"Aşk, bir bedende iki kişi."
“Ey aşk...! bir mucize gerçekleştir şimdi
Şapkandan bir kumru havalansın
Bana öyle büyük ki bu kalp,
Gelsin yüreğime yuvalansın”
Kitabı okurken sımsıcak bir yürek buldum. Yaşam kavgasının molalarında, sıcacık bir poğaça, buğusu üstünde demli bir çay, sevgi ve vefayla beslenmiş hoş bir muhabbet, zifiri
Dili çok güzel, sade ve akıcı. Altı çizilecek ve alıntı yapılabilecek yığınla satır dolu bir kitap. Şahsen ben okumaktan büyük keyif aldım, yaşamın her alanından izler buldum. Hiç bitmesin istediğim “Bir Delinin Senfonik Dokundurmaları” isimli şiirini aşağıya alıyorum.
-Sevgi,
Kilidi olmayan tek hazinedir.-
-Sevgisiz kalp ışık girmeyen mabet
İlginç hem de çok ilginç ! Marquez’in ve Borges’İn ayak sesleri. Günümüzün edebiyat anlayışını özellikle bu çok satanların bu kadar sorumsuzca davranmasını hep yadırgamışımdır. Okurlarımız ne yazık ki bestseller furyasında, ergen aşk konuların, dini ve manevi duyguların tahribatında yazılmış kitaplar arasında hapsolmuş, ezilmiş, nefessiz kalmış
Ahmed Arif 'in oğlu Filinta Arif'in yaptığı bu mezarda. Akdeniz'in oğlu gemisine binip sonsuz bir diyara yelken açmış ve keşke mezardan çıkartıp ona bir sürü şiir yazdırtabilsem diyen bir ben bırakmıştır geride.
Sevgili Ahmet Erhan 'daşım
SAVAŞ — DEVRİM — AŞK
20.Yüzyıl'ın henüz başları, çarlık emperyalizmi savaşta, halk isyanda. Çarlığın gözü uzakdoğuda, kulağı Petrograd'ta. Kazan fokurdamaya başladı. İşçiler başkaldırdı. Yitik bir devrim, bitik bir çarlık, ortalık karışık, bir de dünya savaşı. Şu gelen örgütlü bir hareketin ayak sesleri, senelerden bin dokuz yüz on yedi*, kızıla
“Her şey gelip ölüme dayanmış olmamızdan. Ne ondan kaçabiliyoruz ne onu anlayabiliyoruz ne de onun üstesinden gelebiliyoruz.”
Rus Edebiyatının önemli kalemleri arasında yer alan Aleksey Nikolayeviç Tolstoy, 1882 doğumludur. Soyadından da anlaşıldığı üzere,
Demirden sağnaklar altında uyur sevdiğim
göğsünde hazin ayak izleri eski Şubatların
onu yaralar kıpırdatıyor
ve o sertelmektedir yaralardan
kasıklarına boşalmaktadır nal sesleri
saçları bukleli bir çocuğu öperek uyandıran
içimize güneşler bırakan nal sesleri.
Keserle yontulmuş bir ağzı var sabahın
varınca bayrakları, marşları duyuyorum
başım
Şubat Ayı Öykü Etkinligi (Tema: Yeni Hayat)
İnsanlar uzaklaşıyor gözlerimden, yüreğimden, derimden, içimden... Ruhumda yalnızlıkların türküsünü söylüyor; üşüten, ürperten rüzgarlar. Yalnızlıklar boy boy, çeşit çeşit yanı başımda. Bir tek onlar terk etmiyor benliğimi…
Aynı yöne giden gemilerimiz ne çoktu tanıştığımızda. Aşkla dolu, hayaller,
Louis Aragon, eşi Elsa'nın ölümünden sonra bile onun varlığına duyduğu aşkı kendisiyle birlikte yaşatmış.
Şiirlerinin ve kalan yaşamının ilham perisini kendisiyle birlikte sonsuzluğa taşımış...
Bana geçen ve hayranlığımı kazanan duygusu bu oldu. Çok güçlü buldum ve hissettim.
Mutlu Aşk Yoktur eserinde Aragon'un 2. Dünya Savaşında
İsmet Özel demirden sağnaklar altında uyur sevdiğim. Göğsünde hazin ayak izleri eski şubatların
Onu yaralar kıpırdatıyor
Ve o sertelmektedir yaralardan
Kasıklarına boşaltmaktadır nal sesleri
Keserle yontulmuş bir ağzı var sabahın
Varınca bayrakları marşları duyuyorum
Başım çılgınca sarsılan dallarla uğraşıyor
durup dinleniyorum bütün taframla
bütün taframla, bütün yumruklarım, bütün hantal yüreklerin olduğu orda
Kesik kolları var aşkın
döl ve inat barındıran
hırpani bir oksayışla akşam
Yanaşınca çocuklara
Ben karakavruk yüzümün arkasında
Kırbaçlayarak büyütüğüm ağrıyı bırakıyorum
Bana ne çerçilerden, çerçilerden kulardan
Haksa kal'am onu kal'a kılan benim
Boşanır damarlarıma yılların kahraman gürültüsü
Çünki kavganın göbeğidir benim yerim....
SON DANS -1
O eve hiç gitmek istemiyordum. Yine de ayaklarım sürüklüyordu beni. Yol boyunca öylesine değişik duygularla yürüdüm ki. Sanki bir şey olsun, bir şey olsun da beni yolumdan alıkoysun istedim.
Zaten bir süredir kendimi hiç iyi hissetmiyorum. Yorgunum. Hiçbir yere sığamıyorum. Bir boşluktayım sanki. Boğulduğumu, nefes alamadığımı
(Hristiyanlığı bozan yahudi vezir. Mutlaka okumanızı tavsiye ederim.)
Taassub yüzünden hıristiyanları öldüren yahudi
pâdişahın hikâyesi
• Yahudiler arasında, Îsâ düşmanı ve hıristiyanları öldüren zâlim bir hükümdar vardı.
325 • Halbuki peygamberlik zamanı ve nöbeti Hz. Îsâ'ya gelmişti. Mûsâ devri geçmişti. Öyle olmakla beraber o