Bak, diyordu sanki bana.
Bak, hareket dahi etmeyen bir kum torbasıyım ve sen attığım bu yumruksun. Sessizima ama yankıların içimde. Hareketsizim ama yıkılıyorum.
Bak sevgilim, bana alacağını söylediğin o kitabı okudum ben. Sen yoksun yanımda. Ama yine de birlikte okuduğumuzu hayal ettim. Bitti ilk kitabı. İkincisine başladım ama sen hâlâ gelmedin. Nerelerdesin, kimlerlesin?
"Zaman ayırırsa, zaman birleştirir de. Sen yeter ki niyetine sadakat göster, yolundan bihaber olma...Kalbin mahzun olsa da s'erde çaresizlik olsa da gidebildiğin yere kadar git. Yorulsan da vazgeçme. Düştüğün yerden kaldır başını, gökyüzüne ve kuşlara bak! Hangisi yoruldu diye kanat vurmaktan vazgeçmiş?"
️
️
Cumartesi gününden herkese selaaam
Bugün sizlere Yusef Masadow tarafından kaleme alınan "İçimdeki Kenan Ülkesi" kitabı ile geldim.
Bazı kitaplar vardır, bir anda okudum bitti denilemez, zamana yayılıp uzun sürede sindirerek okunması gerekir.
İşte bu kitap tam da öyle bir kitap.
Siz elinize alıp, roman okuyacağınızı düşünürken yazar, şairane yönünü de kalemine yansıtıp şiirimsi bir dille farklı bir okuma deneyimi sunmuş okuyucuya.
Küçük yaşlardan itibaren tasavvufa ilgi duyup, felsefi araştırmalara da yönelen yazar kitabında da tasavvuf ve felsefeyi harmanlayıp, şairane üslubuyla kaleme aldığı için kitabı bir roman olarak yorumlamak açıkçası oldukça zor oldu.
Şöyle farklı bir kitap okuyum, derin düşüncelere dalıp, felsefi sorgulamalar yapayım ve huzurlu saatler geçireyim derseniz işte bu kitabı listenize eklemelisiniz.
Merhaba arkadaşlar,
Çocukluğumdan beri çok sevdiğim bir isimdir İclal Aydın. 90'lı yıllardan beri yapmış olduğu programları, çektiği dizileri ve yazdığı köşe yazılarını sıkı takip ederim.
Dolayısıyla da yazdığı tüm kitapları okudum. Bugün ise yıllar önce ilk çıktığında okuduğum " Bir Cihan
Mutlular diye kendilerine koşulan insanlara bak, onlar mala mülke gömülmüştür. Zenginlik ne çok insana yük olmuştur! Ne çok insanın belagati ve gündelik meşguliyetlerde yetenek gösterme gayreti kan akıtmıştır! Ne çok insanın yüzü daimi hazlardan ötürü soluyor! Etraflarını saran yandaş topluluğu ne çok insanı özgürlüğünden ediyor!
Eğer hayatımın planlayıcısı ben isem, başarı ve kusurlarımdan
da ben sorumluyum demektir. Hayatlarımızın gayesi konusunda bir kafa karışıklığı yaşıyoruz, her bireyden kendi bireysel gayesini keşfetmesi ve onu gerçeklestirmesi bekleniyor. O halde iyi bir hayatı belirleyen sey nedir? Bir hayati yaşanmaya değer kılan, onu "doğru" kılan nedir? Hayatın anlam sağlayıcıları olarak geleneksel değerler çözündükçe, buna her bireyin kendi dağarından bir cevap üretmesi gerekiyor. Günümüzün
"küresel mutluluk kültürü" bize, "Ruhundaki iyilik hissine bir bak!" diyor, "Eğer keyfin yerindeyse, doğru bir ömür sürüyorsun demektir." Kendini iyi hissediyorsan,
tamamdir! Okey yani.
"Kendine iyi bak; ben burda kendimi hiçte iyi hissetmiyorum konuşmak için anca seni bulabildim, sen beni dinledin veya dinler gibi yaptın, ama olsun telefonda birisiyle yüzüm kızarmadan ellerim titremeden konuşabildim."