Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.37.7
Arzu
Arzu
@arzudiyebiri
133 okur puanı
Aralık 2020 tarihinde katıldı
Okuma Hedefleri
Şiirlerden ve mektuplardan oluşmuş, konu olarak daha çok aşk ve ölüm duygularının işlendiği bir eser. Acaba mektuplar sahibine ulaşmış mıdır diye düşünmeden edemiyor insan. Umarım mektuplar sevdiği kadına ulaşmıştır. Ona ulaşmamış olsa bile biz eserinde aşkına ve sevgisine şahit olduk Ümit Yaşar'ın. Bir aşk kadını olarak severek okuduğum bir eser oldu. Herkese iyi okumalar...
Mahşere kalan bir aşk hikâyesi daha... Çok sevdiğim birinin hediyesi bu kitap, sanırım imkansızlıklarımı bir kere daha bana hatırlatmak istedi... Kitap konusu itibariyle akıcı bir eser. Çocukluğunu, gençliğini yaşayamamış ve aşkı onu ölüme götürmüş bir kızın hikâyesi. Kitabın sonunun acı bir şekilde biteceğini okurken kolaylıkla tahmin edebiliyorsunuz ama hikâye bitmemiş de yarıda bırakılmış gibi sonlandı, devamı getirilebilirdi. Konu olarak akıcı, hoş bir eser fakat ard arda gelen ve sürekli bir şekilde aynı tarzda yazılmaya devam eden cümleleri okuyunca bir süre sonra yorulduğunuzu fark ediyorsunuz. Bence yazar eserinin tutulması için üsluptan çok içeriğe dikkat etmiş bu durum onun edebi kaygı içinde yazmasına ve eserin üslubunun zayıf kalmasına neden olmuş. Genel olarak güzel akıcı bir kitaptı. Herkese iyi okumalar...
Ağlayarak okuduğum çok güzel bir kitaptı. Filmi de mevcut olan her sözü, her cümlesi, her satırı yüreğinize işleyecek güzel bir eser. Küçük Barış'ın hapishanede yaşadığı olayları mektuplarda arkadaşına yazmasıyla oluşturulmuş duygusal bir yapıt. Mektupları yazanın gökyüzünü, hayvanları, çiçekleri görmemiş umut dolu bir çocuk olması yüreğe dokunuyor. Belki de hepimiz Barış gibiyiz. Hepimizin bir uçurtması var. Herkese iyi okumalar...
Okur Takip Önerileri
Çok akıcı, ruha hitap eden güzel bir şiir kitabıydı. Didem Madak'ın acısını, kırılmışlığını, özlemini, çocukluğunu her dizede hissettim. Acısı derin olan bir kadını nerede görsem gözlerinden tanırım, Didem Madak'ı da dizelerinden tanıdım. Herkese iyi okumalar...
Halil Cibran'ın okuduğum ilk eseriydi. Sayfa sayısı az olmasına rağmen diğer kitaplar gibi tek solukta okunacak bir kitap değilmiş. Anlamayı ve anlaşılmayı gerektiren bir kitapmış. Aşka, evliliğe, sevince, kedere, özgürlüğe, iyiye, kötüye, dostluğa dair çoğu konu hakkında öğüt verici nitelikte bir kitap. Kişisel gelişim kitaplarının çok farklı bir versiyonu gibi. Okurken herkesin kendinden bir şeyler bulacağı bir eser olduğunu düşünüyorum. Herkese iyi okumalar...
Evet sevgili okurlar ben bugün bir şaire daha aşık oldum, bazı yazarları ve onların eserlerini okuduktan sonra anladım ki gerçekten bazı kadınlar çok şanslı. Sabahattin Ali'yi okuduktan sonra Aliye olmak istemiştim. Nurullah Genç'i okuduktan sonra da Rüveyda olmak istedim. Çok sevdiğim ve şiirlerini hayranlıkla okuyup dinlediğim bir yazar Nurullah Genç. Bu kitapta en sevilen şiirlerinin toplanmış olması çok güzel. Tek oturuşta okuyup bitirdim ve hayran kaldım. Uzun bir süre etkisinden çıkamayacağım galiba. Umarım bir gün Nurullah Genç ile yüz yüze görüşme şansım da olur. Herkese iyi okumalar...
Yazarın okuduğum ilk eseriydi. Tür olarak hikâye kategorisine alınmış gibi görünse bile aslında bir hikâye kitabı değil. Belli bir olay örgüsü yok. Yazar daha çok geçmişe olan özlemini ve içinde bulunduğumuz çağa sitemini dile getirmiş. Herkese iyi okumalar...
Yeni bir çağ başlıyor dostlarım; camın, naylonun, kartonun çağı...Çürümeyenin ama olmayanın da... "Dijital Çağ" diyoruz adına. Her yerde, her şeyin, her an hazır olduğu ama asla heves edilmediği.
Oysa herkes öldürür sevdiğini diyerek yazmaya başlıyorum kitap incelememe. John Steinbeck'in okuduğum ilk eseriydi. Yazar o kadar güzel tasvir yapıyor ki kitabı okuduğunuzda kendinizi göletin yanında, çiftliğin samanlığında hissediyorsunuz; atların kişnemesini duyuyorsunuz. George ve Lennie'nin çok güzel bir dostlukları ve gerçekleştirmek istedikleri hayalleri vardı. İnsan hayalleri için yaşar, George ve Lennie de hayalleri için çabalayan iki dosttu. Ama her zamanki gibi insana en çok zararı yine en çok sevdiği verdi. George, koca cüsseli ama yüreği pamuk gibi olan zavallı Lennie'nin sonu oldu. Yaşar Kemal'in "İnsan evrende gövdesi kadar değil, yüreği kadar yer kaplar." sözü tam da gövdesi büyük ama yüreği gövdesinden daha büyük olan koca yürekli Lennie için söylenebilecek bir söz. Kitabı okurken "Yeşil Yol" filmi aklıma geldi, o filmi izlerken hissettiğim her şeyi bu kitabı okurken de hissettim. Sanırım Stephen King "Yeşil Yol" eserini yazarken "Fareler ve İnsanlar " adlı eserden etkilenmiş olmalı diye düşündüm. Kısa ama acıklı bir eserdi, herkese iyi okumalar.
Daha önce okuduğum bir kitaptı ama küçük yaşlarda okuduğum için içindeki bölümleri tam olarak hatırlayamıyordum. Bunun üzerine tekrar okumaya karar verdim. Farklı hikâyelerden oluşan akıcı güzel bir kitap. İçindeki olaylar ders verir nitelikte. Dünyayı sevgi kurtaracak diyorum. Herkese iyi okumalar dilerim, sevgiyle kalın..
Yazarın daha önce Torpak Ana ve Beyaz Gemi adlı eserlerini okumuştum. Diğer eserlerini daha önce okuduğum için Cemile eserinin çıraklık eseri olduğunu anlamam zor olmadı. Bir aşk hikâyesi olarak çok övülmüş ama ortada apaçık bir ihanet var bence. Dünyanın en güzel aşk hikayesini okumak için başladığım bu kitapta beni nedense Cemile ve Danyar'ın aşkı değil de vatan mücadelesi için cephedeyken eşi tarafından aldatılan Sadık karşıladı. Danyar ve Cemile'nin yaptığını hiç doğru bulmuyorum. Birbirlerini çok seven ama aşkları imkansız olduğu için sevgisini içinde saklı tutan bu kadar insan varken Cemile ve Danyar'ın yaptığını bencillik ve nankörlük olarak yorumluyorum. Konu olarak pek ısınamadığım bir eser olsa da yazar her zamanki gibi eserlerinde kullandığı üslup bakımından yine çok iyiydi. Herkese iyi okumalar.
Yazarın okuduğum ilk kitabıydı. Atandığı yere gitmek için yola çıkan bir öğretmenle ateist-komünist bir adamın yollarının kesişmesiyle başlayan bir kitap. Kitap Risale-i Nur alıntılarının ağırlıklı olduğu bir kitap. Olaylar üzerine, sorular üzerine örnek olarak bu eserden alıntılar verilmiş. Dini konularda arayış içinde olanların okuyabileceği bir kitap. Herkese iyi okumalar...
Yazarın okuduğum ilk kitabıydı, salgın hastalığın bir uygarlığı kısa süre içinde nasıl yok ettiğini anlatıyor. Yakın zamanda geçirdiğimiz etkisi az da olsa devam eden Covid-19 virüsünün neden olduğu yüksek sayılı ölümlere bakınca bu kitap bana hiç yabancı gelmedi. Yazarın seneler öncesinden salgın konusunda bir kitap yazması ve yazdıklarının benzerini günümüzde yaşamış olmak kitabı bana ilgiyle okuttu ama korkmadım değil. Akıcı bir dille yazılmış ve olayları çok sürükleyici bu kitabı severek okudum. Herkese iyi okumalar dilerim...
Christy Brown'un otobiyografi türünde yazdığı, sol ayağıyla arasındaki o muhteşem bağı anlattığı sürükleyici bir eser. Bu kitabı okurken bir kere daha anladım ki bizi hayata bağlayan şey aslında koşulsuz sevgi. Birinin bizi koşulsuz sevip güvenmesi. Kitabın bazı kısımlarında kendimi Christy'nin yerine koydum ve meğer pes etmeye, vazgeçmeye, şikayet etmeye ve şükretmemeye ne kadar alıştığımı fark ettim. Yaşam boyunca karşılaştığımız sorunları farklı bir açıdan ele alırsak hayatın daha anlamlı olacağını düşünüyorum. Bu eser eğer istersek her şeyi başarabileceğimizi anlatan yaşanmış bir azim öyküsü niteliğinde. Kalbimizdeki bütün engelleri aşmak umuduyla herkese iyi okumalar...
Kesinlikle herkesin okuması gereken bir kitap. Küçükleri anlamayan büyüklere yazılmış bir kitap, gözleriyle bakmaktan kalpleriyle bakmayı unutanlara yazılmış bir kitap, büyük şeylere bakmaktan küçük şeylerin mutluluğunu kaçıranlara yazılmış bir kitap. Küçük şeylerle mutlu olmak çok zor bir şey değil aslında. Bir fil resmi çizerek bir koyun resmi çizerek bile mutlu olabilir insan. Sonunda her ne kadar üzülüyor olsam bile yüreğimle bakmaya devam edeceğim ben. Dünya üzerindeki bütün kötülüklere rağmen hayallerimdeki gezegende yüreğimle bakmaya devam edeceğim. Ne kadar üzgün olsam bile yorgunluktan diyeceğim. Gökyüzüne bakıp yıldızıma gülümsemeye devam edeceğim. Ben gülümü hep seveceğim...Herkese iyi okumalar dilerim.
Yine hayranlıkla okuduğum bir Sabahattin Ali kitabı oldu. Sabahattin Ali'yi ve onun kalemini çok seviyorum. Bu eserinde hayatın içinde kendi yerini bulamayan, insanların kötülükleri karşısında gittikçe kendine ve çevresine yabancılaşan talihsiz Yusuf'un hikâyesini anlatıyor. Kitapta yüreğime dokunan bir şeyler vardı. Galiba kalabalıklar içinde çevresine yabancılaşan Yusuf'a benzettim kendimi. Keşke Sabahattin Ali ölmeseydi de bu seri tamamlanabilseydi. Yusuf'un hayat hikâyesinin geri kalanınıda okumak isterdim. Okurken kendimi içinde hissettiğim bir kitap oldu. Herkese iyi okumalar...
Cengiz Aytmatov'un okuduğum ikinci kitabı oldu. Yine vuruldum yüreğimden, yine acıdı canım, bazı sayfalarda gözyaşlarımı tutamadım. Kitabı okurken benim ülkemde savaş çıktı sanki, benim içim yandı, benim evladım öldü. Tek solukta okuyup bitirdim kitabı çünkü kitapta kendimi buldum. İnsan kaybettiği duygularını bir kitapta bulabiliyormuş meğer. Kitap fiziksel bir savaştan ibaret değil ruhumuzun derinliklerindeki savaşlarla da karşı karşıya getiriyor bizi. Toprak Ana'ya tohum ekersen aş biçersin, öfke ekersen savaş biçersin. Savaşın kitabı Toprak Ana, acının kitabı Toprak Ana, çaresizliğin kitabı Toprak Ana, umudun kitabı Toprak Ana. Bir gün geleceğim sana Toprak Ana sadece sana geleceğim, bana koşulsuz kucak açan sana geleceğim. İyi okumalar...
Sevmek, yüreği güzel insanlara yakışıyor gerçekten. Kitabı okurken Sabahattin Ali'nin Aliye'si olmak istiyor insan. Sabahattin Ali'nin ailesine olan sevgisi, özlemi o kadar çok yansımış ki mektuplarına okurken hüzünlenmemek elde değil. Aliye'ciğim demesi, cici kızım demesi, hasretle gözlerinizden öperim demesi o kadar samimi ve sıcak ki bunu mektupları okurken hissedebiliyorsunuz. Evet ben aşka inanıyorum, sonsuz aşka, sevgiye inanıyorum. Yaşadığımız çağın sevgi anlayışına baş kaldırıyorum çünkü ben sevmelerin kadınıyım, sevmeye inanıyorum ve seviyorum...
Biliyor musun, ilk mektuplarımda "Bana böyle şeyler yazma, sonra sana deli gibi âşık olurum," demiştim, oldum işte... Sana bugün çılgın gibi âşığım. Senden ayrı geçen bu günleri cehennemde imiş gibi geçiriyorum...
İyi okumalar herkese..
Stefan Zweig'in beğenerek okuduğum kitaplarından biriydi. Yazar ruhsal betimlemeleri çok başarılı bir şekilde eserine yansıtmış. Akıcı bir dille sıkılmadan okuyabileceğiniz kitaplardan biri. Kitabını "Bir kez kendini bulmuş olan birinin bu dünyada kaybedecek hiçbir şeyi yoktur artık. Ve kendi içindeki insanı anlamış olan biri, bütün insanları anlar." cümleleriyle bitiren Zweig bir kez daha beni kendine hayran etmeyi başardı. Herkesin bir burcu olduğu gibi ruhuyla eşleşen bir yazarı da olsaydı benim yazarım Stefan Zweig olurdu. Keyifli okumalar...
Kudüs'e Uyanmak, gerçekten tam bir uyanış kitabı. Daha önce hiç Kudüs konulu kitap okumamıştım. Bu kitap, okuduğum ilk Kudüs konulu kitap oldu. Kitap akıcı ve yormayan cümleleriyle sizi Kudüs sokaklarında gezdiriyor. Okuduğunuz her satırda ebabil olup Kudüs'e uçmak istiyorsunuz. Kudüs'ün tarihi önemi, dinî boyutu ve birçok özelliği kitapta çok anlaşılır bir şekilde anlatılmış. Kitabı biraz utanmış ve hüzünlü bir şekilde okudum. Kudüs'e sağır kalmışız, Kudüs'e uyanamamışız. Kimse gelip Kudüs'ü kurtarmaya çalışmayacak, Kudüs'ü kurtaracak olan bizleriz. Yapamıyoruz, edemiyoruz, gidemiyoruz, kafirler çok güçlü bahanelerinin arkasına saklanmamalıyız. Kudüs imkân değil iman meselesidir. Kudüs özgürlüğüne kavuşana kadar, müslüman kardeşlerimiz özgürce namazlarını mescitlerinde kılana kadar, bu davayı sonuna kadar götürmeliyiz. Kudüs'e uyanıp Kudüs'te uyanmak duasıyla. İyi okumalar...
Suç ve Ceza
Dostoyevski'nin okuduğum ikinci kitabıydı ve bu kitap bence insanlığın özetiydi. Yeraltından Notlar'ı okuduğumda da yazarın psikolojisini, hayata bakış açısını az çok anlamıştım. Yazar bu kitabında öyle bir karakter yaratmış ki Raskolnikov bir katil olmasına rağmen ona sempati duydum. Kitapta yaşanılan psikolojik buhran, karakterlerin hayata bakış açısı, davranışları o kadar gerçekçi bir şekilde anlatılmış ki yazar tüm bu olanları kendisi yaşayıp da yazmış sanki. Okuyan herkesin kendinden bir şeyler bulacağı bir kitap bence. Benimde kendimden bir şeyler bulduğum kısımlar oldu tabi. Ne de olsa bende "Dünyaya küsüp örümcek gibi köşeme çekilmiştim."
Tüm kitap kurtlarının okuması gereken bir kitap. İyi okumalar dilerim...
Kısa ve sürükleyici hikâyelerden oluşan akıcı bir kitap ama yazarın okuduğum ilk kitabı Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu bu kitabına göre daha kaliteli bir anlatım ve konuya sahipti diye düşünüyorum. Zweig'in hikâyelerinin neden intiharla sonlandığına pek anlam verememiştim eşiyle beraber intihar ettiklerini öğrendiğim zamana kadar. Güzel bir kitap ama size bir şeyler katacak ya da bir şeyler kazandıracak bir kitap olduğunu düşünmüyorum. Can sıkıntısını gidermek amacıyla okunabilir bir kitap olduğunu düşünüyorum. Herkese iyi okumalar.
"Sana, beni hiç tanımamış olan sana..."
Stefan Zweig'in okuduğum ilk eseriydi. Yazarla tanışmamız güzel başladı. Kendimden bir şeyler bulduğum bir eserdi, sahi aşk neydi onu birkaç saniyeliğine de olsa görmek için kapı arkasında bekleten miydi yoksa onu yok saydığı hâlde hâlâ delice sevmek miydi, sahi aşk neydi yoksa uğruna delirmek miydi, aşkı bana tekrardan sorgulatan bir kitaptı. Kitabı okurken ergenlik yıllarım geldi aklıma. 13 yaşında bir kız çocuğu ve aşk. Belkide aşk bir duygu değil de saplantıdır. Sevmek değildir belki de körü körüne bağlanmadır. Kitabı severek okudum ama okurken tarifsiz bir hüzün doldu yüreğime. "Sana, beni hiç tanımamış olan sana.." diye başlayan bir mektup ve bilinmeyen bir kadın, okurken bir şeyler koptu sanki içimden. Kendi yanlışlarımı hatırladım okudukça, sevilmediğimi bile bile sevgi bekleyişlerimi, deli gibi severken buna karşılık yok sayılışlarımı hatırladım. Aşk güzel şey ama karşılık bulunca güzel, doğru kişiyle güzel. Belki de hepinizin aklından geçmiştir sizi hiç tanımamış olan ona bir mektup yazma fikri. Güzel bir eserdi, keyifli okumalar...
Okurken çok duygulandığım bir kitaptı, bu kadar etkileneceğimi tahmin etmemiştim. Zeze karakterinde kendi çocukluğumu bulduğumu söyleyebilirim. Kalan kitapları da okuyup seriyi tamamlamayı düşünüyorum. Ah Zeze çocukluğum benim...
Kalın kitaplar gözüme hep korkunç gelmiştir ama bu kadar kısa sürede bitireceğimi tahmin etmemiştim. Kitabın yazarı ile lise yıllarımda okulumda tanışmıştım, üniversiteye gidincede TÜYAP uluslararası kitap fuarında karşılaşmak nasip olmuştu bir kitabını daha almıştım. Yazar okulumuza geldiğinde bize şiirler okumuş, öğütler vermiş hatta hayat hikayesini bile anlatmıştı. Çıkışta hediye ettiği iki kitabından biri de Aşkın Peşinde'ydi. Kitap uzun süre evde kaldı okumak nasip oldu sonunda. Kitabın akıcı ve yalın bir anlatımı olması, olayların heyecan verici ve sürükleyici olması kitabı hayranlıkla okumamı sağladı. Bu kitabı okurken çok büyük dersler aldım. Çok beğendiğim ve şiddetle tavsiye ettiğim bir kitap oldu. Mutlaka okumanızı öneririm okuyacak olan kitap dostlarıma keyifli okumalar dilerim. Mutlulukla kalın...
