten lezzet duyar. Öyle bir lezzet ki oğul, diriltilä tekrar be tekrar can vermek ister. Törensiz ve kefensiz ölür, varlıksız ve bedensiz yaşar. O ki burada bir göz yumar, sonra huzur-1 Nebi'de bir göz açar. Hamza'ya nasıl özenmeyeyim, Yasir ile Sümeyye'yi nasıl anmayayım oğul? Şehâdet onların sevdalı sesinde imanın bir değil, bin kez dirilmesi iken ha- sat zamanında heybemi neden doldurmayayım? Bana cat veren, emanetini almak istediğinde yahut Sevgili kendisini kavuşmam için bana gel ettiğinde, gözümü kırpmadan kab edersem, neden bana itiraz edersin ki oğul? Susuzun suya kavuşmasına, hasretin hasretle buluşmasına mâni mi ola caksın? Sevgili, 'En şerefli ölüm, şehitlerin ölümüdür.' derken beni o şereften mi mahrum bırakmak istersin oğul? Geceleri ay ışıdığında, Hamza'nın üzerine sağanak inen nurlar benim üzerime inmesin mi; şehitlerin baş ucunda Rahmanî neşide- ler okuyan melekler benim başıma gelmesin mi? Oğul, unut- ma, yıldızlar, başka bir kıyıda doğmak için batarlar ama şe hitler daima nur içinde yatarlar.
Sayfa 154Kitabı okudu
Monna Rosa yayımlanmadan önce gelen ziyaretçilerden kimi cahil cesur olur kabilinden kimileri de saflığından şiirin hikâyesini Üstat’a sorduklarına sayısız kez şahit oldum. Bazen bunaltacak derecede ısrarla akrostişi söz konusu ederlerdi. Üstat zaman zaman “Benim şiirimle beni sigaya çekmeye çalışıyorlar.” derdi. Bu sorular Monna Rosa yayımlandıktan sonra da devam etti. Diriliş’te çalıştığım süre boyunca benim aslını bilebileceğim düşüncesiyle olsa gerek, bana en çok sorulan sorulandan biri hatta yegâne soru “Monna Rosa” ile ilgili tecessüslerini ifade edenlerdi. Bugünden baktığımda yolda izde rastladı- ğım birçok kişi, aydın dediğimiz insanların Diriliş ve Sezai Karakoç hakkında yegâne öğrenmek istedikleri şeyin bu konu olduğunu hatırlıyorum. Verdiğim cevaplardan bana inanmadıklarını da anlıyordum. Doğrusu hiçbir zaman merak edip sormadım kendisine, belki eğitimim gereği esere bakmak, eserin söylediğine kulak vermek onu esas almak gerektiğini düşünür, bu düşüncelerimi de örnekler üzerinden soranlarla paylaşırdım. Üst bir dil, ifade biçimi olan şiir bizi ikna edemiyorsa şu veya bu şekilde yaşanmış bir şey bizim ne işimize yarayacak? Bu hikâyelerden örnekler her yerde ve birçok kişide çeşit çeşit varken, hatta mevcut hâlleriyle sıradanlığa düştükleri hâlde, şiirin ışıltısı ve sunduğu güzellikler niçin tecessümüze yenik düşerler? Burada esas olan sanat eserinin kendisi değil mi?
Ignatius J Reilly - dayanamadım paylaşıyorum
Hiç düşünmeyen ve aldırmayan bir toplumda hayatımı kazanabilmek için dişimle tırnağımla savaşır, çöl botlarımın tabanını Fransız Mahallesi’nin eski, kaldırım taşı döşeli yollarında aşındırıp adi, tırtıklı lastiğe dönüştürürken, aziz (ama yoldan çıkmış), eski bir tanışıma rastladım. Bu yozlaşmış insana ahlaksal üstünlüğümü kolayca kabul ettirdiğim
Kelime -i Tevhidin Sahih Olmasının Şartları
Kelime-i Tevhid-i ancak şuurlu bir şekilde ve tam bir inançla söyleyenler Müslüman olurlar. Akaid hususunda taklid caiz olmadığı için inanç esaslarını her Müslümanın bilerek ve farkında olarak iman etmesi şarttır. Kelime-i şehadet getirip (icmali imanla)müslüman olan kişinin imanını sürdürebilmesi için o kişide şu şartların bulunması gerekir.
Uyku eğitimi vermek bebeğiniz ilk adımlarını atarken ellerini tutmamakla, kreşin ilk günü ağlayarak onu henüz güvenmediği bir ortam ve kişilerle bırakmakla, daha ilk lokmalarını yerken tüm yemeğini kendi kendine yemesini beklemekle, denize ilk girdiğinde yüzmesini ummakla aynı tecrübe. Gelişim güvenle, düzenli bir süreçte ve ebeveyn desteği ile olunca sağlıklıdır. Uyku sorunlarının bebeklerle değil; erken dönem çocuk uykusuna dair algımız, aile ruh sağlığı ve zor tecrübeleri beraber aşmakla ilgili altyapımızla çok daha fazla alakası var. İhtiyacımız olan uyku sorunlarına merakla bakmak, bütünsel olarak ele almak, davranışların altında yatan ihtiyaçları duymak. Bebeklerin hislerine, ne kadar çok şeyi anladıklarına ve anlattıklarına güvenmemiz, onlara her zaman empati ve saygı ile yaklaşmamız gerekli.
Sayfa 194Kitabı okudu
409 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.