Evet!.. Etrafımıza bir bakalım. Bir zamanlar İslâm kanunlarının geçerli olduğu topraklarda olup bitenlere bir bakalım. Bu ülkelerin insanlarının büyük çoğunluğunu iki halden birinde görmekteyiz.
Birinci sınıf; Rabbanî olan şeriatın hükmünü terk ederek tağutun hükmüne razı olur, halbuki kendini dinden çıkaran bu musibetin büyüklüğünü idrak edemez.
İkinci sınıf; Allah'ın dinine düşmanlığını ilan ederek tağutun hükmüne razı olur. Bütün çevresindeki insanlar ve nüfus kâğıdı onun İslâmına şahidlik yaptığı halde İslâm ve iman ile tüm alakası kesilmiştir.
Evet, tehlikeli olan bu iki durum gizlice Müslümanlar arasına sirayet etmiştir. Şöyle ki: Selanikli bir yahudi dönme, Sultan II. Abdulhamid'i halifelikten düşürmek için yapacağını yaptı. Müslümanların halifesi ve İslâm'ın hükümleri ortadan kalktı. Bütün bunlar yahudilerin çeşitli adlar altında kurdukları gizli cemiyetlerin yürüttüğü korkunç planlarla gerçekleşti. Mason locaları, Jön Türkler, İttihat ve Terakki cemiyetleri bunların bazılarıdır. Kendini Müslüman sayan birçok kişi bunların ağına düştü. Hatta bu ümmete dinî önderlik, ruhanî liderlik yapanların birçokları bunların ağına düştü. Öyle ki Ezher ulemasının önde gelen simalarından biri bu dönemde mason localarından sedef madalya ödülüne nail olmuştur. Bundan daha garibi, Mısır'daki ilk mason locasının İslâm davetçilerinin önde gelen simalarından sayılan bir zatın eliyle kurulmasıdır. İkinci mason locasını da onun talebesi kurmuştur.
Osmanlı âlimleri ve düşünürleri, edipleri ve yazarları Türk'ün milliyetçiliğine karşılardı.Hâlâ küçük siyaset manevralarıyla çoktan beri iktisaden ayrışmış, siyaseten ayrışmakta olan bu ortaçağdan kalma vücudu meşrutiyet şırıngasıyla yaşatabileceklerini ümit ediyorlardı!
Cihan Harbi'ne Osmanlı Türklerinin girmeleri tarihi bir mecburiyet
Soruyor gençler: Gerçekten de Tek Parti devrinde camiler kapatıldı mı? "İbadete kapatılmış olan Ayasofya örneği taş gibi önümüzde dururken başka kanıt aramaya ne hacet" diyorum kendilerine.
Bir şaşkınlık vakfesi. Yüzleri karışıyor. Kimilerinin buruşuyor hatta. "Nasıl yani?" diye soruyorlar.
Bu bölüm, işte o "Nasıl
Alman istilasından hemen sonra, Kremlin tarafından Ufa müftüsü atanan Abdurrahman Resulaev Sovyetler Birliği Müslümanlarını "anayurtlarını savunmak için ayağa kalkmaya, camilerde Kızıl Ordunun zaferi için dua etmeye ve haklı bir dava için savaşan evlatlarına haklarını helal etmeye" çağırdı. Hitler'in "Müslüman inancın kökünü kazımaya" çıktığı uyarısında bulundu. Ertesi yıl Kremlin Kuzey Kafkasya Sünnileri için Buynaksk'ta Müftü Hızır Gebekov yönetiminde, Azerbaycanlı Şiiler için Bakü'de Şeyhülislam Ahund Ağa Alizade yönetiminde birer müdürlük kurdu. Mayıs 1944'te Bakü'deki bir kongrede Şii önderler, 1890'larda Kerbela'da ve Necefte Şii teoloji eğitimi alan Alizade'yi seçti ve "Sovyet hükümetinin bilge ve Allah'ın gönderdiği başkanı" dediği Stalin'e bağlılık mesajı gönderdi. "Allah savaşçılarımızın zafer yolunu aydınlatsın ve faşist pisliği yeryüzünden ebediyen temizlemelerine yardımcı olsun!" dediler. İşin garibi, Resulaev, Gebekov, Babahan ve Alizade, Stalin onları savaş çabalarında istihdam etmeye karar vermeden önce hapis ve sürgün hayatı yaşamıştı. Topyekun askeri seferberlikten başka çaresi olmayan Sovyet propagandacılar Müslümanların dinsel duygularına seslenip, Alman istilacılara karşı cihat çağrısında bulundular. Stalin, İslamın hamisi olarak övüldü. Almanlar, Müslümanların ve İslamın en gaddar düşmanı olarak yerildi.
Memleketin akrebi, çıbanı
ve tanesi kırk elli kıyye ağırlığında gayet büyük ve lezzetli karpuzu meşhurdur. Bu çıban Allah'ın hikmeti olarak
Halep'ten başlayarak Urfa, Diyarbekir ve oradan Dicle boyu aşağı inerek Musul, Bağdat ve Basra'ya kadar bir hat
üzerinde bulunan memleketlere özgü gibidir. Siirt ve Bitlis'te bulunmaz. Daha garibi Dicle boyu iki sahilde bulunan köylerin bazısında olur, bazısında olmaz. Yerli ve yabancı yolcular bu konuda her türlü şeyi denemişler ve araştırmışlarsa da neden ortaya çıktığı henüz anlaşılamamıştır.
"Aziz evlatlarım, siz tabii benim yoksul evime, sergime değil; gönlüme geldiniz. Şu mübarek günde, bu garibi sevindirdiniz. Allah da sizi sevindirsin. Ne yapalım, biz böyle olduk. Duadan başka elimizden bir şey gelmiyor. Kaderimiz böyleymiş. Eger Cenab-ı Hak her nimet elimizden aldığı gibi gözyaşını da alsaydı da ağlayamasaydım ben ne olurdum." diyerek ağlamış bizi de ağlatmıştı
Cevhere Sultan'ın bu sözünü ne kimseden duymuş ne de bir kitapta görmüştüm. Sonraları da ne duydum ne de gördüm.
Resmî hayatın da kabul ettiği ve yükselttiği, padişahlardan hürmet gören, kendilerine hususî tekkeler yaptırılan büyük salâtin camilerinde vaazlar veren bu velilerin yanı başında bir de cezbeleriyle cemiyet hayatını alt üst eden, ikide bir Sünnî ulemanın aleyhlerinde verdiği fetvalarla, bazen kalabalık mürit kafileleriyle beraber idam edilen az
ABD'de halen tüketim ekonomisi diye adlandırılan israf düzeneği o hale gelmiştir ki, yiyecek bir sandviç bulamayan Allah'ın garibi bir zenci yurttaş, altında son model otomobille dolaşmaktadır. Türkiye elbet daha da berbat bir durumda...
Şeyhu’l-İslam İbn Teymiyye’ye; çağdaşımutasavvıf, kelamcı ve bid**’atçi düşmanlarından çokça iftiralarda bulunulduğu gibi, çağından sonra günümüze kadar da (bu durum) devam edecek gibi görünmektedir. (Meyve veren ağaç taşlanır)
Ancak bu iftiralar arasında en şaşırtıcı olup hasım bid’atçilerin dayanak kabul ettikleri iftira
Aslında, diyorum, Filistinliler hepimizden özgür. Kimsenin gözünde yer aramıyorlar kendilerine. Sadece Allah'ın nazarında biliyorlar itibarlarını. Bu dünyanın garibi her biri. Buraya yerleşmeye hiç fırsatları olmadı. Alışamadılar bizim alıştıklarımıza. Yabancı kaldılar buraya. Aslında, onların gözünden seyrediyoruz hakikati. Biz uyurken, uyanık onlar..
Büyük zalimin sonu geldi
O bir şey sanılan
Küçük zalimler gör bak nasıl perişan olacak
Yeter artık dimi
Hakkı olan hakkını alacak
Dedik be kardeşim dedik
Böyle gitmez
Elinizde fırsat varken görseydiniz ya garibi
Aza az kaldı
Zavallı olmayı bile özleyeceksiniz
Siz yerdiniz
Savunmasız İnsanlar bakardı
O zamana az kaldı
Yüzünüze bir Allah'ın kulu bakmayacak
Hak ettiniz siz bunu
Hiç mi aklınıza gelmedi
Büyük zalimin bir gün perişan olacağı
Gökhan ER
I 20 Ekim 2023 I