Kömürle kararmış parmak uçlarına baktığım o anda, içimden dilemiştim ki Linda beni kucaklasın, gömleğimi kirletsin, öyle ki bende en azından ertesi sabaha kadar tasavvurumdaki acarlığının bir işareti kalsın.
"Sevmez olur muyum seni," dedi çiçek. Sevgimi anlamadınsa suç bende. Hem ne önemi var. Ama sen de alıklık etmedin. Hadi mutlu olmaya çalış. Şu fanus da kalsın. İstemiyorum artık."
Seni görmemeye dayanamam. Aklım sende kalır. Kalbim sendeyken bir de aklım sende kalırsa, beni deli diye kapatırlar bir yere dedim. Bunu mu istersin dedim. Bunu istemem dedi. Ama ben zaten sadece kalbin bende kalsın diyorum dedi. Güldüm. Hiçbir şey bilmiyorsun aşk hakkında dedim ona. Kalp ve akıl dedikleri, birisi kan pompalayan yumruk büyüklüğündeki et parçası, diğeri de ceviz içine benzeyen bir pembe pelte değil ki dedim. Bunlar birbiriyle savaşmaya yemin etmiş iki düşman, aşk bahçesinden içeriye girince. Birisi sende kalırsa, bu savaşa devam etmek için diğeri de sende kalacak. Mecbur buna.
Rabbini bilen Züleyha ilk dua olarak hemen oracıkta,
Rabbim, dedi, gözlerimden bu acıyı kim silecek benim?
Kim yıkayacak gözlerimin içini?
Kim yıkayacak acılarla dolup taşan kalbimi?
Hemen arkasından da, olsun, dedi.
Rabbim, her şeye razıyım.
Hepsine razıyım.
Yeter ki aşktan azad etme kalbimi.
Yeter ki göz yaşlarımın serininde yıka içimi.
…
Rabbim, acıya razıyım ama gözyaşım bende kalsın. Razıyım yoklukta var olayım.
Yitirdikçe bulayım. Öldükçe doğayım.
Canım çekildikçe aradan saf aşktan ibaret kalayım.
Rabbim, dedi Züleyha çıkar aradan takılıp kaldığım tenimi, kaldır aradan saf aşkla aramdaki perdeleri…
Ve ben, küssen de darılsan da, uyduktan sonra yanıma gelip yine
sıkıca beni sarmanı, nefesin boynumu okşarken sessizce 'iyi geceler'
dileyip, en güzel hayallerini kulak arkama bırakmanı istiyorum. Ben her
gün saçımı kulağımın arkasına atarken, senin fısıldadığın yerden yüzlerce
geçip, hayaline dokunan parmaklarımla gözlerini severken, bütün
hayallerin olmak istiyorum. Sen; ben ol, ben; sen olayım. Bana kızsan bile
yine aklın bende kalsın. Benim aklım sen ol. Bir şeyi yaparken bunu ben
mi seviyordum, yoksa o seviyor diye mi seviyorum diye düşüneyim
istiyorum. Sen olmak istiyorum. Biz olmak istemiyorum ben. Biz, çok
kişilik. Ben tek kişilik olmak istiyorum. Tek kişilik bir yatakta sen yatağı
kullanırken, ben de senin kalbini yastık olarak kullanıp, o tek kişilik
yatakta sere serpe uyumak istiyorum. Ben, beni çok sevmeni değil - çok
bize az gelir - beni, benim gibi sevmeni istiyorum.'
"Kafamın içinde bir savaş var." diye açıkladım,
"Alkolün beni bu hale getirmesi normal mi?"
"Sadece alkol değil." dedi Uraz,
"Eve nasıl geldiğimizi hatırlamıyor musun?" Yüzüne korkuyla baktım.
"Hayr. Hiçbir şey hatırlamıyorum. Nasıl geldik?"
"Zor bir yolculuktu." dedi Uraz.
"Bu kadar mı? Sadece zor bir yolculuk muydu?"
"Şimdilik bende kalsın, 889. Bir ara kendimize geldiğimizde hatırlat da sana onuncu eve giden yolculuğumuzu anlatayım. Olur mu?"