Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
"Dürtülerini kısıtlamakta ısrar edersen, sonunda bir balgam pıhtısı haline gelirsin. Sonunda bir balgam tükürürsün, bu seni tamamen kurutur ve ancak yıllar sonra bunun sadece bir balgam olmadığını, içindeki sen olduğunu anlarsın. Bunu kaybedersen her zaman hayaletler tarafından takip edilen bir deli gibi karanlık sokaklarda yarışırsın. Mükemmel bir samimiyetle şunu söyleyebileceksin: "Hayattan ne istediğimi bilmiyorum."" -HENRY MILLER, Seksus
Ah beklenti, sen ne korkunç şeysin, hele bir de ümitten ziyade korkuyla beslendiğinde! Nasıl da kalbin etrafına dolanıp o her attığında işkence çektiriyorsun. Nasıl da çelimsiz düzeneğimize kancalarını takıp kâh bizi cam kırıkları gibi parça parça ediyor, kâh içimizde tazelediğin ama hiçbir işe yaramayacak bir güç hissiyatıyla işkence ediyor, böylece prangalarını büken ama kıramayan güçlü adamlar gibi hissetmemize sebep oluyorsun.
Reklam
Umudun yokluğunda yaşama çabasını sürdürmeliyiz, canımızı dişimize takıp sürdürürüz biz de.
Ayrılan Yollar: Millî Yol'un 23 Kasım 1962 tarihli 43. sayısı "Nurculuk meselesi" başlıklı kapakla çıkar. "Çok kimsenin içyüzünü dahi bilmediği ve basının temas etmekten çekindiği bu konuyu tarafsızlık ve cesaretle ele aldık" alt başlığıyla orta sayfalarda başlayıp arka sayfalarda devam eden uzun bir yazı. Sonraki sayıda
“Aydınlığı karanlık takip ederdi. Düzeniyse karmaşa… Esas olan, her şeyin yitirildiğiydi. Her şey bozulurdu. Mükemmel biçimde sıralanmış kristal sonunda toz parçacıkları haline gelirdi.”
Sayfa 308Kitabı okudu
Her fikir seni büyüsüne takıp sürüklüyor. Bunu bildiğin için, dışarıdan gelen tesirlere kafanla değil, inadınla mukavemet ediyorsun. Bu inat nedir bilir misin? Şahsiyetsizliğin yerini alan kör ve karanlık bir benlik duygusudur. İnsanı saadete de, felakete de götürebilir.
Sayfa 157 - Milli Eğitim BasımeviKitabı okudu
Reklam
Onu peşindeki gölge gibi takip eden yedi gözlü yaratığı kimse görmezdi fakat içine girdiği alanın bozulan havası, sirayet eden kasveti, iliklere işleyen habisliği algılamamak mümkün değildi. Diğerlerinin aksine o canavarı görebiliyor ama artık çocukluğundan beri onsuz geçirdiği tek bir anı dahi hatırlamadığından adeta yokmuş gibi davranıyor, iki kelam etmeyi başardığı birine “ardımda duran şu çirkin şeyi görüyor musunuz?” gibi son derece insani soruları sormuyordu. Bakmayı bilen gözler bu anomaliyi görse bile musallat olur kaygısıyla görmezden geleceği için aşırı sevimsiz dostunu biriyle paylaşma ya da birine kaptırma endişesini hiç yaşamamıştı. Yaratığın kara kara bakan gözleri ve zift gibi karanlık derisinden ibaret yüzünde bir ağız burun seçmek mümkün değildi. Neyse ki konuşmuyordu da. Ara sıra homurdanıyor ve et dolu bir genizden gelen soluma sesi dışında bir şey işitilmiyordu. Birbirinden ayrı bakan yedi gözün neredeyse hiçbiri aynı anda açık değildi. Biri fal taşı gibi pörtleyip etrafı kolaçan ederken diğerleri ya pinekliyormuş gibi yarım açık ya da tamamen kapalı oluyordu. Göz zevkine bıraktığı olumsuz etki dışında bir zararı yok gibiydi ancak pek de evde beslemek istenilecek türden bir canlı olduğu söylenemezdi. Zaten Feyza’nın deliliği peşinde dolanan bu hilkat garibesi değil, onun çirkin, tuhaf ve korkunç bir kılıkla ete kemiğe bürünerek temsil ettiği katlanılmaz hissi sarsıntılardı.
Hîv...
- Helîn, yavrum ne düşündüğünü biliyorum, sana nasıl anlatsam ayı sevmeyen var mı? Güzel, hoş, ay kalplerdeki aydınlık, aşk sembolü... Ama ne fayda, Helîn... Hükümet bu güzel ayı da bize düşman etmiş. O hükümetin casusu gibi bizi takip ediyor. Onun aydınlığında biz mağaradan çıkamayız. Askerler bizi görecek. Düşmanımız bizden aydınlığı almış, karanlık bizim dostumuzdur.
Sayfa 258Kitabı okudu
Her fikir seni büyüsüne takıp sürüklüyor. Bunu bildiğin için, dışarıdan gelen tesirlere kafanla değil, inadınla mukavemet ediyorsun. Bu inat nedir bilir misin? Şahsiyetsizliğin yerini alan kör ve karanlık bir benlik duygusudur. İnsanı saadete de, felakete de götürebilir. Önünü görmediği için düzlükle uçurum arasındaki farkı, adımını attıktan sonra anlar.
Sayfa 138Kitabı okudu
İçinizdeki aydınlığı arttırdıkça çöken karanlık yarılıp yok olacak
"Bir cinneti yaşıyoruz ama bunu yüksek sesle söyleyemiyoruz. Basın teslim alındı. Üniversite teslim alındı. Adalet teslim alındı. Eğitim teslim alındı. Siyaset teslim alındı. Sermaye teslim alındı... Her gün bir evden gencecik bir çocuğun cenazesi kalkıyor. Her gün bir evden bir kişi hapishaneye gidiyor. içeride öldürdüklerimiz yetmedi,
Reklam
Kötülük doğal bir yasadan başka nedir? Aydınlığı karanlık takip ederdi. Düzeniyse karmaşa... Esas olan, her şeyin yitirildiğiydi. Her şey bozulurdu. Mükemmel biçimde sıralanmış kristal sonunda toz parçacıkları haline gelirdi.
Sayfa 308Kitabı okudu
Günümüz insanını ne bilgisizlik ne doğa ne de hastalık öldürecektir. Şimdiki muazzam ve silahlı uygarlığı yok etmekle tehdit eden tehlike yine insanın kendisidir. "O her zamankinden iyi yaşayabilir, ama nasıl yaşaması gerektiğini her zamankinden daha mı az bilmektedir?" İnsan kim olduğunu bilmeden başka bir şeyden nasıl söz edebilir?17
Sayfa 28 - Fecr Yayınları: 811 / 1. Baskı: Mart 2024
22 Mayıs
Bir çok insan şimdiye kadar bu tahminde bulunduğundan dolayı ben de insan hayatının bir rüyaan ibaret olduğu duygusunu takip ediyorum. Aktif ve sorgulayan yapilarimizin oluşturdukları dar sınırları düşündüğümde, acınalısı bir varlığın ömrünü uzatmaktan başka bir amacı olmayan ve sadece gerekli olan şeyleri sağlamak için harcadığımız enerjiyi gördüğümde, bazı araştırma konularının başlıkları konusundaki tatmin oluşumuz, pasif bir şekilde vazgecmemizle sonuçlanmaktan başka bir yere varmıyor. Bu arada bizde kendihapishanemizin duvarlarını parlak renkli boyalarla boyayarak kendimizi eğlendiriyoruz. Hepsini düşündüğüm zaman William, sessizliğe bürünüyorum. Kendi varlığımı inceledim ve orada bir dünya buldum, fakat bu dünya çeşitlilik ve canlılık barındırmaktan çok hayal gücü ve karanlık arzuları barındırıyor. Sonra her şey duygularımın önüne akarken dünya da olan yolculuğumda gülümseyerek hayal etmeye devam ediyorum..
Kâinat Kitabı
Muhammed Kutub, Kur'an'ın kendine has bu tefekkür dokusunu veciz bir şekilde şöyle anlatmaktadır: "Gökyüzü, yeryüzü, Güneş, Ay ve yıldızlar, korkunç semavi cisimler, feza denilen boşluğa fırlatılmış âlemler, gece ve gündüzün birbirini takip etmesi, aydınlık ve karanlık... Ufuklarda küçücük ve güçsüz bir hat şeklinde, aydınlık bir ip gibi beliriveren hilalin dönüp Ay haline gelişi, sonra basamak basamak giderek eski bir hurma dalı gibi kaybolup gidişi, şimşek, yıldırım, kasırga, fırtına, yağmur ve bulut... Yeryüzü ve sarp dağlar, vadiler ve nehirler... Karalarda dolup taşan, denizlerde yüzüp giden ve birbirine benzemez hadsiz hesapsız varlıklar... Ve her varlıkta ayrı bir şekil arzeden engin dikkat ve itina... Güneş sistemimiz ve gök cisimlerinin hareketi, korkunç ve karanlık boşluklarda bir kıl payı bile şaşmayan engin nizam... Yeryüzünün kara bağrından fışkırıp da çamurları delerek aydınlığa kavuşmak isteyen tane... Yumurtasında dönüp duran, etrafı seyre dalan şu küçük kuş yavrusunun, annesinin gagasından aldığı besin... Yapısı son derece farklı, renkleri son derece parlak bir tel tüy... Ve gözün ilişip de duygunun kavradığı her şey... Her şey..." Özetle kainat her zerresiyle insanı Yüce Allah'ın kudreti üzerinde düşünmeye davet etmekte; O'na bağlanmaya ve itaat etmeye çağırmaktadır.
Sayfa 191 - timaş, ikinci baskı, 2021Kitabı okuyor
Kıyamete yakın zamanda karanlık geceler gibi fitneler olur. Kişi o zaman akşamleyin Mümin, sabah kafir olur. Sabah Mümin, akşam kafir olur.
Sayfa 14 - Türkiye Diyanet Vakfı yayınlarıKitabı okuyor
1.067 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.