Ey Asurîler ve Kiyanîler'in cihangirlik zamanında pişdar, kahraman askerleri olan arslan Kürtler! Beşyüz senedir yattığınız yeter. Artık uyanınız, sabahtır. Yoksa sahra-yı vahşette, vahşet ve gaflet sizi ğâret edecektir.
Pür-nura boyansın bütün âfâk-ı cihanın
Her yerde okunsun da bu Kur'an, yine ey Nur-u Sübhanî
Mahbubuna uyduk, hepimiz ümmeti olduk
Ağlatma yeter, et bizi handan, yine Ey Nur-u Rabbanî
Ol Ravza-i Pâk-i Ahmed'i (A.S.M.) göster bize bir dem
Artık olalım hep ona kurban, yine Ey Nur-u Samedanî
İslâm'a zafer ver, bizi kurtar, bizi güldür
A'damızı et hâk ile yeksan, yine ey Nur-u Furkanî
Her belde-i İslâm ile, olsun bu yeşil yurd
Tâ haşre kadar cennet-i canan, yine ey Nur-u imanî
Ol Fahr-i Cihan, Âl-i Abâ hakkı için ya Rab
Hıfzet bizi âfât u beladan, yâ Nure'l-Envâr, bihakkı ismike'n-Nur!
Âciz, bîçare talebeniz
Hasan Feyzi (Rahmetullahi Aleyh)
* * *
Emirdağ-1 - 124
"Roman yazmak için hayal gücüne gerek yoktur," dedi Bolaño. "Bellek yeter. Romanlar, hatıraların değiştirilmesiyle yazılır."
“Demek ki hatıralar kalmamış bende." Esprili olmaya çalışarak açıkladım: “Artık bir gazeteciyim ya da eylem adamı diyelim."
"Yazık olmuş," dedi Bolaño. "Eylem adamı hüsrana uğramış yazardır. Cervantes şayet sadece bir şövalyelik kitabı yazmış olsaydı Don Quijote olmayacaktı, ben de yazmayı öğrenmemiş olsaydım şu anda FARC saflarında kurşun sıkıyor olacaktım. Ayrıca gerçek bir yazar asla yazarlığı bırakmaz. Yazmasa bile."
Sana yanarken kendimi nasıl da ihmal etmişim, halimi hatırımı bile sormamışım resmen. Ama artık tarafıma yaptığım tüm ayıpları telafi ediyorum. Hayatımın bundan sonrasını şahsi beyaz atlı prensim yahut hiç olmazsa atım olarak geçirmeyi planlıyorum. Canım beyaz olmasa da olur, ayağımızı yerden kessin yeter diyorum. Onu diyorum işte, ben bu kadını yollarda bulmadım Osman.
Yeter artık rüzgâr, yakamı bırak,
Ürpertiyorsun içimi.
Şöyle dinlenelim biraz, hiç olmazsa
Bir sigara içimi...
Pembe, beyaz bulutları toplamışsın,
Katmışsın önüne katar katar
Ne gençlik, ne şarkılar, çiçekler
Gün olur hepsi biter.
İstemem kimsenin öldüğünü
Bırak rüzgâr, bırak anlatayım.
Bir ulu meşenin dibine otur sen
Göğsünde yatayım...
Bize başka havalar getir biraz
Ihlamur koksun, sakız koksun.
Çapadan dönmüş terli terli
Kız koksun...
Tepeden koksun, ardıçlı, çamlı
Siirt koksun, Boyabat koksun.
Hür güzel günler içinde,
Canım hayat koksun..
•••
Eskimiş ve bize artık hizmet etmediğini düşündüğümüz inançların gitmesine ve yenilerinin gelmesine izin verelim. Yeniliklere yelken açalım. Yaşamda hiç kimseyi değiştiremezsiniz ama kendinizi istediğiniz zaman değiştirebilirsiniz.
•••
Ahlar ağacı gibi.
Rengârenk çaputlar bağladım yıllarca dallarıma,
Mavi, mor, kırmızı ve yeşil.
İstedim, hep istedim,
Sen iste derdim, iste yeter ki
Vereyim.
Her istediğimi verdim.
Arttım, fazlalaştım,
Eksikli yaşamaktan.
Ahlar ağacıyım, gibisi fazla.
Başka bir şey istemem;
Artık beyazlaşan üç-beş tel saçıma,
Hesabımı tam vermekten başka.
"Sayenizde neler öğreneceğim daha kim bilir?”
"Estağfurullah. Yaş meselesi. Biz eski kuşağız.Hoş görün.”
“A, o nasıl söz. Size de yaşlı denirse artık. Bilakis..”
Uzadı ha, bu incelik yarışı. Yeter.