"Aşk, bir bedende iki kişi."
“Ey aşk...! bir mucize gerçekleştir şimdi
Şapkandan bir kumru havalansın
Bana öyle büyük ki bu kalp,
Gelsin yüreğime yuvalansın”
Kitabı okurken sımsıcak bir yürek buldum. Yaşam kavgasının molalarında, sıcacık bir poğaça, buğusu üstünde demli bir çay, sevgi ve vefayla beslenmiş hoş bir muhabbet, zifiri
- I -
Dilimde sabah keyfiyle yeni bir umut türküsü
Kar yağmış dağlara, bozulmamış ütüsü
Rahvan atlar gibi ırgalanan gökyüzü
Gözlerimi kamaştırsa da geleceğim sana
Şimdilik bağlayıcı bir takvim sorma bana
- Ihlamurlar çiçek açtığı zaman.
Herkese merhaba arkadaşlar,
İstanbul buluşmalarımızın 4.sünü
Muzaffer Akar önderliğinde gerçekleştirmiş bulunuyoruz. Katılım diğer buluşmalara nazaran oldukça fazlaydı diyebiliriz. Demirbaşlar başta olmak üzere, çıkmak zorunda kalanlar olsun, sonradan gelenler olsun toplamda 38 kişiye ulaşmış olduk. (Zannediyoruz ki bu katılım
Berna Moran'ın Türk romanı eleştirilerinde üçüncü ve son durağı da tamamladım. Böylece 1990'lara kadar geldim. Bu kitap ilk ikisine göre daha kısaydı. Eleştirmenin daha geniş tutma, daha fazla eser inceleme planı varmış ama kendisinin de ön sözde belirttiği gibi sağlığı izin vermemiş. Bu cildi yazarken oldukça hastaymış, yayımlandığını bile
Dili çok güzel, sade ve akıcı. Altı çizilecek ve alıntı yapılabilecek yığınla satır dolu bir kitap. Şahsen ben okumaktan büyük keyif aldım, yaşamın her alanından izler buldum. Hiç bitmesin istediğim “Bir Delinin Senfonik Dokundurmaları” isimli şiirini aşağıya alıyorum.
-Sevgi,
Kilidi olmayan tek hazinedir.-
-Sevgisiz kalp ışık girmeyen mabet
Bunlar da bu vatanın çocuklarıymış peh peh
Desem olmuyor Vallahi demesem olmuyor
Bunlar hangi ananın çocuklarıymış peh peh
Desem olmuyor Vallahi demesem olmuyor
Maymundan olma anadan doğma keş oğlu keş
Leş desen leşler irkilir o surette kalleş
İç votkayı al cukkayı çek namusu peşkeş
Sövsem olmuyor Vallahi sövmesem olmuyor
Kapı kilit tutmuyor
Daha önce Hüseyin Nihat Atsız'ın Bozkurtlar ve Ruh Adam romanlarını okumuş ve oldukça sevmiştim. Ruh Adam kitabındaki şiirleri okuyunca Atsız'ın diğer şiirlerini de okumayı çok istemiştim. Kısmet bugüneymiş. Kitabımız Hüseyin Nihal Atsız'ın Yolların Sonu isimli şiir kitabı. Atsız'ın aşk şiirlerindeki coşkusu Türkçülük şiirlerinde bol miktarda var.
İnsanlığın bilimle ve bilimin etikle ilişkisi üzerine ufuk açıcı bir eser Arsız Yeşillik. Yazar Benjamin Labatut’un “gerçek olayları konu alan bir kurmaca eser” diye tanımladığı kitap, biraz Stefan Zweig biyografilerini de anımsatan şekilde, bazı bilimsel buluşları ve bunlar üzerinde çalışan bilim insanlarını, bir ortak paydada buluşturarak
IHLAMURLAR ÇİÇEK AÇTIĞI ZAMAN🌾
- I -
Dilimde sabah keyfiyle yeni bir umut türküsü
Kar yağmış dağlara, bozulmamış ütüsü
Rahvan atlar gibi ırgalanan gökyüzü
Gözlerimi kamaştırsa da geleceğim sana
GELİRDİM
Bir kere candan "gel!" Demiş olsaydın
Sürüne sürüne olsa gelirdim
Zerre kadar bile kıymet bilseydin
Yollarıma ateş dolsa gelirdim.
Neden bilmem uzak tuttun kendinden
Gocunmadan nasıl döndün andından
Tarih sahnelerinden asla Türk silinmez. Eğer birilerini silmek gerekirse de bu yalnız Türk'e mahsus bir iştir. Türk düşünür, savaşır. Türk 'ün esir düşmüş hâli bile umuttur. Asla umudunu yitirmez ve savaşmak için yaşamaz. Yaşamak için savaşır. Zalim değildir.
Bizans'a sormuşlar: Kırmızı rengini tarif edebilir misin? diye
Bizans şarap bardağını
Fakir Baykurt diyor ki:
"Epeyden beri kafamda gezen bu romanı Mamak Askeri Cezaevinde yatarken geliştirdim. Bitmedi, Ankara Sivil Merkez Cezaevine geçtim. Yapacak iş yok. Yazma olanağı da yok. Ne yapayım? Vurdum voltamı, kurdum romanımı.
Çıkınca da hemen yazdım... Gerçi bu romanda doğrudan doğruya cezaevi geçmiyor. Ama halkımızın