Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Türkiye’de Kürtlere, Almanya'da ise Türklere sıkı mı en küçük bir eleştiri yöneltesiniz. Hemen “ırkçı” oluverirsiniz. Halbuki Anadolu’da yaşayan ve kendisine Türk diyen insanların hemen %90’ı aynı Kürtler gibi denilen beyaz ırk mensubudur ve Orta Asya’daki Altay Irkının Türkleri ile ilgileri yoktur. Almanya için de durum aynıdır. Buralarda da ayrılık yaratan dil ve dindir.
Kızılderili Dilnde Türkçe Kelimeler
Reha Oğuz da bu konuda çok yazmıştı, o da bir tesadüf yazısı diyerek şunları bırakmıştı tarihe: "Bir Kızılderili 'gün' ve 'güneş' yerine 'kün' derse bir an duraksarsınız, sonra Gök-Türklerin de 'kün' dediğini belki hatırlarsınız ama tesadüf diyebilirsiniz. Bir tepeyi işaret edip 'tepek' dediğini duyarsanız, artık rastlantı demekte zorlanırsınız. Ve bu benzerlikler sürer gider; kuşa 'kuskus'; köpeğe (ite) 'it'; ecdada (ataya) ata, hata, atağ'; han ve kagan yerine 'kan' dediklerini duyar, tesadüf demek için kendinizi zorlarsınız. Türklerde prensler için kullanılan 'tekin-tigin' unvanına Kızılderililerin 'tekun' ve 'tokin' dediklerini okur, tamam, bu kadarı da tesadüf olamaz dersiniz. Bu demek değildir ki Kızılderililerin dili Türkçedir! Ural-Altay dil ailesiyle irtibatı bile tartışmalıdır. Kızılderili dillerindeki bu üç yüz-beş yüz Türkçe kelimenin bir tek anlamı vardır: tarihlerinin bir çağında (hatta birçok kere) Türkler Amerika'ya gelmiş, Kızılderililere karışmış ve dillerinden hatıralar bırakmışlardır. (Buraya gelen kimi Türkleri ise zamanla Kızılderili diye anar olmuşuz) Yoksa bu kadar açık seçik Türkçe kökenli kelimeler havadan uçup gelmemiştir herhalde."
Sayfa 169 - Lopus Yayınevi, 1. Baskı (2020)Kitabı okudu
Reklam
Türkiye’de Kürtlere, Almanya'da ise Türklere sıkı mı en küçük bir eleştiri yöneltesiniz. Hemen “ırkçı” oluverirsiniz. Halbuki Anadolu’da yaşayan ve kendisine Türk diyen insanların hemen %90’ı aynı Kürtler gibi denilen beyaz ırk mensubudur ve Orta Asya’daki Altay Irkının Türkleri ile ilgileri yoktur. Almanya için de durum aynıdır. Oranın da ekseriyeti denilen ırka mensuptur. Buralarda da ayrılık yaratan dil ve dindir.
Birleşmiş Milletler ülküsü uğrunda Kore'de şehitler vermek güzel şey, fakat Türkleri birleşmiş görmek için Kafkasya'da, Azerbaycan'da, Türkistan'da, Altay'larda can harcamak şaheser bir şeydir. Türkçülük, din gibi derin, tasavvuf gibi mistik bir sistemdir. Ondaki ihtişamı ve bu uğurda ölmekteki ululuğu ancak ruhunda istidat olanlar duyabilir.
Türk dili dahi birkaç şubeye (lehçelere) bölünür: 1) Türkiye Türkçesi 2) Azeri Türkçesi 3) Kazan Türkçesi 4) Kırgız Türkçesi 5) Özbek Türkçesi 6) Türkmen Türkçesi 7) Başkırt Türkçesi 8) Altay Türkleri Türkçesi 9) Teleut Türkçesi 10) Obi nehri havalisi Türkçesi 11) Uriankhay Türkçesi 12) Yenisey Türkçesi 13) Kumık Türkçesi 14) Nogay Türkçesi 15) Karaçay Türkçesi 16) Çuvaş Türkçesi 17) Yakut Türkçesiv
Vatanın tamamı denilince Müslümanların hayat sürdükleri her yeri anlıyor muyuz? Böyle bir anlayışa çok uzak düştüğümüz halde Müslüman varlığımızdan vazgeçmediğimiz rolünü oynuyoruz. Bu rol Osmanlı tarihinde 1571'den itibaren geçerli. O tarihten bu yana hattı müdafaadan vazgeçtiğimizi; ama sathı müdafaa konusunda tavizsiz olduğumuzu geveleyip
Sayfa 46 - Tiyo yayıncılıkKitabı okudu
Reklam
Türklüğün Önemli İlkeleri
Türkçülük, bütün Türklerin tek devlet halinde birleserek, her bakımdan bütün milletlerden ileri ve üstün olması ülküsüdür. Bunun değismeyen iki unsuru vardır: Soyculuk, Turancılık. Soyculuk, ilk önce bir milli savunma vasıtasıdır. Türkelindeki azınlıkların, kendi aralarında gizlice yürüttükleri, soy suuruna karsı bir koruma tedbiridir.
Altay Türkleri ve Tatarlar
Dünya da hiç kimse onlar kadar zorluklara karşı koyamaz ve sabır gösteremez. Efendilerine karşı çok itaatkârdırdırlar ve masrafları çok yüksek değildir; bu özelliklerinden dolayı asker olmaya ve dünyayı boyunduruk altına almaya çok uygunlar, ki zaten büyük kısmına hâkim hale geldiler.
Sayfa 114Kitabı okudu
. Yakut Şamanlar’ı, çakmak taşıyla yaktıkları ateşi kutsal sayarlar ve ayinlerde kullanırlardı. Altaylılar'ın ateşe karşı yaptıkları dualarda; ateşi Güneş ve Ay’dan ayrılmış bir parça olarak görürlerdi. Ayrıca ateşin Tanrı Ülgen tarafından gönderildiğine inanırlardı. Ateşi su ile söndürmek, ateşe tükürmek, ateşle oynamak kesin olarak yasaktı. Orta Asya Türkleri'nde çok yaygın olarak, ateşe bakarak kehanette bulunma adetinin varolduğunu da biliyoruz. Örneğin Manas'ın babası Cakıp Han ateşe bakıp, gelinlerinin geleceklerini anlatırdı. Yine bir başka Şamanist inanca göre; ateş her şeyi temizler ve kötü ruhları kovalardı. 6. yüzyılda Batı Gök-Türk hakanına gelen Bizans elçileri ateşler arasından geçirildikten sonra görüşmeye kabul edilmişlerdi. Başkurtlar ve Kazaklar yağlı bir paçavrayı tutuşturup hastanın çevresinde "alas... alas..." diyerek dolaştırırlardı. Buna "alaslama" derlerdi ki, bu kelime Anadolu Türkçesi'nde "alazlama" şeklinde muhafaza edilerek günümüze kadar gelebilmiştir. Ateşte temizlenme anlamına gelen bu kelime, Altay Şamanları'nın dualarında çok sık geçerdi. .
Sayfa 40-41Kitabı okudu
Altay Türkleri Umay'ı göklerden inen gümüş saçlı, güzel yüzlü bir kadın olarak düşünmüşlerdir.
Reklam
Göktürk mitolojisinde adı Türk olan Ata ilk ateşi ocağı yakarak milletini donmaktan kurtarmıştı.Kendi milletine adını veren Türk Atanın ilk Ateş Güneş inancını başlattığı düşünülür. Altay Türkleri için Ay'dan ve Gündeş'ten ayrılmışsın şeklinde dua eder
Sayfa 81 - KriptoKitabı okudu
Moğol Türkleri Erkene-kom vâdisinden çıktıkları zamanda Kurlas(Kurlaas) aşîretine mensup Berte-zena (Berté-zena) [Börteçine] adında bir Han'ın idâresi altındaydılar. Bertezena bütün civar kavimlere sefirler göndererek kendisine itaat edecek olanları himâye edeceğini vaad etti. Bu istiladan haberdar olan Tatarlar Moğollara hücum ettiler. Fakat mağlup olarak bütün aşîretlere dağıtıldılar. Ebu'l-Gâzî Bahadır Han'ın rivâyetine göre bu olay kadîm Türk Moğollarının son imparatorları olan İl Han (İl-khan)'ın mağlubiyetinden dört yüz elli sene sonra meydana gelmiştir. Çin târihinin kadîm Hunların dağılması ve Türklerin kurulması hakkında verdiği bilgilerle bu rivâyet karşılaştırılınca, bu kavimlerin menşe'i hakkında söylenen sözlerin hangi yönlerinin doğru olduğu kolayca meydana çıkar. Türkler milâdın 545'inci senesinde meydana çıkmışlardır. Bundan dört yüz elli sene çıkarılacak olursa Milâdın 95'inci senesine dönülmüş olur ki Çin târihine göre, şüphe yok ki kadîm Moğollardan ibâret olan Kuzey Hunları'nın da yıklış zamanı 93 milâdî târihidir. Bu kadîm Hunlar yıkılmış oldukları zaman muhtelif mahallere kaçışmışlardı. İçlerinden büyük bir kısmı Altay dağlarını geçti. Erkene-kom vâdisi Altay dağlarındadır. Demek oluyor ki Kuzey Hunları ile kadîm Moğolların çöküşü aynı olaydan ibârettir.
Sayfa 431 - Ötüken Neşriyat, 2. Baskı:2019 - I. CİLT
201 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.