Osman Gazi'nin İzinde: İznik Kuşatması, Bölge ve Yollar
Osmanlılar Fatih zamanında güçlü topçu gücüne erişmeden önce, Rumili'de birçok şehri uzun zaman "havâle" kuleleriyle abluka ederek almışlardı. Bizzat Fatih 1456'da Belgrad'ı alamadığı tepeye bir "havâle" kulesi yaptı. Bugün tepenin adı "Avala"dır. Teslim koşullarını içeren "ahdnâme"de can, mal ve din serbestliği İslâmî yeminle garanti edilirdi.
Sayfa 61 - Kronik KitapKitabı okudu
TUNA
Türk mutfağının halen en sevilen yemeklerinden Macar gulaşı (Macarların stepteki çobanına verilen ad ve onların yaptığı yemek) bu devirden kalmadır. Sırpça ve Macarcada sayısız Türkçe kelime vardır, Türkçede de Sırpça ve Macarcan gelme kelimeler bu dönemi anımsatır.
(*1440 belgrad kuşatması)
Sayfa 92
“Senin şu hemşerilerin de ölüme amma tutkulu yahu," diyordu Sarah. O mevta hatıraları hakkında. Hatta ölülerin kellelerine de meraklı -birkaç yıl önce Viyana'nın tüm gazeteleri bir kafatasının defin işleminden bahsediyordu, Merzifonlu Kara Mustafa Paşa'nın kafatasıydı bu, evet, daha aşağısı kurtarmaz. 1683'te İkinci Viyana Kuşatması'na kumanda eden ve savaşı kaybeden büyük vezir, geri çekildiği Belgrad'da padişahın emriyle boğdurulmuştu - Kara Mustafa'nın ipek urganla boğulduktan sonra kafasının post mortem kesildiğini, daha sonra yüz derisinin, ölümünün kanıtı olarak İstanbul'a gönderilmek üzere yüzüldüğünü ve kafatasının da (tahminen diğer kemikleriyle birlikte) Belgrad'a gömüldüğünü, karşımda duyduklarına inanamayan Sarah'ya anlatışım gözümde canlanıyor.
Sayfa 279 - Can Yayınları, 2.BaskıKitabı okudu
Osmanlı ordusu 1456 Belgrad Kuşatması'nda, Macar kuvvetleri önünde esaslı bir yenilgiye uğradı. Bu savaşta bizzat padişah bozgunu önlemek için ileri atıldığında alnından yaralanmıştı.
Sayfa 147Kitabı okudu
Tespitlerimize göre tarihteki 16 gemi yürütme hadisesinin 6'sı Türkler, 2'si Bizanslılar, 1'i Mısırlılar, 1'i Vikingler, 1'i Persler, 1'i Arganoutlar, 1'i Spartalılar, 1'i Avarlar ve Slavlar, 1'i Giritliler, 1'i Ruslar (Vikinglerle birlikte) ve 1'i de Venedikliler tarafından
Sayfa 88 - Kronik Kitap, 4. Baskı: Mart 2021, İstanbul
Belgrad Kuşatması, 22 Temmuz 1456
Yirmi dört yaşındaydı. Ordusunun ileri hatlarının düşman taarruzu karşısında bozgun hâlinde çekilmesine duyduğu öfke çok büyüktü. Yeniçeri ağasına karşı-taarruz emretti. Hasan Ağa, sonucunu bilerek ölümüne doğru atını sürdü. Sonra öyle bir an geldi ki, Sultan, yeniçeri ağasını öldüren süvari ile burun buruna geldi. Büyük İskender hikâyeleri ile büyümüş bu genç "savaşçı kral" için kılıcı ile düşmanını biçmek zor olmadı. Yanındaki iki kişi ile birlikte atının üzerinde muharebenin içine daldı, savaştı. Bu sayede, korkunç bir bozguna uğramak üzere olan 60.000 kişilik ordusu, komutanlarının kaçmadığını ve muharebenin içinde olduğunu görünce toparlandı, taarruzu geri püskürttü.
Sayfa 105Kitabı okudu
....
Paris Komünü’ne katılan Osmanlılar kimlerdi?
Tarihteki ilk sosyalist hükümet denemesi olan Paris Komünü, bahar günlerinde doğdu. III. Napolyon tarafından başlatılan ve Fransızların yenilgisiyle sonuçlanan Fransa-Prusya Savaşı’nın ardından, Paris’te devrimci güçlerin örgütlediği halk ayaklanmasıyla kuruldu. 1871 yılının baharında 72 gün
1456 yılındaki Belgrad kuşatması sırasında,
Fatih'in kuşatma sırasında öldüğü haberi hızla yayıldı. Haber Kahire'ye ulaştığında, tüm şehirde yas ilan edildi. Ancak haberin gerçek olmadığı öğrenildiğinde şehir sokakları bayram yerine döndü ve günlerce eğlenceler tertip edildi.
Sayfa 80Kitabı okudu
....
Kahramanlık, Milletçe Övünülecek Bir Özellik Değil...
"Kahvehane genetikçileri", milletlerin bazı özellikleri olduğunu savunurlar:
Türkler tabii ki kahramandır, yiğittir. Ruslar çilekeştir. İtalyanlar korkak, Fransızlar götlek, hele hele İsrailliler tam kaypaktır. Onlar genetik olarak anca münafıklığa, faizciliğe, lobiciliğe
s.22-23
İkinci Viyana Kuşatması'nın hemen ardından gelen süreçte Osmanlılar ağır toprak kayıpları yaşadıysa da, bunun en önemli nedeni, karşısında aynı anda Avusturya, Lehistan, Papalık, Venedik ve Rusya gibi birçok Hıristiyan devletini bulmasıydı. Kısacası, Osmanlı lojistik hatlarının uzağında bulunup savunulması zor topraklarda alınan mağlubiyetlerin çok da abartılmaması lazım; şu hep askerî dehasından bahsettiğimiz Avusturya kumandanı Eugène de Savoie de Tuna'yı geçip Bulgaristan içlerine varınca lojistik sıkıntılarla boğuşmak ve geri çekilmek zorunda kalmamış mıydı? Kaldı ki, Osmanlılar tek tek yakaladıklarında rakiplerine diz çöktürmekte hâlâ sıkıntı çekmiyorlardı. 1711'de Rus ordusunu kıskıvrak yakalamayı başarmışlardı; Mora'yı Venediklilerden, Belgrad'ı Avusturyalılardan geri almasını da bileceklerdi. Hem Virginia Aksan'ın hem de Gábor Ágoston'un çalışmalarının da gösterdiği gibi, bu anlamdaki ilk kırılma 1768-1774 Osmanlı-Rus Savaşı'yla olmuştu. Bu savaştan sonra Osmanlıların lojistik ve teknolojik anlamda Avrupalı devletlerin gerisinde kaldığı kesinleşmişti; araya bir de Sanayi Devrimi girince fark kapanamayacak hale gelecekti.
Sayfa 22 - Kronik Kitap
