Kahve bir sosyal hastalık haline dönüşmüştü, insan ilişkilerini yumuşattığı düşünülen, ama özellikle midede ekşilik ve boğazda safra tadı bırakan bir zehir.
"Eskisi kadar konuşasım yok,
ne hissettiğimden bahsedesim yok,
hiç kimseyi merak etmiyorum,
hiçbir hararetli konuşmayı dinleyemiyorum, hiçbir şey ilgimi çekmiyor.
Kendimle yalnız kalmak iyi gelicek ama kendimi de bulamıyorum.. 💭💭
İnsan kırıldığı yerden fışkırır, dal budak salar
dünyaya; kül olduğu yerden ateş kapar, dünyayı ışıtır, yakar diye okumuştu. Kırıldığı yeri terk ederse kül olduğu yerden kaçarsa kırılmaya, kül olmaya devam ediyor, içindeki boşluk devam ediyordu. O da kırıldığı yerlerde tamamlanmaya çalışmış ama hep eli boş dönmüştü. Yarı yolda yolunu kaybediyor, çıkmaz sokaklara sapıyordu. Çünkü kimseye doğduğunda yol
haritası olsun diye hayat bilgisi kitabı verilmiyordu. Yaşadıktan sonra o kitabı kendi yazıyordu. Ancak parmak izi gibi her kitap farklı oluyor, kimsenin işine yaramıyordu.
Sadece başlıkaynıydı: Ah Yalan Dünya..