Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
102 syf.
10/10 puan verdi
Sanırım en çok hanımlara seslenmiş olabilirim..
Esselâmu aleyküm ve rahmetu’llâhi ve berekâtûhû.. بِسْــــــــــــــــــــــمِ اﷲِارَّحْمَنِ ارَّحِيم Bu kitabı bi zamanlar öyle çok okumak istedim ki. Çıktığı yıllar instagram da elden ele gezerdi herkeste görürdüm de bi alıp okuyamadım. Sitede okumuş olanların sayılarının azlığına bakıp aldanmayın, 1k kullanmayan çok insan var kullananlara
Hz. Fatıma'nın Çeyizi ve Düğünü
Hz. Fatıma'nın Çeyizi ve DüğünüMurat Tosun · Mercan Kitap · 2020406 okunma
Hep mutlu bir ailem olsun istedim yuvam hissettiğim bir ailem olsun annem babam benim evim olsun istedim ama hep sevgisiz büyümek zorunda kaldım en kötüsü de en yakınımda hep mutlu aileleri görmek zorunda kalmak oldu bazen keşke onların çocukları olsaydım dediğim insanlarla hayaller kurdum çünkü hayallerimde bile bir aile olmayı başaramadık biz.
Reklam
Babam görüşe gelmeyince annem çok üzüldü. Eskiden hiç aksatmazdı. Şimdi ara sıra gelmiyor. Keşke bugün gelseydi. Annem de çok bekledi. Bu gece yine ağlar annem. Gizli gizli ağlıyor. Herkes uyuduktan sonra. Ben uyuyormuş gibi yapıyorum. Ama saçlarım ıslanıyor. O zaman anlıyorum anne­min ağladığını. Sesimi çıkarmıyorum. Benim anla­dığımı sezerse daha çok üzülür belki.
"Babam ve annem her ikisine de bana, birbirlerini anlattıkları şekilde bakmayıp onları sadece annem ve babam olarak görüp, konuşmaya çalışsaydım şuan her şey daha farklı olabilirdi."
Sezai Karakoç, Cemal Süreya ve Muazzez Akkaya - 3
Sezai Karakoç'un daha ısrarcı bir tavrının bulunduğunu vurgulayan Akkaya(94): "Büyüklerimizin kafamıza çiviyle çaktıkları bazı fikirler var, 'erkek yaşça büyük, hanımı ondan küçük olmalı' gibi. Annem-babam, çevremdeki herkes de böyleydi. Sezai Karakoç da benden 1-2 yaş kadar küçüktü, benim için ilk handikap oydu zaten. Bu nedenle ihtimalini bile düşünmedim çünkü kafamda yaş konusu yerleşmişti."
Babam gülmeyi unutturdu, annem ağlamayı öğretti.
Reklam
Bir gün anneme babam hakkında sorular sordum. Babam olmadan nasıl doğurmuştu beni? Annem beni bir güzel dövdükten sonra, elinde küçük bir çakı, bel- ki de jilet olan bir kadın çağırdı. Beni sünnet ettiler.
Sayfa 25 - Metis YayınlarıKitabı okuyor
Niçin babam kızardı ve elimden yakaladı? Acaba benim yüzümden o da utanmış mıydı? Of! Bu çekilmez bir şey! İşte annem burada olsaydı Nikolenka’sı için hiç de kızarmazdı.... Hayalim bu sevimli gölgenin peşinde uzaklara dalıp gitti.
Sayfa 119Kitabı okudu
64 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Basın yayın dünyası o kadar gelişti ki keşke bu kitaplar benim çocukluğumda bu kadar hesaplı bu kadar ucuz bu kadar kolay erişilebilen olsaydı da annem babam bu kitapları alıp ben her gece yatarken birer masal okusaydı da kültürümü öğrenseydim kültürümün ürünleri ile yetişseydim harika bir kitap serisi özellikle çocuğu olanlara tavsiye edilir her gece yatmadan önce bir masal okursanız çok iyi gelir
Altay Bulgaristan Türk Masalları
Altay Bulgaristan Türk MasallarıBetül Şen · Damla Yayınevi · 20145 okunma
biz yoktuk ki, hiç yoktuk, babamın hayatının hiçbir yerinde, hiçbir ânında yoktuk Babam tarafından ilahi bir kanun gibi belirlenmiş bu statümüz, işin kötüsü, sadece onun hayatındaki yokluğumuzla sınırlı değildi, biz diğer insanların da hayatında yoktuk Benim için annem, annem için de ben olmasam hayatta olduğumuzdan bile şüphe edebilirdik Babam bizi yokluğa mahkûm etmiş,hiçlikle var etmişti ve bu bizim normal halimizdi
Reklam
İşsiz
“Canım sıkılıyor.” dedi, deve tüyü kupon kumaşından elbiseli. “Niçin?” “Bilmiyorum ama annem, babam, kardeşim ölmüşçesine sıkılıyor canım. Sabahtan beri içiyorum. “Peki ama niçin kardeşim?” “Bilmiyorum. İçimde müthiş bir sıkıntı var. Ne içki kâr ediyor ne kumar ne kadın ne sinema ne de ne bileyim? Hiç ama hiçbir şey!” “Peki ama bir sebebi olmalı.” “Yok.” “Tuhaf..” “Daha tuhafı, ağlamak geliyor içimden. Bir kıyıya çekilip sessiz sessiz değil; herkesin içinde bağıra bağıra, eşekler gibi zırlaya zırlaya ağlamak!” Dudak büken işsiz gene de sordu: “Aç mısın?” “Hayır.” “Susuz musun?” “Gene hayır.” “Bir yerin mi ağrıyor?” “Yok canım, demir gibiyim.” “İşlerin mi ters gitti.” “Yoo.” “Dayak yedin de karşılık mı veremedin?” “O da değil.” “Aşkta mı torpile çarptın?” “Elimi uzatsam ellisi geliyor.” İşi şakaya vurarak koluna girdi: “O hâlde seni evire çevire dövmeli!”
Sayfa 30 - Barış Yayınları, 1. Baskı (1966)
472 syf.
6/10 puan verdi
Patron ve Çalışan
Konu başlığı ve ana aks açısından başarılı bir kitapti. Ama yazar maalesef ilişki yaratmak konusunda pek başarılı değil. Ana karakterin ilgisini hissetmiyoruz. Aralarındaki gerilim kitapta iyi yansitilmamis. Ayrılıklari ve barismalari biraz fazla basit ve karaketer arka planları düşünüldüğünde yetersiz kalıyor. Babam gibi olmayacağım, annem gibi olmayacağım belli ki tek başına karakterler tarafından saglanamazken profesyonel bir destek aldıklarını görememek şaşırtıcı.
Beklenmedik Koşullar
Beklenmedik KoşullarLauren Asher · Olimpos Yayınları · 20231,413 okunma
Otuz beş yaşındayım, 13 yıldır evliyim; 7 7 yaşında kızım, 7yaşında oğlum var. Üniversite lisans mezunuyum, eşim lisemezunu. Altı sene süren birliktelikten sonra eşimle anne-ba­ ba rızası olmadan evlendim! Altı sene görmediler bile eşimi;kültür farkı var diye.Ben uç bir örneğim sanırım; benim ailemin maddi duru­mu iyi, eşimin aile durumu kötü; ben üniversite, eşim lisemezunu; evlendiğimizde ben özel bir bankada çalışıyordum, eşim mağazada. Benim annem göçmen Trakyalı, babam lazKaradenizli, eşim kürt Doğulu. Annem alevi, babam hane-fi, eşim şafi.Bana kalırsa her şey bahane hayatta; biraz huzur, birazaza kanaat, en çok da sağlık önemli. Hayat hikâyem çok uzun, yazmakla bitmez, ama şu an bu kadar farklı kültürlere rağmen çok sık bir araya gelen ve bir­ likteyken konuşulan farklı şivelerden ötürü tiyatrodan farksız olan bir aileyiz!
Daha önce de yazmıştım size. Benim evlenme sebebim ai­ lemden bir kaçıştı. Evde beni anlayan, bana önem veren yok­tu. Azıcık konuşsam babam 'İlk gelene! (vereceğim)" derdi.Annem, "El âlem ne der," diye sürekli beni kısıtlıyordu. Sosyalhayatım hiç olmadı. Arkadaşlarım, mahalleden benimle aynı baskıları yaşayan kişilerdi. Ortak paydamız vardı.Çok baskıyla büyüdüm. Babam hiç dövmedi, ama bir bakışıyla sinerdik. İki abim var. Küçük abim beni çok dö­ verdi. Velhasıl bu kadar etken birleşince ailemin beğendiğiadamla evlenmekte sakınca görmedim. İçimden diyordum,"Dört kişinin işini yapacağıma bir kişinin işini yapmak da­ ha kolay olur." Evliliğin ne olduğundan haberim bile yoktu.Annemden gördüğüm kadarıyla evlilik yemek yapmak, te­mizlik yapmak, bulaşık yıkamak ve pazara gitmekti. Bazen kabul günleri olur, misafir ağırlanır, binlerine gidilirdi. Kadın toplantılarında kocalar çekiştirilir, sürekli hayattan şikâyet edilirdi. Bence evlilik buydu. "Yaparım ne var?" dedim. Evişi zaten benim görevimdi. Evlilikte zorlanmam diye düşü­nüyordum.
Ayrıca imkanım olsa terör örgütlerine veririm oyumu çünkü bu devletin yıkıl­masını istiyorum, çünkü annem babam öldügü zaman hiç­ bir şey yapmadı devlet, ayrıca Yasemin düşünmek için süre istedigi zaman hiçbir devlet büyügünün araya girip işleri yoluna koymak için çaba sarf ettiğini de görmedim. Hep boş vaatler; yaralar sarılmadı.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.