Eski Başvekil Rauf Beyle eski Vekil Dr. Adnan Bey (Adıvar) ve onların arkadaşları olan bazı ünlü kumandanlar ise (Kâzım Karabekir, Ali Fuat ve Refet Paşalar) Ankara’da kendilerine karşı haksız yere cephe alındığı kanısındaydılar.
Sakarya yenilgisinden sonra bu ordu içi çekişmeler daha da arttı, 26 Ağustos 1922’de başlayan Türk taarruzuyla yenilen, mahvolan ordudan Yunanistan’a kaçabilenler, bir ihtilâl ve İntikam darbesiyle savaşın sorumlularına çullandılar. Başvekil Gonaris, Başkumandan Hacı Anesti ve bazı Kabine arkadaşları kurşuna dizildiler. Krallık düştü. Kral ve ailesi gene Yunanistan’dan çıkarıldılar.
Bir akşam sofrasındaki arkadaşlarına makam dağıtırken Nuri (Conker)e:
Seni de başvekil yapacağım, der.
O birader, beni başvekil yapmak için sen ne olacaksın?
-Bir adamı başvekil yapabilecek adam!
Bu fıkrayı Cumhurbaşkanlığı devrinde Nuri Conker bır iki defa anlatmıştı.
Mustafa Kemal için içki, kadın, buluşma, eğlence, hepsi kafasından gönlünden bir türlü kopup ayrılmayan büyük kaygının ve bir şey yapmak, bir şey yapabilecek otoriteyi avucu içine almak hır- sının gölgesi altında idi.
"Doğmakta olan yeni Türk devletinin esas niteliği bu sırada henüz oldukça belirsizdi. Osmanlı saltanatı hemen hemen bir yıl önce kaldırılmıştı. Ülke, sadece meclis başkanını değil bakanları, daha doğrusu vekilleri de doğrudan seçmiş olan Millet Meclisi tarafından yönetilmekteydi. Meclisle Halife Abdülmecit Efendi arasındaki anayasal ilişkiler
Atatürk ile İnönü arasındaki anlaşmazlık konularını üç değişik alanda özetlemek mümkündür.İlki, Atatürk'ün İnönü'nün hükümetine sürekli dışarıdan müdahale etmesi...başvekil İnönü'ye sorulmaksızın bazı bakanların görevden alınmasına kadar varıyordu.
Papa Eftim de, Lozan görüşmeleri sırasında Fener Patrikhanesi'nin Türkiye hudutları dışına çıkarılması ile ilgili olarak çok ciddi bir rapor hazırlamış ve bu raporu Başvekil olan Rauf Orbay'a sunmuş, Rauf Bey bu raporu bir kurye ile Lozan'a göndermişti. Bu raporun kendileri için görüşmelerde tarihî ve değerli bir mesnet teşkil ettiğini Rıza Nur Bey şöyle dile getirmişti: "Fener Patrikhanesi'nin nasıl ihanet ve fesat yuvası olduğunu bu rapordan daha veciz izah etmek imkansızdır."
İsmet Paşa'nın Atatürk'ün yüzüne karşı başka ne inciler saçtığını merak ettiniz mi? Öyleyse Hatıralar'ından özetleyerek okumaya devam edelim:
İkincisi, çiftlik [Atatürk tarafından] hazineye devrediliyor, fakatbira fabrikası devredilmiyor. 'Pekâlâ' dedim, 'sahibi Atatürk olduğu için Tekel (İnhisar) Bakanlığı Atatürk
'En yakın silah ve siyaset arkadaşı' diye sunulan İnönü'ye göre Atatürk, Orman Çiftliği'ni Tarım Bakanlığı'na (Ziraat Vekaleti) satmaya (tam deyimini kullanmaya terbiyem müsaade etmiyor) çalışıyormuş. Kudretli başvekil İnönü buna hemen itiraz etmiş.
Yeni Başvekil daha Meclisteki ilk nutkunda 1923-1950 idaresini "Müdahaleci bir Kapitalizm" olarak vasıflandırmıştı. Ama gerçekte kapitalizm, Türkiye'de asıl şimdi başlıyordu.