Kurtuluş Savaşı’nı, köylüsü kentlisi askeri okumamışı... kahramanca el ele vererek kazandı diye anlatılan o romantik kabulü, farklı bir “cephe”den tartışmayı sağlıyor bu kitap. “Halk için” verilen savaşın, bazen “halka rağmen” verilişinin altını çizen, önemli bir roman...
Ahmet Celal, Cihan Savaşı’nda tek kolunu kaybetmiş bir harp malulüdür. Eskişehir’in köyünden gelen bir askeri, terhis olup memleketine dönerken, gaziyi köyüne davet eder. Ahmet Celal, köye yerleşerek sakin bir hayat sürmek ister. Oysa köylüler gaziye “yaban” diyerek onu dışlarlar. Kurtuluş Savaşı başlamıştır ve savaşta köylünün durumunu okuruz Yaban’da. Yaşadığı hayal kırıklığı ile içine kapanan subay günlerini yaşananları bir deftere yazarak geçirmeye başlar...
Yakup Kadri Karaosmanoğlu, Anadolu Mezalimini Tahkik Komisyonu ile birlikte çalıştığı dönemdeki gözlemlerinden yola çıkarak yazmış ve “birdenbire acı ve korkunç bir gerçekle karşı karşıya gelmiş bir şuurun, bir vicdanın çıkardığı yürek parçalayıcı bir haykırış” olarak tanımlamış eserini. Türk aydını ve Anadolu köylüsü arasındaki derin uçurumu gözler önüne serdiğini ve köylülerin kayıtsızlığında aydınların sorumluluğunu itiraf eden cesur bir yaklaşımla yazdığını görüyoruz.
Öteki olmanın zorluklarını, halkı, cehaleti, savaşı, kurtuluşu, kayıpları... çokça düşündüren bir romandı. Dili ve ruhsal tasvirleri muazzamdı. Azap duyacaksınız, sarsılacaksınız ama mutlaka okuyun!