“Savaşı bando, mızıka ve dalgalanan sancaklar
eşliğinde at oynatan generaller, düzgün
sıralar oluşturup pırıltılı giysiler içinde geçit
yapan askerler olarak değil, gerçek yüzüyle
görüyorsunuz: Kan, acı ve ölüm olarak” (s.11).
Bu yıl içerisinde savaşın yıkıcılığını, doğaya, insan ve toplumlara verdiği zararı Leonid Andreyev’in “
Gittiği en büyük uzaklık evinden işi olanlara, ne aşk, ne özgürlük, ne barış anlatılabilirdi. Seni korumak için karşı durdum tüm bunlara. Dünyayı senden geçirerek sevdim. Geri çekilmem yakışmazdı seni sevmeme.
Günlerdir yoksun. Öfken bile özledim. Nasıl bir uzaklıktan geleceksin bilemiyorum. Ayrılıktan medet umar oldum. Kaşlarının işaret ettiği yerde duracağım. Kararan gümüşler gibi duracağım. Bir ülkenin acılarına tutunarak özür dileyeceğim.
Işıklı bir korunak arayacağım sesinin kıvrımlarında. ‘Gelmen iyiliktir’ diyeceğim. Yüreğimden başka yanıtım olmayacak. Bir sorudan bir soruya vuracağım seni yine. Dünyanın bütün yağmurları yağacak iki söz arasında. Ellerimi geçmişe mi geleceğe mi koyacağımı şaşıracağım.
Küller altındaki köz için bir yudum soluk isteyeceğim. ‘Aşk iki kişiliktir’ sözünü düşüneceğim uzun uzun. Kalkıp pencereden hayata bakacağım.
"Alnından öptüğüm yerde ülkemsin, ağzından öptüğüm yerde kadınım,"
Bir gülüşünle çıkıp caddeleri dolduracağım.
(...)
Öyle bir yere geldim ki
Sıcak ve soğuk, aşk ve nefret, savaş ve barış
Üşümek ve sonra ısınmak gibi
Gitsem ayrılık olur, kalsam çöl
Gidersem bende hasret olur ve belki beni sevenler de özler ama
Anladım ki özlemden hiç kimse ölmüyor, ama ben ölüyorum
Nefes alıyorum, önemsiyorum ve gitmek istiyorum
Anladım ki hasret yeni bir aşka kadar sürüyor
Sevdiklerim ve beni sevenler,
Bağışlayın su akıyor ve ben gidiyorum.
Kitabı okurken aklıma merhum Tuncay AKDOĞAN'ın kendi yazdığı ve söylediği '' Birnehirkiömrüm '' ezgisi geldi. Ne bir eksik ne bir fazla.
Antik Yunan Mitolojisinde önde gelen ve en önemli tragedia yazarından biri olan
Aiskhylos ) bu eserinde sanatına dair eteğindeki tüm taşları dökmüş denilebilir. Aşk, nefret, savaş, barış, cinsellik, intikam, ıstırap, ve ana tema olarak başkarakter Herakles üzerinden erkekliği , eşi Deianeira üzerinden de dişiliği vurgulamış. Bir tiyatro ve mitolojisever olarak tek solukta okuduğum bir eser oldu. Tavsiye ederim dostlar.
''Herakles her zaman ve her yerde galip geldiği halde, bir kıza olan aşkına yenik düştü.''
sevgi içimizde
Trakhisli KadınlarSophokles · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2014514 okunma
İlk baskısını Mart 2007'de yapmış olan eserin içeriği oldukça sağlam. Genel olarak 10 başlıkta Avrupa ve Türkiye ele alınmaya çalışılmıştır. Çok sade bir dille yazılan eser sohbet havası vermektedir.
Avrupa'nın nasıl oluştuğu, Paris Barış Antlaşmasında Türkiye ve Rusya'nın Avrupa devleti sayılmasının önemini, Rusya'nın ve Türkiye'nin Avrupa tarafından neden bu kadar sevilmediğini geniş çerçevede bir çok örnek vererek anlatmıştır. Avrupa'nın yakın gelecekteki durumunu; eğitimde, bilimde, sanatta nasıl gerilediğini ve zaman içerisinde bu kurumların nasıl aşınacağı hakkında varsayımlarda bulunmuştur. Türkiye için ise çok önemli olan tavsiyelere yer vermiştir.
Genel çerçevede Avrupa Birliği fikrinin çok eskiye dayandığı, Avrupalıların Türkleri bu birliğe almayışlarının temel sebebinin Müslümanlıktan öte kimliklerinden kaynaklı olduğu sağlam argümanlarla anlatılmıştır. Okullarda öğretilenin aksine Osmanlı'nın batıdaki reformlara kapalı olduğu düşüncesinin erken terkedildiğine kitapta yer verilmiştir.
Avrupa'yı yer yer öven Ortaylı. eğitimde eskisi gibi olmadığını belirtmiş; üretim kapasitesinin azlığını gözler önüne sermiştir. Türkiye'yi de eğitim konusunda eleştirmiş; geçtiğimiz yüzyıla göre daha az başarılı insan çıkardığımızı belirtmiştir. Bazı alanlarda ise Avrupa'dan daha önde olduğumuz gerçeğini de vurgulamıştır.
Sonuç kısmında ise ilerlemenin Tarihi geleneklere sadık kalmakla ve kendi diline sahip çıkmakla sağlanabileceğini belirtmiştir.
Herkesin okumasını tavsiye ederim..
Avrupa ve Bizİlber Ortaylı · İş Bankası Kültür Yayınları · 2013454 okunma