Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Ama zaman değişti. Buharlı lokomotif, matbaa ve devlet okulu, Sanayi Devrimi'nin bu üçlüsü, gücü kralların elinden alıp halka verdi. İnsanlar kralın kaybettiği gücü kazandılar. İktisadi güç, politik gücü arkasından sürükleme eğilimindedir ve Sanayi Devrimi'nin tarihi o gücün nasıl kraldan ve aristokrasiden burjuvaziye geçtiğini gösterir. Genel oy hakkı ve evrensel okul eğitimi bu eğilimi pekiştirdi ve en sonunda, burjuvazi bile avam karşısında korku duyar oldu. Çünkü kitleler kral olma yolundaydı.
Sayfa 49 - Pagasus Yayınları, Edward BernaysKitabı okudu
17 Nisan 1940'ta kabul edilen Köy Enstitüleri Kanunu ile birlikte Tarım Bakanlığı'nın saptadığı 11 değişik yörede köy enstitüleri açıldı. 1937-38'de açılmış olan 3 öğretmen okulu da enstitüye dönüştürüldü. Enstitüye alınacak çocuklar 5 yıllık köy okullarını bitirenler arasından seçiliyorlardı. Enstitüde 5 yıl okuyorlar, fakat bu
Sayfa 238
Reklam
Yüksek Notlu Eğitim Sistemi
Okullar insanları sayısal notlarla ölçmeye başladığından beri milyonlarca öğrenci ve öğretmenin hayatı kökünden değişti. Üstelik notlandırma nispeten yeni bir buluştur. Avcı toplayıcılar başarıları için hiçbir zaman notlandırılmadığı gibi Tarım Devrimi'nden binlerce yıl sonra bile çok az eğitim kurumu kesin notlar kullanırdı. Ortaçağda kunduracının çırağı, yıl sonunda ayakkabı bağcıklarından pekiyi ama tokalarından zayıfla geçtiğini belirten bir kağıt almıyordu. Shakespeare'in zamanında bir lisans öğrencisi Oxford'dan sadece iki sonuçla ayrılabilirdi; diplomayla ya da diplomasız. Kimsenin aklına öğrencilerin birine 74, diğerine 88 vermek gelmiyordu. Sanayi çağı ile birlikte kitle eğitim sistemi düzenli notlandırmaya başladı. Fabrikalar ve bakanlıklar sayıların dili ile düşünmeye alışınca okullar da bu modaya uydu. Her öğrencinin değerini ortalama bir not biçerek ölçmeye başladılar. Öğretmen ve müdürün değeri ise okulun genel ortalaması ile belirleniyordu. Bürokratlar ölçümleri için bu yeni aracı benimseyince gerçeklik değişti. Aslında okulların öğrencileri eğitmeye ve aydınlatmaya odaklanması gerekiyordu ama bu yeni yöntem başarıyı ölçmenin tek yolu kabul edilince yüksek notlara odaklandılar. Her öğrenci, öğretmen ve müfettişin bildiği gibi sınavda yüksek not almak için gereken beceriler edebiyat, biyoloji ve matematiği derinlemesine kavramak için gerekenlerle aynı değildir. Her öğrenci, öğretmen ve müfettiş aynı zamanda çok iyi bilir ki, bu iki beceri arasında seçim yapılması istendiğinde pek çok okul yüksek notları tercih eder.
Sayfa 179Kitabı okudu
Bu koşullarda ABD taşeronluğunun ideolojisi "llımlı İslam" olarak belirlenmişti. Graham Fuller cinsinden CIA istasyon şefleri açıkça belirttiler: "Kemalizmin modası geçmiştir; Türkiye'ye Ilımlı İslam gerekli." Buna uygun olarak Fethullahçı Terör Örgütü parayla ve her araçla desteklendi. Fethullah Gülen, hiçbir şeyi yokken, ABD sayesinde, holdinglere, yüzlerce vakıf okuluna, öğrenci yurtlanna, basın ve televizyon kurumlanna sahip oldu. Bu kapsamda Kafkaslar'da ve Orta Asya'daki Türk cumhuriyetlerinde yüzlerce okul açıldı. Fethullah Gülen, Amerikancı İslamın önde gelen lideri oldu. ABD, İslami akımlar üzerindeki denetimini güçlendirmek için, sözüm ona Siyasal İslama karşı Popüler İslamı örgütledi. "Ilımlı İslam" adı altında Amerika yanlısı bir İslami akım geliştirdi. Oysa "Siyasal olmayan" bir İslam yoktur. Siyasal olmayan herhangi bir din de yoktur. Dinler ve İslam, yönetmek ve dünyayı düzenlemek içindir; bu nedenle öncelikle siyasaldırlar. "Popüler İslam" denen halk içindeki örgütlenmelerin dizginleri de "Siyasal İslam"ın elindedir. Şeriatçılık, bu dünyaya hükmetme iddiasındadır; yalnız öteki dünyayla ilgilenen bir İslamcılığı kabul etmiyor. Kemalist Devrim'e öfkeleri de buradan geliyor. Çünkü Kemalist Devrim, laikliği "din ve dünya işlerinin ayrılması" diye tanımlamış ve şeriatçılığın dünyayı düzenleme iddiasına karşı kararlı tavır almıştır.
Pekin'deki kız okulunun bahçesi her zamanki gibi çocuk çığlıklarıyla yankılanıyordu. Lakin bu kez olağan olmayan bir şeyler vardı. Kızlar alışılageldiği şekilde ip atlamıyor, birbirlerini sobelemeye çalışmıyor ya da benzeri oyunları oynamıyorlardı. Bugünkü oyunları biraz daha acımasızdı. Okul Müdür yardımcısı, 4 çocuk annesi 50 yaşındaki Zhong-yun Bian'm etrafını saran çocuklar, bir anda korkudan titreyen kadını tekmelemeye, saçlarını çekmeye ve üzerine kaynar su boca etmeye başlamışlardı! Kadın can havliyle sağa sola kaçmaya çalışsa da nafileydi. Çivilerle bezeli sopa- lar, ince bedenine inip kalkmaya başlamıştı bile. Kan içinde sendeledi ve hırlayarak, 17 yıldır görev yaptığı okulun bahçesinde son nefesini verdi. Ellerindeki sınırsız güçten deliye dönmüş öğrenciler, kanuna uygun davranıyor, Çin'in megaloman lideri Başkan Mao'nun arzularını yerine getiriyorlardı. Zavallı Zhongyun, Mao'nun akıllara durgunluk veren Kültür Devrimi'nin ilk kurbanıydı ama sonuncusu olmayacaktı
Batılı okul kitaplarında da devasa boşluklar vardır. Örneğin, II. Dünya Savaşı'ndan sonra, Nazi savaş suçlularının yargılamak üzere görevlendirilen mahkemeler, Batı'nın Hitler'i desteklemesiyle ilgili bilgileri sansürlemekte çok dikkatliydiler. Aynı şekilde, 1917 Devrimi'nde Sovyet ekonomisine yapılan Batı kaynaklı finans yardımlarını da gizlenmiştir.
Koridor Yayınları
Reklam
Ergen Beyin Yapısı ve Okul
Bu dönemde sıkıcı derslerden ve sıkıcı kurallardan ibaret gibi görünen bir eğitim süreci gençlerin dinamik zihinsel yapılarıyla hiçbir şekilde uyumlu değildir. Bu açıdan bakıldığında genç öğrencilerin çoğunluğunun okulla bir şekilde sorunlu bir ilişkiye sahip olmaları anlaşılmaz bir muamma olmaktan çıkar. …. Normal olmayan, beyin hakkında bu kadar bilgimize rağmen halen, çağlar öncesinde kalmış sanayi devrimi süreci standart eğitim modeli kalıbından bir türlü vazgeçemiyor olmamızdır.
Ergenlik dönemi üzerineKitabı okudu
_Mustafa Kemal, bir Türk’tü; Türk olmaktan gurur duyuyor; “Türkiye Türklerindir” parolasıyla yaşıyordu. Ne Tanrı’dan, ne bir kişiden ne de kurumdan çekinmeyen, tam bir devrimciydi. Onun için resmi ya da kutsal olan hiçbir şey yoktu. Türkiye’yi Padişah’ın ehliyetsizliğinden ve despotizminden olduğu kadar, yabancıların pençelerinden kurtarmakla
Aktörlük Sanatı, Sanat Kuramları, Görme Biçimleri
_Medeniyet, insanların ne kadar para kazandığıyla ya da kaç tane lüks arabaları olduğuyla ölçülmez. Medeniyetin para birimi Sanat’tır. Sanat aristokrattır ve sanatla uğraşan kimseler de yükselerek seçkinleşirler. Müzelerimizde ve kütüphanelerimizde korunan da sanatın ta kendisidir. Sanat Müzesi'ni ziyaret ettiğinizde göreceğiniz, insanların
Dante, Zambaklar
_Ölmedim ama diri de değilim. _Bu rezil durumdakiler yani Araf'ta bulunanlar. Yaşarken kötülük yapmadıkları için Cehennem’e atılmazlar ama iyilik de yapmadıkları için Cennet'e de alınmazlar. _Cehennem ümidin olmadığı yerdir. Hiçbir ümidin kalmaması, hayatta cehennemi yaşamaya denktir. Cehennemde belki acı çekilir ama ölünmez. _Tanrıyı
Reklam
1923-38 arasındaki okul ve öğrenci istatistiklerine dairdir.
1923 yılında 4894 olan ilkokul sayısı, 1938’de 10 bin 596’ya çıkarıldı ve yüzde 217 oranında bir artış sağlandı. 1923’te 72 olan ortaokul sayısı 283’e, 23 olan lise sayısı 82’ye çıkarıldı. Artış oranları yüzde 393 ve yüzde 357’ydi. Bu okullarda okuyan öğrencilerin artış oranı, okul artışlarından çok daha yüksek oldu. 1923-1938 arasındaki 15 yıllık dönemde; ilkokulda okuyan öğrenci 336 binden 950 bine, ortaokulda okuyan öğrenci 5900’den 95 bine, lisede okuyan öğrenci ise 1241’den 25 bine çıktı. Öğrenci artış oranları; ilkokulda yüzde 283, ortaokulda yüzde 1609, lisede yüzde 2015 olmuştu. Sayısal artış büyük boyutluydu ama eğitimin niteliğindeki yükseliş, sayısal artışlardan da daha ilerdeydi.
Sayfa 394Kitabı okudu
20. yy.'ın ilk çeyreğinde osm. devl.'ndeki yabancı okullara dairdir.
1914 yılında Türkiye’nin değişik bölgelerinde, Amerikalılara ait 45 konsolosluk, 17 dini misyon ve bunların 200 şubesi ile 435 okul vardı. Fransız Çıkarlarını Koruma Komitesi adlı örgütün, 1912 yılında yaptırdığı bir araştırmaya göre, Osmanlı topraklarında faaliyet gösteren 94 Fransız okulunda 22 bin 425 öğrenci okuyordu. Aynı dönemde, İngilizlerin Irak ve Ege bölgesinde, 2996 öğrencinin okuduğu 30; Almanların İstanbul, İzmir ve Filistin’de 1600 öğrencinin okuduğu 10; İtalyanların Batı Anadolu’da, doğrudan İtalya Hükümeti’ne bağlı 4; Rusların ise 1’i lise 3 okulu vardı. O dönemde, devlete ait lise (idadi) sayısının 1923 yılında yalnızca 23 olduğu13 düşünülürse, misyoner okulu sayılarının ne anlama geldiği ve gerçek boyutu, daha iyi anlaşılacaktır. Müslüman Türk aileleri; “iyi eğitim alma”, “yabancı dil öğrenme” ya da “kolay iş bulma” gibi gerekçelerle ve giderek artan oranlarla çocuklarını bu okullara veriyordu.
Sayfa 380 - Vural Savaş, Militan Atatürkçülük, Bilgi Yay., Ankara, 2001, s. 92, S. Yerasimos, Azgelişmişlik Sürecinde Türkiye, Belge Yay., 7. Baskı, İst., 2001, s. 325, Cumhuriyet Dönemi Türk Ansiklopedisi, İletişim Yay., 3. Cilt, İst., s. 654Kitabı okudu
_İnsanca yaşamanın tek yolu, insanlığa düşman olan şeylerle savaşmaktır. _Kapitalist üretim biçiminin ekonomik yasalarının, sosyalist üretim biçiminin öncüsü olduğunu ve sınıf mücadelesinin kapitalist toplumsal üretimden köken aldığını ortaya koymak amacıyla siyasi ekonomi olarak kapitalizmin eleştirel bir analizidir. _Ne kadar az yer, içer,
Mustafa Kemal ve tarih sevgisine dair.
1923 yılında, şiir ve romana duyduğu ilgi nedeniyle, İstanbul Üniversitesi (Darülfünun) Edebiyat Fakültesi, edebiyat dalında kendisine fahri profesörlük sanı verdiğinde; “Okul sıralarından beri çok sevdiğim tarihle uğraşıyorum, bu nedenle fahri profesörlüğün (müderrisliğin), edebiyattan çok, tarihe ait olması daha uygun olacaktı” demişti.
Sayfa 246 - Prof. E.Z. Karal, Atatürk ve Devrim, Ziraat Bankası Yay., Ank., 1980Kitabı okudu
Hey gidi..
''Halk Fırkası, halkımıza siyasi eğitim verecek bir okul olmalıdır.''
Sayfa 60 - S. Borak, Atatürk’ün Resmi Yayınlara Girmemiş Söylev, Demeç, Yazışma ve Söyleşileri, 2. Baskı, İst., 1997, s. 220 ve Tarih IV Kemalist Eğitimin Tarih Dersleri, Kaynak Yay., 3. Baskı, İst., 2001, s. 169Kitabı okudu
142 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.