"Doğan Hasol bize hep 'Kötü binada iyi insan yetişmez."derdi. Çarpık şehirden de düzgün insan çıkmaz. Hepimizin sevdiği bir futbolcu, politikacı, sinemacı veya müzisyen var. Fakat her birimiz yaşayan bir mimar benimsiyor muyuz? Romalı Mimar Vitrivius, 2000 yıl önce yazdı: 'Bir binanın üç özelliği olmalı: Sağlamlık, kullanışlılık,
Dün geldi: Nedir aradığın? dedi bana:
Bensem, ne bakarsın o yana bu yana?
Kendine gel de düşün, içine iyi bak:
Ben senim, sen ben; aranıp durma boşuna!
Kadın dediğin iyi sevişecek arkadaş.
Koyun gibi yatmayacak, kımıl kımıl olacak yatakta.
Aklını başından alacak ama, aklını sadece bununla yormayacak.
Delireceksin ama delirmen hastalıktan olmayacak.
Uzanıverdi mi yanına boylu boyunca, göğsünde atan kalbinin yerine koyacaksın kendini, ruhunu, herşeyini.
Aşksız yatmayacak yatağa ve sen bunu
Yitirdiğin her ne ise bir bakarsın
yağmurlu bir gecede veya
bir bahar sabahında karşına çıkmış…
Bil ki güzellikler de var bu hayatta
Gel-gitlerin olmadığı bir hayat düşünebilir misin.
Hüzün olgunlaştırır,
kaybetmek sabrı öğretir…
İnsan birine haksızlık etmek istediği zaman, köpek gibi tasma takar da içinin en karanlık deliğine kapatır vicdanını. Hem iyi biri olduğunu düşünüp hem de kötülük etmek istiyorsan, zulmedeceğin kişinin insanlığına bakamazsın çünkü. Yüzün tutmaz. Sıfatına bakarsın. Etiketine, markasına bakarsın. Bende öyle yapıyordum. Neydi bizimkinin sıfatı?
Konsomatris.
"- Benim her gün suladığım bir çiçeğim var. Her hafta bacalarını temizlediğim üç yanardağım. Üç tane dedim, sönmüş olanı da temizliyorum çünkü. Hiç belli olmaz. Bakarsın bir gün... Neyse, benim volkanlarıma, çiçeğime sahip olmam onların işine yarıyor. Ama senin hiçbir yararın olmuyor yıldızlara. "
Yaşamın diğer şeylerine benzer bu da Ellie. Yoldan ayrılmayacaksın, hepsi bu. Yoldan çıkarsan birde bakarsın ki, kaybolmuşsun şansın yoksa. Sonra arkandan seni aramaya insanlar çıkarlar.
Yazacaksın evladım. Ne istiyorsan yazacaksın. Bu hayat, içini boşaltmadığın sürece yakanı bırakmaz. Sana iki kalem veriyorum. Birinin adı tükenmez, diğeri ise okulda kullandığın gibi kurşun kalem. Zaman içinde tükenmez kaleminde tükendiği göreceksin. Bu hayatta tükenmeyen hiçbir şey yoktur. Kurşun kalemin ise, sen yazdıkça küçülecek. İşte bu bize en güzel mesajdır. Yazdıkça küçüleceksin evladım. Çünkü yazmak ,korkakların işi değildir. Yazmak, içini dökmeyi başarmaktır. Sen kuşları yaz. Bakarsın birgün bütün dünya kuşları senden dinlemek ister.
"Bakarsın basılan ilk romanı da sen yazarsın Ahmet ," dedi. "Avrupa'da yüzyıllardır roman okunuyor. Bizde neden biri çıkıp da bir roman yazmıyor diye hep düşünmüşümdür."
İyilik pek bir işe yaramaz, yer yüzü pek iyilik bilmezlerle dolu olmasa bile, tek bir kötünün eli, yüz yüz erdemli kişiye basın çıkar, bir de bakarsın kötülük kol geziyor.
Bazen ne zordur ağlamak. Ne inatçıdır göz yaşları. Ardında bıraktıklarına su dökemez bazen gözler. Sadece bakar. Bir yumru oluşur boğazında. Nefes alamaz adeta. Nefesi almasına alır ama yakar o nefes içini. Sonra ağlar gözler. Dışarıya akmaz gözyaşları. Ağır ağır damlar yüreğine. Düştüğü yerleri yavaş yavaş oymaya başlar. Bir müddet sonra kanar yüreği. İncecik bir sicim gibi akar kanlar. Tüketir kalp kendini. Ruhsuzlaşır gözler. Dudaklar kıvrılmaz artık. Kulaklar duymaz. İşte o saatten sonra ruhun terk eder bedenini. Ve o saatten sonra sen sadece bakarsın... Anlamadan hissetmeden öylece bakarsın...