Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Kant der ki, mekân ile zaman alıcı olma halimizin biçimidirler. Oysaki kavram bizim dolaysızlığımızın, bizim kendiliğindenliğimizin veya faalliğimizin biçimidir. Zamanın tarihine Kant'm bu kadar dâhice ge­tirdiği yenilik nedir? Mekân ile zamanın belirlenimlerinin kavramsal belirlenimlere indirgenemeyecekleri bir kez kabul edildi­ ğinde mekânsal-zamansal belirlenimlerle kavramsal belirlenim leri yine de ve her şeye rağmen birbirlerine tekabül ettirmek ba­ şarılamazsa bilgi hiçbir zaman mümkün olmayacaktır - işte bu bilginin bir tür mucizesidir. Ve Kant işte buna erişmek amacıyla sistemini yepyeni kavramlarla inşa etmeye girişmektedir. Çok katı, çok sert bir filozoftur o; bir sürü karmakarışık kelime kul­lanır durur ama bunlar hiçbir zaman etkilemek için kullanılan kelimeler değildirler. Kant lirik değildir. Hayatı üstüne bir şeyler yazmış olan sekreterlerini gidip okuyun: Çok sakin, çok derli toplu bir hayatı vardı... Thomas de Quincey, Kant'ın sektreterlerinin ilettiklerini tercüme etti, biraz da düzenledi, güzelleştirdi - bu Immanuel Kant'ın Son Günleri metnidir. Harikulade bir metindir.
Sayfa 37 - PdfKitabı okudu
Harf inkılabı okuryazarlığın artışına yaradı mı?
Arap elifbasını bırakıp Latin alfabesine, daha doğrusu Atatürk'ün deyişiyle 'Türk alfabesi'ne geçilmesinin okur yazarlığı kolaylaştırıp cehaleti ortadan kaldıracağı tahmini de doğru çıkmamıştır. Rakamlar hakikaten şaşırtıcı sonuçlar vermektedir. Gazi Mustafa Kemal 8 Ağustos 1928 günü Sarayburnu'ndaki parkta yaptığı konuşmada
Reklam
Kesinlikle Katılıyorum
Avangard diye adlandırılanların ortaya attıkları sorunlar, ancak geleneksel ölçüler ve güzellik ideallerinin tartışıldığı bir dönüşüm döneminde oluşabilirdi. Bundan en çok etkilenen güzel sanatlar oldu! Güzel sanatlar, içinde barındırdığı manevi değerleri büyük ölçüde yitirdi, hem de karşılığında yeni değerlere kavuşmadan. Genelde böyle bir durumun, toplumun içinde bulunduğu bir buhrandan kaynaklandığı söylenir. Bu korkunç durumun yalnızca tespitine vardığı sürece, bu görüşe katılırım. Evet, hakikaten de böyle bir buhran olaylara yansır, ama sanatsal düzeye değil. Çünkü sanat akılsızlığı aşmakla yükümlüdür, ayrıca manevi değerlerin eksikliğini manevi yollarla giderme yeteneğine sahiptir, tıpkı Dostoyevski'nin yüzyıl başlangıcında hastalığı ilk görenlerden biri olarak bunu dâhice dile getirmesi gibi.
sanayi devrimi
Ulusların eşitsizliği. - İkinci soruya gelince: Kendimizi XVIII. yüzyılda hayal edersek, kişi başına üretim açısından baktığımızda, belli başlı ülke grupları (Batı Avrupa, İslam, Hint, Çin, Japonya) birbirine çok yakın bir ekonomik düzeyde bulunduklarından, bu gelişmelerin niçin bazı ülkelerde ya da bazı uygarlıklarda meydana gelip de diğerlerinde
Gelelim Birinci Dünya Harbi’nin sonuna. Vahdettin kaçmış, Atatürk Osmanlı Hanedanı’nın devamının Türkiye’nin modernleşmesi ve terakkisi önünde bir engel olacağı kanaatinde. Bunun sebebi Osmanlı Hanedanı değil. Osmanlı ailesi muhtemelen o dönemde Türkiye’deki en modern, en batılı aile. Veliahd Abdülmecit, ressam ve müzisyen, örneğin. Ama bir de
Espriler - Otobiyografi
_Nükte’yi anlamak oldukça güç. _Nükte, benzemezin içindeki gizli benzerleri açığa çıkarma yeteneğidir. _Nükte, zeka ürünü olarak haz üretmeye yarayan bir etkinliktir. Esprilerin malzemesi, yasaklanmış arzulardır. _Bazı Nükte formülleri: Şaşırtma, aydınlatma, karşıtlıklar, anlamsızlıktaki anlam. _Kraeplin: Karşıt iki kavramın birleşimi ve
Reklam
Einstein'ın Max Born'a yazdığı mektuptan bir kesit
Kuantum mekaniği kesinlikle çok etkileyici. Ama içimden bir ses hâlâ aradığımız gerçeğin bu olmadığını söylüyor. Teorinin bize söylediği çok şey var, ama bizi İhtiyar'ın sırlarının yakınına dahi götürmüyor. Ben, her halükârda, Tanrı'nın zar atmayacağı inancındayım.
Sayfa 319 - Altın KitaplarKitabı okudu
İhtiyar'in düzenlediği bir oyunla kapatılan muhalif partiden sonra başyazarlığını yaptığı gazeteye de kilit vurulmak üzere idi. Haberlerde birkaç çam birden devrilmişti. İhtiyar, başkentteki adamlarını seferber etti; kapatmayı önledi. Budala sahibi kodesi boylarken, gazete el değiştiriyor, seçilmiş ve görevlendirilmiş bir ekip tarafından satın alınıyordu. Başyazarlığını artık, İhtiyar'ın mebus yaptırdığı ve gene İhtiyar'ın bir çok vurgun olayına karıştırtıp rezaletlerini ayyuka çıkarttığı bir adam yapıyor ve hakkıyla, yâni tam İhtiyar'ın istediği gibi yapıyordu: Bu yazılarda iktidar çevrelerinin saçmalıkları, haksızlıkları, gaddarlıkları, beceriksizlikleri ters açılardan övülüyor, göklere çıkarılıyor; hattâ "niçin daha çok değil?" veya "niçin daha önceleri yapılmadı?" diye eleştiriliyordu. Hükümetin ve tek partinin halka ters düşen, sevimsiz gelen ne kadar kodamanı varsa kendilerine yorulan acayip, ama gerçekten de dâhice bulunmuş niteliklerle göklere çıkarılıyordu. Bunların boy boy resimleri basılıyor, en olağan sözleri ve davranışları bile -hep aynı yağcılıkla- olay yapılıyordu.
48 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.