Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
İnsanlar hiç bir şeyden bahsetmiyor. Genellikle bir sürü araba veya giysi markası ya da yüzme havuzu firması sayıp, ne güzel diyorlar! Ama hepsi aynı şeyleri söylüyor ve kimse kimseden farklı bir şey söylemiyor. Kafelerde genellikle espri makineleri çalıştırılıyor ve genellikle aynı espriler yapılıyor veya müzik duvarının ışıkları yakılıyor ve bütün o renkli desenler inip çıkıyor, ama bunlar sadece renk ve tamamen soyut. Müzeye gittin mi hiç? Tamamen soyut. Artık sadece bu var. Amcamın dediğine göre bir zamanlar durum farklıymış. Çok eskiden bazen fotoğraflar bir şeyler söylermiş, hatta insanları gösterdikleri bile olurmuş.
Douta?
“Yaşayan gölge gibi bir şeydir ve bu noktada bir kişi daha işin içine karıştı. Benim eskiden beri samimi olduğum bir arkadaşım. Güvenilir bir adam. Kızımı ona emanet etmiştim. O kadar eski bir olay değil, ama senin de çok iyi bildiğin Tengo Kavana da işin içine karışmış oldu. Tengo ve kızım tesadüfen bir araya gelip ekip oldular.” Zaman orada aniden duruvermiş gibiydi. Aomame bir türlü doğru sözcükleri bulamıyordu. Vücudu kaskatı kesilmişti, zamanın yeniden harekete geçmesini bekledi. Adam sözlerini sürdürdü: “İkisi birbirini tamamlayıcı niteliğe sahipti. Tengo’da eksik olana Eriko, Eriko’da eksik olana Tengo sahipti. İkisi birbirlerini tamamlayarak güçlerini birleştirip bir işi başardılar. Sonra bunun sonuçlarının etkisi büyük oldu. Anti-Little People hareketini görünür kılma anlamında.” “Ekip mi oldular?” “İki sevgili olduklarını ya da cinsel ilişki yaşadıklarını söylemiyorum. Bu yüzden endişelenme. Eğer bunu düşünüyorsan elbette. Eriko hiç kimseyle aşk ilişkisi yaşayamaz. O öyle bir konumun çok ötesindedir.” “İkisinin ortaklaşa yaptıkları işin sonucu nasıl bir şey? Somut olarak söyleyecek olursan.” “Bunu açıklayabilmek için başka bir benzetme kullanmak gerekiyor. Şöyle ki, ikisi virüse karşı direnç gibi bir şey ortaya çıkardılar. Little People etkisini virüs olarak düşünürsek, onlar buna karşı direnç oluşturup bunu yaydılar. Elbette bu tek taraftan bakıldığında yapılabilecek bir benzetme. Little People tarafından bakıldığında, aksine ikisi virüs taşıyıcısı olurlar. Her şey birbirine bakan aynalar gibidir tıpkı.”
Reklam
Little People denilen varlıklar iyi mi kötü mü, bilemiyorum. Bu bir anlamda bizim anlayışımızı ve kavramlarımızı aşan bir durum. Bizler çok eskiden beri onlarla birlikte yaşadık. Henüz iyi ve kötü dediğimiz şeylerin doğru dürüst var olmadığı zamanlardan beri. İnsan bilincinin henüz ilkel olduğu zamanlardan beri. Fakat önemli olan, onlar iyi de olsalar kötü de, ışık da olsalar gölge de, güçlerini kullanmaya kalktıklarında mutlaka karşı etkinin doğmasıdır. Bu durumda benim Little People dediğimiz şeylerin temsilcisi olmamla hemen hemen aynı şekilde, benim kızım da Anti-Little People hareketinin sembolü bir varlık oldu. Böylelikle de denge sağlandı.”
Kendimi öldürmek isterdim. Eskiden, çok eskiden.
Sayfa 225 - Can YayınlarıKitabı okudu
Baş: Çok eskiden başlayıp günümüze kadar, Türklerin büyük İslam imparatorluklarında düşmanlarının başım kesip, onu bir ganimet veya kült objesi olarak muhafaza etme geleneği vardı. Kafatasını tepesinin hemen altından ayırdıktan sonra, onu bazı durumlarda içki kâsesi olarak kullanırlardı. Ne var ki, bu yeni bir şey değildi: Bu ritüel onlardan çok daha önce vardı. Kurdzip'e ait bir kâsenin (M.Ö. 4.-3. yüzyıl) üzerindeki resim, düşmanın başını taşıyan bir İskit savaşçısına ait olabilir. Bu ise Herodot'a ait klasik raporun resimlenmesine hizmet eder: "Gözlerin yukarısından kafatasının üst kısmını kesip ayırdıktan sonra, onu tekrar deriyle kaplıyor ve içki kâsesi olarak kullanıyorlar." Hiung-nular, ardından Yüe-ch'iler ve T'u-küeler de tıpkı İskitler gibi davranmışlardır.
Kadın, kimsin sen? Daha görmeden, tapıyorum sana; çok eskiden vurulmuşum gibi bilsen nasıl istiyorum gönlünü çelmeyi. Güzeller güzeli kadın, kimsin sen?
Sayfa 50 - İş Bankası Kültür Yayınları PdfKitabı okudu
Reklam
"Eğer eskiden Menippos'un yaptığı gibi Yeryüzünün sayısız çalkantılarına Aydan bakacak olursa­nız, sonuçta aralarında dövüşen, mücadele eden, tuzak ku­ran, birbirlerini soyan, oynayan, delice eğlenen, düşen ve ölen bir sinek güruhu gördüğünüzü düşünürsünüz, ve ka­deri çok çabuk yok olmak olan bu kadar minicik bir hay­vanın ne belalar, ne trajediler ürettiğine inanmak mümkün olamaz."
_Biz kimiz? Nereden gelip, nereye gidiyoruz? _Biz insanlar, bir kapının önüne bırakılmış yeni doğan bebekleriz. Sepetlerimize bebeklerin kim olduğuna, nereden geldiğine dair ya da atalarının kimler olduğuna dair bir not da iliştirilmemiş. Bu yetim bebeklerin sicilini öğrenmeyi özlemle bekliyoruz. Pek çok kültür sürekli olarak ebeveynlerimizle
"Önümüzde kalan günler eksildikçe bunların kıymetini daha çok anlıyor, fakat ne yazık ki artık yaşamaya imkân bulamıyoruz. Hiçbir şey yapmaya vaktimiz kalmıyor. Geçen zamanın geçtiğini duymaya bile vaktimiz olmuyor. İnsan artık dostlarını birer nedamet gibi hatırlyor. Mektup yazıyor, okumaya; nasihat veriyorlar, dinlemeye vakti olmuyor. İhanet görüyor, şikâyete; sadakat görüyor, hayrete vakit bulamıyor. Eskiden hep nazla geçen mevsimler artık birer kasırga hızıyla savruluyor! Artık seneler aylar gibi, haftalar günler gibi, saatler dakikalar gibi geçiyor! Zaman bir acele hastalığına tutulmuş da bizi iterek kovalar gibi koşuyor! En kısa bir lezzet için fırsat ve imkân kalmıyor. Ömrümüz mahrekinden kopup gözlerimiz karşısında gönlümüzü kıran bir süratle boşluğa düşüp sönen bir yıldız gibi geçiyor! En eski, en sevgili ölülerimiz dirilseler ve yanımıza gelseler belki onlarla buluşmaya ve uğraşmaya bile vaktimiz olmayacak! "
Sayfa 99 - Yapı Kredi YayınlarıKitabı okudu
Neden bu kadar acımasız ve benciliz
Çok öfkeli insanlarız. Eskiden bizimkiler daha da öfkeli insanlarmış ya ... Neden bu kadar öfkeliyiz, neden bu kadar gözü dönmüş kişileriz
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.