Tarihçi Enver Ziya Karal'ın deyişiyle, ''İslam eğitimi, doğa ve toplumsal olaylarını çözmeyi hedef tutmaktan çok, kişinin iç dünyasını, din ve edebiyat bilgileriyle süslemekteydi..(Avrupa insanı 18.yüzyılda doğanın yasalarını bulup, bunları üzerinde uygulamaya başlarken) medreselerde yetişen ve ulema adını taşıyan Osmanlı bilginleri, Aristo devrini bir saman çöpü geçmemiş durumda idiler.''