Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Zenginlerin Yoksullara Duyduğu Sınıf Kini
Yoldan geçen insanların bana soran gözlerle baktıklarını görüyorum bazen. İçinde bulunduğum durum, yaşam biçimim, onlar için kesinlikle kabul edilemez, bunu biliyorum. Bana yaklaşmaktan, istemeden de olsa bana dokunmaktan çok korktuklarını hissediyorum. Hoş, benim de onlara yaklaşmak gibi bir niyetim yok. Ama bazen acıyarak ya da aşağılayıcı bir tavırla bakmaları beni rahatsız ediyor. Rahatsızlık demeyeyim de, daha çok tuhafıma gidiyor, gülüyorum. Çünkü bu şekilde bana baktıklarında neler hissettiklerini biliyorum. Onların gözünde ben, daha iyi, daha güzel ve daha anlamlı bir yaşam sürme gereğine dair iyi bir örneğim. Varlığım onlara nasıl yaşanılmaması gerektiğini gösteriyor. Ben ve benim gibiler, sokaklarda yaşayan yoksul ve kimsesiz insanlar, onların hayata tutunma nedenleriyiz sanırım. Bana baktıklarında kendilerinin iyi bir durumda olduklarını hissediyorlar; kendilerini hep daha aşağıda olan insanlarla kıyaslayarak tatmin ediyorlar. Onları alıyorum, ama onların beni anlayabileceklerini sanmıyorum. Çünkü beni anlamamak için, ne düşündüğümü ve ne hissettiğimi bilmemek için çalışıp duruyorlar. Oysa, bir anlığına zamanı durdurup dışarıdan kendilerine bakmalarını sağlamak mümkün olsaydı, dünyanın sunduğu manzarayı gördüklerinde şaşkına dönerlerdi kuşkusuz.
Sayfa 34 - Karanlığa Methiye-Kitabı okudu
Le Horla -Bir Garip Hikaye-
Ruh hekimlerinin en ünlüsü ve en seçkini Doktor Marrande, üç meslektaşına ve doğal bilimlerle uğraşan dört bilgine, hastalarından birini görmek üzere, yönettiği akıl hastanesinde bir saat geçirmelerini rica etmişti. Bir araya gelince dostlarına şöyle dedi: “Size şimdiye kadar karşılaştığım en tuhaf ve en kaygı verici vakayı
Ayrıntı Yayınları - Çevirmen: Serdar Rifat Kırkoğlu
Reklam
sonunda evime vardım işte, yarı gölgede, bir sandalyeye oturmuşum, başım öne sarkmış, nemli dudaklarımın dizlerime değdiğini hissediyorum, ancak bu şekilde şekerleme yapabilirim. bazen orada öylece, geceyarısına kadar tortop olmuş bir şekilde kalırım, uyanır, başımı kaldırırım, dizlerimin hizasında pantolonum salyaya batmıştır çünkü iyice iki büklüm olmuş, iyice tortop oturmuşumdur, tıpkı kışın küçük bir kedi gibi, sallanan koltuğun ahşap ayağı gibi; kendi kendime kalabilirim çünkü yalnız değilim, sadece tek başımayım, düşüncelerle dolu bir yalnızlığın içinde yaşarım; ilksizlik ve sonsuzluğun don kişot'uyum biraz, ilksizlik ve sonsuzluğun benim gibilere karşı bir zaafı var galiba.
Sayfa 15
Nasıl başladı, ne vakit başladı, bilemiyorum. Ama ilk belirtiler, dokuz yaşımda iken patlak verdi. Misafirlerle bahçede oturuyorduk. Yaşlı bir zat saati sordu. Aksi gibi, kimsede saat yoktu. Eniştem içeri, saate bakmaya koştu. Ben o aralık: “Üçü yirmi geçiyor” diyivermişim. Bu tutturuşa, önce kimse şaşmadı. Boğazda, geçen vapurlara bakıp zamanı
 Son söz     Sınır kasabaları  
Dünya üzerinde ilerliyorum; saatler boyunca mesafeler katediyor, yeni coğrafyalara ve burada yaşayan tanımadığım insanların hayatlarına dalıyorum. İlk kez adım attığım bu yerler karşısında heyecanlanıyorum. Ve kendimi şanslı hissediyorum... Vardığım her bir sınır kasabasıyla birlikte, farklı bir dünyanın kapılarının açıldığını biliyorum. Bir
Sayfa 201 - undefined
Bazen kendimi, Tennessee Williams'ın Blanche DuBois için yazdığı şekilde kederli hissediyorum : "Hep yabancıların iyiliğine bağımlı oldum." Birçoğumuz, pek çok kez yabancıların iyiliği sayesinde kurtulmuşuzdur;ancak bir süre sonra kulağa kamyon arkası yazısı gibi klişe gelir bu. Beni üzen de bu ; güzel ve doğru bir sözün çok sık kullanıldığı için sonunda kamyon arkası yazısı gibi yapay bir etki yaratması.
Reklam
Tam Metin
(Çok uzun bir sessizlik) Ama senin dostların var. (Uzun bir sessizlik) Çok dostun var. Onların sana bu kadar koltuk çıkmaları için ne veriyorsun onlara?
Kendimi hâlâ iyi hissetmiyor olmam bana imkânsız ve inanıl­maz geliyor. O halde önceden kendimi nasıl hissettiğimi unutmuş olmalıyım; acım doruk noktasına varmış gibi geliyor bana. Bu çok cesaret kırıcı. Herkesin beni terk etmesinden çok korkuyorum. Ar­tık dayanamıyorum.” “Bu kaygıdan kurtulamıyorum. Bu durum beni yiyip bitirdi. Kendimi farklı
Sayfa 50
Chrysoglottus: Düşük çenem yüzünden sizlerin akşam yemeği yemenizi engellemekten korkmasam ve adi yazarların yazdıklarıyla kutsal nutukları birbirine karıştırmanın uygun olacağını bilsem, bugün okuduğum fazla da karmaşık olmayan bir şeyi basit bir lezzet kabilinden arz etmeye cüret edebilirdim. Eusebius: Dine uygun ve iyi tavırlara sebep olan
Ben seni ne kadar sevdiğimi başka kadınlarla karşılaştığımda anlıyorum. Bazen senden güzel bulduğum kadınlarla karşılaştığım da bakıyorum da, kendi kendime hiçbirisini seni sevdiğim gibi, seni sevdiğim kadar sevemeyeceğime yemin ediyorum. Sende öyle bir şey var ki, hiçbirinde bulamıyorum.. Bu öyle bir şey ki, bütün kaygılarım senle birlikteyken yok oluyor. Ruhum bir şifa, bir huzur buluyor! Dudaklarını gözlerime değdirdiğin an bütün varlığımın koşa koşa gelip ruhumda toplandığını, orada seninle buluşmaktan mutlu bir şekilde kaldığını hissediyorum. Hele şu an düşünüyorum da ben dünyada senden başka hangi kadınla olsaydım hiçbiriyle senin gibi olamayacaktım; seninle olduğum gibi böyle ruhuma kadar, canıma kadar içten..
Reklam
Ama bazen onu görüyorum. Duvarın veya gülen bir ağzın içinden, boş bir bakışın ardından ya da berbat bir mekânda şekil alırken. Ya ben ona yaklaşıyorum ya da o bana yaklaşıyor. Kimi zaman nefesini ensemde hissediyorum. Uykularımda onunla dolu. Her ne kadar bilincim bu tür şeylere karşı bağışıklığı varmış gibi onu uzaklaştırsa da. Ama hep orada. Bekliyor. Ne zaman göz ucuyla arkama baksam veya bir aynanın yanından hızlı ve dalgın bir şekilde geçsem onu görüyorum. Uykuma dalmak üzere olduğum zamanlarda ise yiyecek arayan tuhaf ve kara bir hayvan gibi odama süzülüyor.
Sayfa 238 - PegasusKitabı okudu
"Yavaşça konuşarak 'Hiç, içinde dışarı çıkmak için bir şans verilmesini bekleyen bir şey varmış gibi hissettin mi kendini?' diye sordu. 'Kullanmadığın ek bir güç gibi, hani türbinlerden geçmek yerine şelaleden çağlayan su misali?'... - 'Her şey farklı olsaydı, insanın hissedebileceği şeylerden mi söz ediyorsun?' ...'Pek sayılmaz. Bazen kapıldığım tuhaf bir hissi düşünüyorum da, söyleyeceğim önemli bir şey ve bunu söyleyebilme gücüm varmış hissi; sadece ne olduğunu bilemiyorum ve bu gücü herhangi bir şekilde kullanamıyorum. Yazmanın farklı bir biçimi olsaydı... Ya da yazılacak başka bir şeyler olsaydı...' Sessiz kaldı ve sonra, 'Biliyorsun,' diyerek devam etti, 'sözcükler bulmada oldukça ustayım; insanı bir iğnenin üstüne oturmuşçasına zıplatan sözcükler, çok yeni ve heyecan verici geliyorlar... Ancak bu yeterli görünmüyor. Sözcüklerin iyi olması yetmiyor; onları iyi bir amaç uğruna kullanmak gerekiyor.' - 'Ama senin buldukların gayet iyiler...' '... Çok daha önemli bir şeyler yapabileceğimi hissediyorum. Evet, çok daha derin ve çok daha şiddetli... Eğer doğru kullanırsan sözcükler X ışınlarına dönüşebilirler, her şeyi delip geçerler.Okursun ve delinirsin... Delici biçimde yazmak... Uğraşıyorum, uğraşıyorum...' "
Sayfa 87 - İthaki YayınlarıKitabı okudu
161 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.