Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Erdal .. Mamak Askeri Cezaevi'nde idam hükümlüsü bir gencin, Erdal Eren'in son fotoğraflarını çekmiştim yıllar önce. Yarım saat kadar yanında kalıp, koşullar elverdiğince konuşup, yaklaşık 2 'makara' fotoğraflayıp ayrılmıştım oradan. Deklanşöre son defa basıp, parmaklıklar arasından 'sessiz sitemsiz' bakışını dondurduğum o günün gece yarısında
"Marilyn Monroe öldü diyorum ona Ölümü siyah bir kakül gibi alnına düşürmesini bildi Şimdiyse Cennette Nietzsche'nin metresi olması gerekir Bunları diyorum daha ne varsa diyorum İşte hiçbir sebep olmadığını sevişmemeye İşte çocukluğumdan beri içimde bir önsezi olduğunu Bunun bir gün birine rastlamak gibi bir şey olduğunu Belki de bir günler bunun için Aydın'da bulunduğumu Zaten nedense hep bir şehirden bir şehre yolcu olduğumu İşte eflatun kakalı çocuklar olduğunu Kütahya'da Ankara'da dokunak Yozgat'ta becerik olduğunu Van'da güreşçi develer gibi süslediklerini kamyonları İstanbul'da minarelerin lirik olduğunu köprülerinse dialektik Acemi bir bulut bozuyor bütün görüntüyü eski bir şarkı gibi..."
Reklam
Orhan Pamuk İsviçre dergisine konuştu. "Kimse söylemiyor bari ben söyleyeyim, Türkiye'de 30 bin Kürt, 1 milyon Ermeni öldürüldü." dedi. Aslında Kar romanının tanıtım röportajıydı ve bu lafların, romanın içeriğiyle alakası yoktu. Yazdıklarıyla değil, söyledikleriyle şöhret olan dünyadaki tek yazar'dı! (Bu iğnele biraz haksızlık olduğu kanısındayım. Dış ülkelerde belli bir okur kitlesi olduğunu sonradan öğrendim. Yalnız bu demek değildir ki bu sözleriyle tanınırlık oranını katladığı inkar edilemez.) Peki neden onca ülke varken, bu lafı gidip İsviçre'de söylemişti? Çünkü çamur atıp iz bırakmak için ideal adresti...İsviçre'de konuşup "Ermeni soykırımı vardır." demek serbestti, "Ermeni soykırımı yoktur" demek, yasaktı. Herhangi bir Türk'ün Orhan Pamuk'un söylediklerine karşı savunma yapabilmesi, kanunen suçtu. Nitekim... Kısa süre sonra, İsviçre'ye gidip "Ermeni soykırımı yoktur" diyen Türk Tarih Kurumu Başkanı Profesör Yusuf Halaçoğlu hakkında gıyabi tutuklama kararı çıkartıldı. "Edebiyatçı" tarihi suçlarsa, fikir özgürlüğüne giriyordu. "Tarih Profesörü" savunursa, hapse giriyordu. Hadisenin "bu ne perhiz bu ne lahana turşusu tarafı" da vardı. Bize "soykırımcı" diyen İsviçre'nin Ankara Büyükelçisi Walter Gyger eniştemizdi. Soykırımcı dediği milletten, Türk'le evliydi.
Kadınların özgürleşmesinden söz edildiğinde hep Süreyya Ağaoğlu'nun yazdığı bir kitabı hatırlarım. Böyle Bir Hayat Geçti adlı kitapta Süreyya Ağaoğlu çok ilginç bir olaydan söz eder. Kendisi Hukuk Fakültesini bitirdikten sonra , yine hukuk alanında ilk doktara yapanlardan bir başka hanımla birlikte Ankara'da bir bakanlıkta çalışmaktadır. İşlerini
Prof. Dr. Catherine BurillKitabı okudu
Mustafa Kemal Yunanlılar 'ın hafife almaya çalıştıkları gibi biri değil. Ankara'da meclis kurdu. Hükümet kurdu. Savaşmak için güç topluyor ve plan yapıyor. Ben ona inanıyorum. Aslında, Türklere inanıyorum. Bu millet, esareti hazmedemez.
Canim babam aramis az once, diyor ki, Ankara'da Dost kitapevindeyim istedigin kitap var mi? Dedim, olmaz mi cok. Dedi, soyle birini. Ben uc tane soyledim, bunlardan sec birini al, dedim. Ucunu de alma hakkim var mi, diye sordu :)
Reklam
''Ankara gibi uyandım bugün. Havası ayaz. Kızılay kadar kalabalık! Dikmen kadar rampalı! Bilmeyenlerin, Taşını Toprağını altın zannettiği!'' Günaydın..
112 syf.
2/10 puan verdi
Ankara zaten sıkıcı bir kentti benim için. Öyle bir anlatmış ki daha çok sıkıldım.
Herkes Herkesle Dostmuş Gibi
Herkes Herkesle Dostmuş GibiBarış Bıçakçı · İletişim Yayınevi · 20211,821 okunma
Politika
Sarı Vosvos'umla Ankara'yı bir uçtan bir uca yüzerek geçtim.... Bu şehir, köpekbalığı kaynıyor.
Sahaflar Ankara Kitap Fuarı'nda 20 Şubat-1 Mart 2015 arasında olacak heyecanlandım şimdiden :))) detayları görmek isteyenler için facebook.com/events/30113047...
Reklam
Üniversitede çalışmanın en güzel yanı kitabınızı evde unutunca koca bir kütüphanenin hizmetinizde olmasıdır. Ankara yolculuğu şimdi daha güzel Amin Maalouf'la
1.500 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.