Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Her ölen yalnız ölür...
Herkesin babası ölür... Ve itikadınca gömülür... Er ya da geç... Yetim kalır tüm çocuklar... Ölüm ise Tek başına yaşanan bir eylem... Her ölen yalnız ölür...
Sayfa 237Kitabı okudu
Ensest Roman
Ansızın bir yerden çıkıp gelen; ‘Ailen nerede yaşıyor? Annen baban nasıllar?’ sorularıyla karanlık bir boşluğa düşüyordu Mavi. Her seferinden yalan uydurmak, geçiştirmek canını acıtıyor; doğmadan ölmek istiyordu o anlarda. Onları görmese de varlıklarından, dünyaya gelirken yükledikleri görevin tanımlarından kurtulamıyordu. Bir anne babası vardı ve bunu kimsenin değiştirmeye gücü yetmezdi. Sevgili olsa, alt kat komşu ya da dostu olsa; insandır, ‘içinde bok vardır’ deyip başımızı öne eğer; vazgeçeriz, hayatımızdan uzaklaştırır ve unuturuz. Hatırlatan hiç kimse olmaz. Anne baba öyle mi oluyor? Yok. Bok çukurunda da yaşasalar atamıyor, satamıyorsun. Onlardan ne kadar uzağa gidersek gidelim fark etmiyor. Toplum onları unutmana izin vermiyor.
Sayfa 244 - Mavi UluKitabı okudu
Reklam
Churchill ;
«- Senin baban Enver Paşa, benim siyasi hayatımı, tam yirmi yıl geriye attı!» Olay şöyle cereyan eder: ağzından nakleden, Enver Paşanın oğlu Ali Enver, çocukluk ve ilk gençlik yıllarını, diğer Hanedan azası gibi yurt dışında geçirmek zorunda kalmıştır. Fakat sonra yurdunda askeri tahsilini yapar. Askerlik mesleğine girerek, Türk ordusunda Hava
Ne demiş Kö­roğlu'nun babası: "Biz kör olduksa, dünyanın da bakılacak suratı kalmadı ya!"
Sayfa 213 - Bilgi Yayınevi, 5. Basım, 1973.Kitabı okudu
Kadın
“ Erkek yan çizip kızla evlenmezse ve kız on sekiz yaşından küçük ise, öfkeli babası bazan kızını çapkın erkekle evlendirebilmek için mahkemeye gidip dava açardı. Bazan bu davalar basın tarafından izlenir, o zaman gazetelerin “ iğfal edilmiş “ dediği genç kızın yayımlanan fotoğraflarında gözleri - bu şerefsiz durumda tanınmasın diye - kalın siyah çizgilerle kapatılırdı. Aynı kara bantlar polis baskınında yakalanan fahişelerin, zina yapan ya da ırzına geçilen kadınların gazetelere çıkan fotoğraflarında da kullanıldığı için, o yıllarda Türkiye’de gazete okumak gözlerinin üstü bantlarla kapatılmış kadın fotoğraflarından yapılmış bir maskeli baloda gezinmeye benzerdi. Zaten “ hafif “ kabul edilen şarkıcı, artist ve güzellik yarışması katılımcıları dışında, gazetelerde gözleri bantlanmamış Türk kadını resmi çok seyrek yayımlanır, reklamlarda da Müslüman olmayan yabancı kadınlar ve yüzler tercih edilirdi.”
Yapı Kredi YayınlarıKitabı okudu
"Usta olduk," dedi. "Balon ustası. Ben hangi çocuk hangi balonu sever bilirim. Şöyle bir bakayım, o çocuk hangi renk balonu alacak bilirim. Babası ona kaç tane balon alabilir onu da bilirim. Usta olduk abi, usta... Her zenaatin bir sırrı var, balon satmak da sır ustalık ister... Usta olduk balon satmakta... Bizim mahalleden çok kişi bana heveslendi, balon satmağa kalktı, iflas edip iki günde sermayeyi kediye yüklediler. Her işin bir raconu var abi. Balonculuğun raconunu da ben bilirim. Bak abi, bak ileriye, şu ağaçların altındakilere, yere kilim sermişlere, tencere kaynıyor. Bak, say bakalım, kaç çocuk var ortada, top oynuyorlar... Tam on bir çocuk var orada... On bir çocuğun yedisine balon satacağım. Dört tanesi almayacak. Belki de alırlar. Bazı kocaman saçlı sakallı adamlar da balon alıyorlar, senin kadar boyları, balon uçuruyorlar, ellerini çırparak. Onlar çocukluklarında hiç balon uçuramamışlar ya da balona doyamamışlar... "
Sayfa 107Kitabı okudu
Reklam
"Ahmet Şerif İzgören'in yaşadığı ve İngiliz profesörlerden haftalarca öğrenemediğim şeyi bir taksiciden 5 daikada öğrendim diye tarif ettiği bir hayat dersi... "Toplantıya gideceğim. Baktım geç kalma ihtimalim var, bindim bir taksiye, muhabbetçi bir arkadaş. O anlatıyor ben dinliyorum. Tam işyerinin önüne geldik. Ankara'da
İnsanların belli özgüvensizliklerini düzenlemeye yarayan daha kişiselleştirilmiş özfikirleri de vardır. Örneğin, "Ben özgür bir ruhum, eşsizim", "Ben kendime yeterim ve kimsenin yardımına ihtiyacım yok" ya da "Ben yakışıklıyım ve buna güvenebilirim" veya "Ben asiyim ve tüm otoriteyi küçümserim". Bu özfikirlerde belirli bir alanda, "Ben asiyim ve sen benim kadar asi değilsin" üstünlük duygusu da bulunur. Bu tip özfikirlerin çoğu erken çocukluk dönemindeki gelişme sorunlarıyla ilişkilidir. Örneğin asi bir insanı belki babası hayal kırıklığına uğratmıştır ya da belki zorbalardan çok çektiği için aşağılık duygusuna tahammül edemez. Her türlü otoriteyi hor görmelidir. Kendine yeterli olduğuna inanan kişi belki çok soğuk bir anneyle büyümüştür, terk edilme duygusuna kapılmıştır ve sağlam bir bağımsızlık özimgesi yaratmıştır.
Sayfa 228 - Altın Kitaplar Yayınevi 1. BasımKitabı okuyor
... Hayrunnisa Teyze babasından bahsederken "Komutan babam" derdi. Komutan babası aslında Bitlisliydi. Ama Çiçek Hanım'a tutuluverince bir daha memleketine dönmemişti. Bitis'i hatırladıkça Kamil Komutan'ın gözleri dolardı. Hele "Bitlis'te Beş Minare" türküsune hiç dayanamazdı. Ama kader bu ya, Kamil Komutan Çiçek Hanım'ı çok sevmiş, bu sahil kasabasından ayrılamamıştı. ...
... Adamcağız yine ellerini saçına götürerek yolmak istedi: Ökkeş yavrum oğlum vazgeç bu huyundan. Hayvanlar konuşmazlar, tavuklar konuşmazlar.." "Peki gıt gıt gıdak, diyor ya... "Der tabii.." "O zaman diyor ki, gıt gıt gıdak, yumurtam sıcak.. "Sen kim bilir, belki hayvanın civcivlerini falan ellemişsindir, o da sana kabarmış, kızmıştır... Kümese bir yılan falan girse, ana tavuk hemen bu yılanın üzerine atılır. Hayvanlar olsun, insanlar olsun yavrularını çok sever..." Ökkeş babasının yanına yaklaştı: "Sen de beni seviyon mu?" dedi. Babası onun sırtını okşadı: "Elbette severim oğlum... ...
Reklam
TR’ de sıradan bir kurum
Şu rezilliğe bak, yedi sülalesini sokmuş kuruma, kendisi yetmemiş, karısı… Halası bile burada ya hu! Babası sokmuş zaten kendini de… Dahası da vardır Allah belalarını versin!”
Sayfa 57 - İletişim Yayınları
... Ökkeş, babasının ardı sıra yürümeye başladı. Babası, derin derin içini çektikten sonra: "Ah oğlum Ökkeş ah," dedi. "Rahmetli anan sağ olacaktı, bunların hiçbirine gerek yoktu ya..." Ökkeş de içini çekti. Sonra babasına sordu: "Bubaa, anamin gaşı gara mıydı? "Yaa karaydı ya oğul..." "Çatma mıydı, yani böyle?" Baba, oğluna baktı: Tamam, öyleydi," dedi. Ökkeş seviniverdi. Babasının önüne geçerek: "Öyleyse anam bana benziyordu buba," dedi. Adam tekrar içini çekerek Ökkeş'in başını okşadı. "Öyle oğul öyle... Anan sana değil, sen anana benziyorsun," dedi. ...
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.