Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Depresyonda, iletişimin yitimi ve bunun uzantısı olarak da, yaşayabilmenin itimi öyle bir yoğunluk gösterir ki, kişinin varoluşunun tamamı kansız, cansız ve boş olur, insanın karşısındaki her gelecek engelli gibidir, hayatın yerini yıkım ve umutsuzluk gerçekliği almıştır. Girişimcilik ve doğallık can çekişmektedir; kaygı, yitmişlik hissi ve zayıflık artmıştır; hayatın bir-parçası- olmayı-istemez-olmak, hatta hatta artık-hayatın-bir-parçası- olamamak, melankolinin anahtar kelimesi olur. Scheler’e göre zamansallıgın yaşanmışlığını oluşturan program ve planlarla yaşanmaz olur; hayat geçmişe dönüktür, sadece yitmişlik deneyimlerinin etrafında dönüp durmaktadır. V. E. VON GEBSATTEL,
Kent merkezinin bir kesim insanı beraberlik lerde Bir tampon kullanma gereği duyuyor, ancak bir “program” yaparak birlikte olabiliyor. Kültürümüzde hâlâ var olan “keyif” ille gerilim boşaltmaktan öte pek işlevi olmayan “proje beraberlikler” bence birbirinden farklı şeyler.
Sayfa 28
Reklam
206 syf.
10/10 puan verdi
·
11 saatte okudu
Uyumak için yastığa başınızı koyar koymaz uyuyanlardan mısınız yoksa dön sağa dön sola yastıkla yorganla kavga edip saatlerce uykuya geçemeyip sonra sabaha karşı sızanlardan mı? Uyku ne büyük nimet farkında değiliz ama uyku ile sorun yaşayanlar, uyuyamama problemi olanlar, yani uykusuzlar bunu çok iyi biliyor olmalı. Benim çok yakın bir arkadaşım
Uykusuz
UykusuzAnders Bortne · Antre Kitap · 202311 okunma
Onu unutmak için bir plan program yapmazsam, eski günlük hayatımı da sürdüremeyeceğimi artık anlıyordum.
Sayfa 156 - Yapı Kredi Yayınları - 35. BaskıKitabı okuyor
144 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
3 günde okudu
Allah Cümlemizi Korusun
Bekir abimizin kalemi ve kelamı her daim gönlümüzü pamuk gibi ediyor. Bazen gözümüzden 2 damla yaş akarken bazen kahkaha artırıyor. Mutlaka okunmasını öneririm. Diğer kitaplarını da okuyacağım. Sosyal medyada takip edeceğim kişiler bekir abinin program yaptığı kişiler oluyor :) :59515
Allah Cümlemizi Korusun
Allah Cümlemizi KorusunBekir Develi · Profil Kitap · 20182,573 okunma
320 syf.
8/10 puan verdi
·
10 günde okudu
Radikal'deki yazılarından beri takip ettiğim, kitaplarını "ruhuma şifa" olarak okuduğum, Flu Tv'deki programlarını, podcastlerini ilgiyle izlediğim psikiyatrist ve şimdilerde felsefe doktorası yapan Alper Hasanoğlu kendisini " bir hayat acemisi" olarak görüyor. Birçok kişi farklı düşünüyor elbette, gerek seanslarından gerek program ve kitaplarından faydalanan, aydınlanan çok insan var. Insanların bugünlerde en çok değerler erozyonunun tehlikelerine maruz kaldığını, ahlaki çöküş, etiğin gözden düşmesi sonucu, bugünü nasıl yaşayacağını yarina dair ne ve nasıl plan yapacağını bilememesiyle savrulduğunu söylüyor. İçsel boşluğun ciddi bir problem olarak ortaya çıktığından bahsediyor. Toplumun varoluşsal anksiyetesine karşılık " evrensel değerleri sıki sıkıya benimsemiş bir etiğin ve hiçbir dini inanca yaslanmayan seküler bir ahlakın yeniden inşası için" klinik felsefeyi, ontolojik psikiyatriyi, değer felsefedi temelli bir psikoterapiyi, antropolojik sosyolojiyi, ve hümanist sinir bilimi çözüm olarak sunuyor. Bu disiplinlerden kendisi için en önemli olanı psikoterapi ve felsefe olduğundan onları ön plana koyuyor. Ancak bu kitapla; çağımız insanının bunalımlarına, zorlanmalarına, ruh durumuna, psikolojik, sosyolojik, felsefi, antropolojik açılardan bakabiliyor, resmi bütün olarak görmeye yaklaşabiliyor ve yazarın saptama ve önerilerinden pek çok kazanım elde edebiliyorsunuz. Ben bu okumayı " aydınlanıyorum" diye tarif edebilirim. Alper Hasanoğlu birkaç yıl değer odaklı psikoterapi yapınca ortaya çıkaracağı metinleri heyecanla bekliyorum.
Hayat Bilgisi
Hayat BilgisiAlper Hasanoğlu · Pinhan Yayıncılık · 202429 okunma
Reklam
JİTEM FAALİTETLERİNİN ANA MANTIĞI: 1- Siyasiler, kendi menfaatlerini düşünüp, örgütle etkili mücadele kanun ve yönetmelikleri meclisten çıkarmıyorlar. 2- Devletin üst tepesindekiler, hiyanet ve delalet içerisindedirler. 3- T.C.'nin terörle mücadelede kalıcı, akılcı ve stratejik bir program ve planı yoktur, günübirlik mücadele yöntemleri uygulanmaktadır. 4- Güvenlik Kuvvetlerince ele geçirilen militanlar, savcılar tarafından ya serbest bırakılmakta, ya da, az bir cezayla kurtulmaktadırlar. 5- Cezaevine sempatizan olarak girenler kısa sürede kemikleşmiş bir militan olarak dışarıya çıkmaktadır. Cezaevleri birer örgüt kampı görevi görmektedir. 6- Normal askeri birliklerle gerilla mücadelesi veren örgütün karşısında başarılı olmak mümkün değildir. Bu yüzden onlarla savaşacak anti-gerilla güçlerine ihtiyaç vardır.
Sayfa 135 - Kripto Yayınları 22. BaskıKitabı okudu
282 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
6 günde okudu
Can Mehmet Uyanık | Yemişveren Felaketi Merhabaa🩷 Sizleri harika bir kurguyla yazılmış, okurken elinizden bırakamayacağınız bu kitapla tanıştırmak istedim. “Her şey içinde kendi zıddını da barındırır. Doğanın zıtlığı da biziz.” Fazıl, işinde oldukça başarılı bir röportajcıdır. Yaptığı işleri severek takip ettiği yönetmen , Barış
Yemişveren Felaketi
Yemişveren FelaketiCan Mehmet Uyanık · Gri Yayınevi · 20249 okunma
Kendinizin efendisi olmak için bir program yapın ve uygulamaya, alçakgönüllü bir şekilde, canı­nızı sıkan küçük şeylerle başlayın.
Sayfa 31
Çocuklarımızı kolayca şekil ve kıvam verilebilir, her türlü eğip bükmeye müsait varlıklar olarak algılıyoruz. Dolayısıyla da, onlardan bizim ihtiyaç, program, ilgi ve bakış açımıza uymalarını bekliyoruz. Sonuç ise fazla programlanmış, endişeli ve mutsuz çocuklar.
Sayfa 11 - Timaş
Reklam
Ecdadımızın inceliği
Süleymaniye Camii inşaat kayıtları incelendiğinde, inşaatın en zor zamanlarında hayvanlar için dahi bir program yapılmış; çalıştırılan at, merkep ve katırların dinlenme ve çayırda otlama saatlerine dikkat edilmiş, hiçbir mahlukatın hakkına tecavüz edilmemesine gayret gösterilmiştir.
208 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
6 günde okudu
"KİMİN KİM OLDUĞUNU ÇÖZEMEDİĞİMİZ ZAMANLAR."
Çoğumuzun çocukluğundan hatırladığı, anne, baba ya da başka büyüklerinden duyduğu masallar, efsaneler vardır. Öyle bir anlatırlar ki size, öyle bir kaptırırlar ki kendilerini, , onlara bakan, bilgi açlığıyla bekleyen birkaç göze, anlattıkları hikayenin gerçek olduğunu ispat etmek isterler sanki. Ben de bir zamanlar o çocuklardan biriydim. Babamın
Luna
LunaBuğra Gülsoy · İnkilap Kitabevi · 2022246 okunma
Bu satırlardan, daha yeni yeni erişkin olduğu ve olgunlaştığı sonucunu çıkarmaya pek eğilimli olan Profesör, İstanbul'daki çevresinin —eski çevresinin— iç değerlerden yoksun olduğunu hep hissetmişti ama ayrıldıktan sonra daha da bilinçle kavrıyordu bunu. Bunların hepsi gazetelerin hafta sonlarında ek olarak verdiği; mankenlerle, şarkıcı ve
1970’lerin başlarında Joy programlama öğrenirken bilgisayarlar oda büyüklüğündeydi. Tek bir makine (ki gücü ve belleği belki de şu anki mikrodalga fırınınızdan daha düşüktü) 1 milyon dolardan daha pahalıydı ve bu 1970’lerin dolarıydı. Bilgisayarlar nadirdi. Bir bilgisayar bulsanız bile erişmeniz zordu; erişseniz bile belli bir süre için kiralamak bir servet tutuyordu. Dahası programlamak fazlasıyla uzun ve yorucuydu. Bilgisayar programlarının delikli karton kartlar kullanılarak yaratıldığı dönemdi. Her kod satırı karta delgi makinesi kullanılarak basılıyordu. Karmaşık bir program bu kartlardan upuzun binlerce olmasa da yüzlerce yığınını gerektirebiliyordu. Bir program hazır olduğunda erişiminizdeki ana bilgisayara gidip kart yığınlarını operatöre veriyordunuz. Bilgisayarlar tek bir seferde sadece tek bir görevi yerine getirebildiği için, operatör programınız için rezervasyon yapıyordu ve sırada sizden önce kaç kişi bulunduğuna bağlı olarak kartlarınızı birkaç saat, hatta bütün bir gün geri alamayabiliyordunuz. Ve programınızda tek bir hata bile yapsanız kartları geri alıp hatayı bulmak ve bütün süreci yeniden başlatmak zorundaydınız. Bu koşullar altında birinin programlama uzmanı olması son derece güçtü. Hiç kuşkusuz, yirmili yaşlarınızın başlarında uzman olmanız kesinlikle olanaksızdı. Bilgisayar odasında geçirdiğiniz her saatin sadece birkaç dakikasında “program” yapabiliyorken, 10 bin saatlik bir pratiğe nasıl ulaşabilirsiniz? “Kartlarla programlama yapmak” diye anımsıyor o dönemin bilgisayar bilimcilerinden biri, “size programlamayı öğretmiyordu. Sabretmeyi ve düzeltme yapmayı öğretiyordu.”
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.