Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Hayatım artık beklemenin kendisi. Ne olursa olsun, ama yeter ki artık bir şey olsun diye usanmadan bekliyorum.
Sayfa 31 - İthaki YayınlarıKitabı okudu
TOM BOMBADİL’İN EVİNDE
Evin arkasından bir yerlerden şarkı sesi geliyordu. Arada sırada, hey lom, lay-lay lom, traylay lom, sözleri arasından şu sözleri yakalıyorlardı: Şu bizim Tom Bombadil ne kadar tatlı dilli; Ceketi parlak mavi, sarıdır çizmeleri. “Güzel hanımım!” dedi Frodo bir süre sonra yeniden. “Sorması ayıp ama, söyler misiniz bana kimdir bu Tom
Altın yemiş elfKitabı okudu
Reklam
ATSIZ'DA DİL VE EDEBİYAT Dil: Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü mezunu olan ve bitirme tezini, Osmanlı döneminde sade Türkçe akımının öncülerinden Edirneli Nazmi'nin Dîvân-ı Türkî-i Basît'i üzerinde yapan Atsız'ın dil konusundan uzak kalmayacağı ve bu konuya sık sık temas edeceği açıktır. Onun, Türkçe konusundaki düşüncelerine
Tercihlerimden sürekli hayıflanıyor olmak beni mutlu etmiyor aslına bakarsanız. Yani bu hâl o kadar fazla oluyor ki, ben bile kendime “Artık yeter!” diyorum. Bir insana hiç söylenmemesi gereken şeyleri söyleyivermek, hiç bulunmamam gereken yerlere zamansızca damlayıvermek, evden çıkmamam gereken vakitlerde sokağa atılıvermek, yaklaşmamam gereken insanların burnunun dibinde bitivermek gibi maharetlerim var.
Beni arayıp bulmalıydın bu kadar geç kalmamalıydın hiçbir mazeret kabul etmiyorum beni yanlış hayallerle avuttunuz sonra da benden canınız sıkılınca yeter artık bu karanlık diyerek savunmasız zavallılığımı düşünmeden beni hayatın ortasına attınız itiraz ediyorum itiraz ediyorum…
"Şimdi durum şöyle: Dokuzlar'ı geri aldı; Yediler'in de kimini aldı, kimi yok oldu. Üçler hâlâ gizli. Fakat bu artık onu hiç rahatsız etmiyor. Tek olan ona yeter; çünkü o yüzüğü bizzat yapmıştı; o onun yüzüğü ve eski gücünün büyük bir bölümünü bu yüzüğe aktarmıştı ki, tüm diğerlerine hükmedebilsin. Eğer yüzüğü tekrar elde ederse, o zaman yine hepsine emri geçebilecek, nerede olurlarsa olsunlar, hatta Üçlere bile; o zaman bu yüzüklerle işlenmiş olan her şey ortada kalacak ve o her zamankinden daha güçlü olacak. "İşte o korkunç ihtimal bu, Frodo. Tek Yüzük'ün yitip gittiğini, elflerin onu imha ettiğini zannediyordu, zaten öyle de yapılması gerekirdi. Fakat artık yüzüğün yitip gitmediğini, bulunmuş olduğunu biliyor. Onu arıyor, arıyor ve bütün aklı fikri bu işte. Bu onun en büyük ümidi ve bizlerin en büyük korkusu."
Reklam
"Hiçbir insan kendi başına hata yapmaz, her insan aynı zamanda başkasının hatasının nedeni ve kaynağı olur. Zira sadece örneklere ayak uydurmak zarar verir, içimizden biri düşünmekten ziyade inanmayı tercih ettiğinde artık yaşamla ilgili düşünemez hale gelir; her daim bir hataya inanılır, o hata dönüp durur ve elden ele geçerek yıkımımıza neden olur. Başkalarının örnekleri yüzünden ölürüz ; sağlıklı olacağız, yeter ki kendimizi kalabalıktan kurtaralım."
Güzele bakmak değil, güzel bakmak sevaptır.
Artık sormayın "Daha güzeli olabilir miydi? diye. Sadece seyredin, yaşayın, zevk edin; yeter: "Hüsn olur kim seyrederken ihtiyar elden gider" diyen Ziya Paşa misali. (İnsan hasbel beşer öyle bir güzellikle karşılaşır ki onu seyrederken irade kontrolünü elden bırakır.)
Sayfa 122Kitabı okudu
➤Tabii dünyada her şey gülüp eğlenmekten ibaret değildir. Kahkahalarla gülenlerin yanında her dem gözyaşı dökenler de bulunacaktır. ➤Oysaki ölümün zalim olmaya ihtiyacı yoktur. İnsanların canını alması yeter de artar bile. ➤Zaman zaman kaybetmeyi öğrenmeli ve üzülmemeli. İnsan hayata her şeyi elde edemiyor. İnsan olmanın ne demek olduğunu her gün daha az bileceğiz. ➤İyilerin kötü kötülerin iyi olduğu bir zaman. İşlerin geldiği noktaya bakılırsa artık neyin iyi neyin kötü olduğu belli bile değil. ➤Kötü kader diye bir şey yoktur; 21yüzyıl vardır ve bu yüzyıl bir kelebeği bile intihar ettirebilir. ➤Bazen gülenlerle ağlayanların nedenleri ortak olabilir hayatta.
Kırmızı Kedi Yayınevi
İnsanın şu sıralar ilkyaza olan özlemlerini bir düşünmesi yeter. Haftalarca bekledin, hafif esintilerle en son karların ağaç dallarından düştüğünü, ıslak damların donuk güneşte nasıl parıldadığını gördün, rüzgârın her geçen gün nasıl bir daha ılık estiğini hissettin. Ilık esintilerin vücudunu sarmaladığı anlarda ilkyaza artık dokunuyordun, içine çekiyor, içiyordun onu. Islak dalların ışıltılarında, artık karşındaydı o, sana bakıyordu.
Sayfa 39 - Everest Yayınları
1.000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.