Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
... Hayrunnisa Teyze babasından bahsederken "Komutan babam" derdi. Komutan babası aslında Bitlisliydi. Ama Çiçek Hanım'a tutuluverince bir daha memleketine dönmemişti. Bitis'i hatırladıkça Kamil Komutan'ın gözleri dolardı. Hele "Bitlis'te Beş Minare" türküsune hiç dayanamazdı. Ama kader bu ya, Kamil Komutan Çiçek Hanım'ı çok sevmiş, bu sahil kasabasından ayrılamamıştı. ...
... Adamcağız yine ellerini saçına götürerek yolmak istedi: Ökkeş yavrum oğlum vazgeç bu huyundan. Hayvanlar konuşmazlar, tavuklar konuşmazlar.." "Peki gıt gıt gıdak, diyor ya... "Der tabii.." "O zaman diyor ki, gıt gıt gıdak, yumurtam sıcak.. "Sen kim bilir, belki hayvanın civcivlerini falan ellemişsindir, o da sana kabarmış, kızmıştır... Kümese bir yılan falan girse, ana tavuk hemen bu yılanın üzerine atılır. Hayvanlar olsun, insanlar olsun yavrularını çok sever..." Ökkeş babasının yanına yaklaştı: "Sen de beni seviyon mu?" dedi. Babası onun sırtını okşadı: "Elbette severim oğlum... ...
Reklam
Hafız Aziz
Bursa’da tanıştığım bir kitapçıya gittim. -“İngilizce ders verilir.” diye bir kağıda yazsam da, sizin dükkanın camına kağıdı yapıştırsam, nasıl olur? -İş çıkmaz! dedi.
Adam YayınlarıKitabı okuyacak
... Ökkeş, babasının ardı sıra yürümeye başladı. Babası, derin derin içini çektikten sonra: "Ah oğlum Ökkeş ah," dedi. "Rahmetli anan sağ olacaktı, bunların hiçbirine gerek yoktu ya..." Ökkeş de içini çekti. Sonra babasına sordu: "Bubaa, anamin gaşı gara mıydı? "Yaa karaydı ya oğul..." "Çatma mıydı, yani böyle?" Baba, oğluna baktı: Tamam, öyleydi," dedi. Ökkeş seviniverdi. Babasının önüne geçerek: "Öyleyse anam bana benziyordu buba," dedi. Adam tekrar içini çekerek Ökkeş'in başını okşadı. "Öyle oğul öyle... Anan sana değil, sen anana benziyorsun," dedi. ...
Yalnızca işi düştüğünde ya da dert anlatmak için bizi arayanlar, karşılaştığımızda bizim o ândaki koşullarımız ne olursa olsun sürekli kendilerinden ve sorunlarından söz edenler oldukça sık yaşadığımız örneklerdir. Böylesi insanlar gerçekten bizi görmek istedikleri için değil, o anda yalnız kalmak istemedikleri için bizi ararlar, ilişkileri
Kürtaj bir vicdan meselesidir.
Çocuk üç aylık vardı, kımıldıyordu. Onu öldürmekle bir insan öldürmek arasında ne fark var? Bir insan, hiç olmazsa kendini müdafaa edebilir, ya çocuk? Hem de kanını kendi içime akıtarak, vücudunu kendi vücudumda boğarak... Kabil değildi, hiç, hiç... Halbuki, doğarsa, yaşarsa, babası bu çocuğu kurtarmaya, benimle evlenmeye de mecbur olacak, vaatlerini tutacaktı. Fakat, eve karşı ne yapabilirdim? Nasıl gizleyebilirdim? Düşün bir kere...
Sayfa 178 - ötüken neşriyatKitabı okudu
Reklam
Simetri hastalığı değilmiş :)
İnsanlar vardır, duvardaki tablo biraz çarpık dursa düzeltmeden edemez, otomobillerin plaka numaralarını izler ya da aynı anda birden fazla mektubu postaya verirse mektupları yanlış zarflara koyduğu kuşkusuna kapılırlar. Baskıcı ve cezalandırıcı bir ortamda yetişmiş olan böylesi kişiler gerçek benliklerine o denli yabancılaşmışlardır ki, derinlerde saklı olan kızgınlıklarını ancak bu yoldan denetim altında tutabilirler. Çarpık duran tablo o insanın gerçek benliğini ve bu benliğin suçluluk duygusu uyandıran eğilimlerini yansıtır. Tabloyu düzeltmek ise, vicdanına, toplum normlarına ve vaktiyle ana-babası tarafından zihnine işlenmiş olan değer yargılarına boyun eğmeyi simgeler. Çarpık duran tablo dışarıya fışkırmak isteyen gerçek benliğini kışkırtıcı bir uyaran olduğundan, kişi farkına vardığı çarpıklığı düzeltmeden rahat edemez. Böylesi durumlarda, kişiliğin kuralcı ve yargılayıcı bir bölümü, içinden geldiğince davranmak isteyen diğer bölümünü sürekli tehdit altında tutar.
KAYGI
Bat dünya bat!
Kız 4 yaşından beri babasının ta­cizine uğruyordu. Babası mastürbasyon, oral seks yap­tırıyor yıllarca, 4 yaşından 10 yaşına kadar. Dört yaşındayken yaşadıklarını parça parça anımsadı. Mesela şöyle dedi: “Benim bir tane Barbili halım vardı. Babamın pipisinden halının kenarı­na ayran dökülüyordu.” Ya da “Yıldızlı perdeye fışkırdı ayran” de­di. İşte tarihlere buradan ulaştık. Annesi o halı ve perdenin alın­dığı ve kaldırıldığı tarihleri hatırladı. Anne kaç kez boşanmak iste­miş ama kendisi babasız büyüdüğü için, kızı da babasız büyüme­sin istemiş. Teyzeleri de “Kız çocuğunun babasız büyümesi kötü. Boşanırsan adın çıkar, boşanma” demişler.
Sayfa 241Kitabı okudu
... "Beni de götürün," demek isterdi. Ökkeş'in babası, sandala elindeki eşyaları yerleştirirken köpek havlamaya başlamişti. Ökkeş: "Buba," dedi, "Karabaş'ı da götürsek ya..." "Oğlum hiç olur mu?" "Olur be buba..." "Olmaz oğlum, ne der sonra elâlem bize, bir balığa gidiyorlar, köpek de yanlarında diye..." Ökkeş: "Ben bir büyüyeyim, balığa giderken hem köpeğimi, hem de horozumu, sandalda yer kalırsa eşeğimi bile götüreceğim." ...
Kaderi babası tarafından yazılıp, mühürlenmişti...
Sayfa 60 - YakamozKitabı okudu
1.000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.