Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Hareket sonuca yol açmıyorsa onu neden yapıyoruz? Bazen gerçekten planlamamız ve daha fazla öğrenmemiz gerektiği için yapıyoruz. Ama daha çok, başarısızlık riskine düşmeden ilerleme kaydettiğimizi hissetmemize olanak sağladığı için yapıyoruz.
Reklam
"Belki de her şeyi kabullenip hayatı akışına bırakmak lazım. Zorlamak bazen çözüm değildir. Ve zorla olan hiçbir şey güzel değildir.”
Lev Tolstoy
Lev Tolstoy
Bazen etrafımızdaki manzarayı fark etmiyoruz. Kendi düşüncelerimize gömülüyoruz. Düşüncelerimizin gerçekliğine inanınca da asıl gerçeklik görünmez oluyor.
Sayfa 79
Bir insanın kendisini yaşayabilme sorumluluğundan kaçmak için kullandığı yöntemlerden biri de içine kapanma ve yaşamla ilişkileri en aza indirme biçiminde görülür. Bazen bunun tam karşıtı bir tutumla kişi, diğer insanlara karşı sürekli bir savaş durumuna girerek çevresinde yarattığı kargaşanın içinde kendi içsel çatışmalarından uzaklaşmaya çalışır. Bazı insanlar ise bireyleşmekten vazgeçerek derinlikten yoksun bir yaşam sürdürürler. Böyle bir kişi, toplum kurallarına ve inançlarına sarılarak kendisinden kaçmaya çalışır ve toplumun uzantısı olan bir robot durumuna gelir. Bu tür insanlar kendilerini yaşamama karşılığında çevreden saygı görürler. Toplum değerleri geçerli olduğu sürece onlar da geçerlidir. Ama için için kendilerini değersiz bulurlar. Eğer özdeşleştikleri toplumda bir değişim olursa çevrelerindeki olayların kurbanı olabilir ya da toplum bir karışıklık döneminden geçiyorsa şaşkınlığa düşebilirler.
Sorumluluktan kaçış amacıyla kullanılan bir diğer bilinçdışı mekanizma ise kendini ortadan silme biçiminde görülür. Aşırı bağımlılık genellikle bu duruma eşlik eder. Bu mekanizmada kişi, bir diğer insanı yaşamının merkezi ve varoluşunun tek anlamı durumuna getirerek kendisine yabancılaşır ve varoluş alanlarını daraltır. Böyle biri başka bir insanın isteklerini kendi isteklerinin yerine koyarak benliğinden uzaklaşır ve kendine karşı sorumluluklarını görmezden gelir. Bu gibi durumlar bazı kadın-erkek ilişkilerinde ya da anne ya da baba-yetişkin evlat beraberliklerinde daha sık görülür. Mazoşizm, bu olgunun ayrılmaz bir parçasıdır. Bu insanlar çevrelerindeki diğer kişilere karşı da benzer tutumlar gösterirler. Kendilerini ortaya koymadıkları için çevreleri tarafından ezilirler ve sömürüye açıktırlar. Kendini ezdirme eğilimi bazen cinsel bir nitelik kazanabilir ve çeşitli cinsel davranış sapmalarına dönüşebilir.
Reklam
"Bazen; kötü iyiyle, iyi kötüyle sınanır.."
Birini özlemek , o kişiyi gördüğünde dinen bir duygu değildi . Bazen birini yanındayken de özleyebiliyordun.
Sayfa 100 - Dokuz YayınlarıKitabı okuyor
" Zira yazmak benim için bir terapi yöntemiydi. O an gerçek olmadığını bildiğim ama gerçekte olmasını istediğim ne varsa kâğıt ve kalemle yaratıyordum. Yazdıklarım benim tablolarımdı, bazen de bestelerim."
Sayfa 158Kitabı okudu
Elde ettiğin şeyler için nasıl bir bedel ödediğini düşünüyorsun? Ya elde edemediklerin için? Evet, bazen de bir bedel ödememize rağmen eli boş döneriz. Çünkü ipeği pamuk, altını gümüş fiyatına almak isteriz. Bir de hiç bedel ödemeden elde ettiğimizi düşündüğümüz şeyler vardır. Halbuki zaman bu düşüncemizi doğrulamaz. Zira bedelsiz alındığı düşünülen şeylerin bedeli daha ağırdır.
Reklam
Herkes kendi gemisinin kaptanıdır ve kendi hikâyesinin başaktörüdür. Dünyayı algılarken hep kendimizle konuşuruz, kendi yaşantılarımız ve kişiliğimiz ekseninden değerlendiririz. Bu şekilde yaptığımız değerlendirmenin sonucu olarak bazen farkında olmadan evrenin merkezinde kendimiz varmış gibi hissederiz; sanki olan biten her şey bizimle ilgiliymiş gibidir. Bu o kadar da anormal bir durum değil esasında, çünkü her insan hayata böyle bakar, sanki dünyanın merkezinde o varmış gibi. Böyle olunca yaşadığımız olumsuz olayların bizi etkilemesi çok daha farklı olur. Çünkü birisi bize surat astığında, öfke gösterdiğinde, haksızlık yaptığında ya da kötü davrandığında hem olayın bize yaşattığı kötü hissi hem de olaya sanki biz sebep olmuşuz ya da bizden kaynaklanıyormuş gibi baktığımız için üzerimize aldığımız suçluluk hissini yaşarız. Halbuki birisi sana kötü davranıyorsa, bu durum onun kendi içindeki süreçlerle, kendi kompleksleriyle ilgili olabilir. Orada sen değil de başka biri olsaydı ona da kötü davranırdı o kişi.
Önemli olan duyguları kontrol edebilmek ve dengede kalabilmek. Bazen öfkelenmen gereken yerde öfkelenmemen, hüznünü çok yoğun yaşaman, hayattaki olumsuzluklardan çok fazla etkilenip hayatının akışını kontrol etmekte zorluk yaşaman duygularını tam anlamıyla kontrol edemediğin anlamına gelir. Önemli kararlar alırken, tamamen duygusal hareket ettiğin zaman, sonrasında içinde bulunmak istemeyeceğin durumlara düşebilir, bundan dolayı daha fazla kötü hissedebilirsin.
“İşin can sıkıcı yanı, kimse bir şeylerin değişeceğini inanmıyor... İnsan gençken mutluluğu yakalayacağını umut ediyor; ama sonra bir türlü yoksulluğun pençesinden kurtulamıyor... Ben kimsenin kötülüğünü istemem ama bazen bu adaletsizlik beni isyan ettiriyor.”
Bazen yaşadığın her şeyi kabul edersin fakat hiçbirini hak etmediğin halde bunu kabullenirsin…
"Bazen düşünürüm, ne kadar garip mahluklarız? Hepimiz ömrümüzün kısalığından şikayet ederiz; fakat gün denen şeyi bir an evvel ve farkına varmadan harcamak için neler yapmayız?"
1.500 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.