Savaş hüküm süren ülkesinden kaçan ve karısı Paula ile her şeyden uzak güzel bir yaşam süren Ressam Ferdinand'ı askerliğe çağıran bir mektup gelmesiyle başlıyor olaylar. Ressamın bir yanda mevcut düzene karşı koyması gerektiği ve savaş karşıtı düşünceleri, diğer yanda aşkı, diğer yanda kendi tatlı canı arasında yaşanacak gel-gitlerin psikolojik çözümlemeleri ile devam eden bir öykü. Ressam Ferdinand'ın yanı sıra karısı Paula'nın aşkı ve aşkının karşısında durma pahasına da olsa kendi düşüncelerine sahip çıkması ders alınacak türden.
Yazar, biraz da kendi hayatından parıltılar bırakmıştır bu kitabına. Zaten savaş karşıtlığı ve hümanist yapısıyla tanınır. Nitekim bu kitap yayınlandıktan yaklaşık 42 yıl sonra, Nazi'lerin zulmüne ve mevcut düzene dayanamayıp karısıyla birlikte intihar etmiştir.
Askerliği vatan borcu olarak düşünen, savaşın var olması ve düzenin böyle işlediğini düşünen insanlar için bir tık rahatsız edici bir kitap olabilir. Kitapta Zweig'ın hayat görüşüyle eş orantıda hümanist düşünce, insan yaşamı ön plandadır çünkü, bir avuç insanın tüm dünyanın kaderiyle oynamasına boyun eğme fikri değil.
Keyifli okumalar ♡