Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
"Eksikliğimi beni kaybettiğinde anlayacaksın."
222 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
4 günde okudu
Sabahattin Ali'nin daha önce şiirlerini de hikâyelerini de okudum. Romanlarına da kürk mantolu Madonna ile başladım ve İçimizdeki Şeytan ile devam ettim en son ise Kuyucaklı Yusuf'u okudum. Romanlarına şöyle bir bakınca diğer romanlarında Kuyucaklı Yusuf kadar zevk aldığımı, sayfaları onun kadar merakla çevirdiğimi, onun kadar betimlemeleri ile beni kitabın içinde çektiklerini söyleyemem. Sabahattin Ali gerçekten çok iyi bir yazar hikayeleri de diğer romanları da okuduğumda beni gerçekten etkilemişti ama Kuyucaklı Yusuf'u okuyunca onun etkisinde daha fazla kaldığımı farkettim ondan çok daha fazla zevk aldığımı farkettim. Kuyucaklı Yusuf eserine yönelmek gerekirse bir cinayet olayıyla açılıyor ve yine bir cinayet olayıyla Muazzezin ölümüyle sonlanıyor. Eserde bir yetimin Kuyucaklı Yusuf'un kendini sonradan gittiği köye o aileye o ortama ne kadar yabancı hissettiği bütün ayrıntılarıyla anlatılıyor. Eserin sonlarında Yusuf üvey babasını kaybettiğinde yaşadığı maddi zorluklar ile beraber dönemindeki sınıf çatışmalarına da değinmiş oluyor. Aslında sınıf çatışmaları eserde hep verilmişti ama maddi zorluklar çektiği zamanlarki kadar belirgin değildi. Örneğin Şakir Ali'yi öldürdüğünde bir kaç kese altın ile hem yetkili kurumların hem halkın ağzını kapatmak hem de dellilleri ortadan kaldırmak pek zor olmadı; bu ve bunun gibi örnekler ile zengin zümrenin halkı yönettiği kitapta belirgin bir şekilde anlatıyor. Kitabın sonunda Ahmet Oktay'ın da dediği gibi "insan ilişkileri son kertede toplumsal ilişkilerdir. Kuyucaklı Yusuf bu önermeyi yetkinlikle göz önüne seren ilk yapıtlardan biridir."
Kuyucaklı Yusuf
Kuyucaklı YusufSabahattin Ali · Yapı Kredi Yayınları · 2021174,1bin okunma
Reklam
160 syf.
8/10 puan verdi
·
3 günde okudu
kitap yorumu
Spoiler! Kitaba başladığımda kötü biteceğini biliyordum; türk edebiyatında çok rastlıyoruz yarım kalmış aşklara, zaten yazar da bunu gösteriyor ilk sayfalarda. Raif'in hislerini bir yandan çok garipsedim ama bir yandan çok tanıdık geldi. Tavırlarına çoğu zaman delirdim, tesadüf eseri o tabloyu görmese ruhunun varlığından habersiz ölüp gidecekti, neden hiç çabalamadı, hayatı önemsemediğini biliyorum ama insan hiç mi hissetmez ruhunu, bir an olsun bağlanmaz mı hayata? Madonna'dan haber alamadığında terk edildiğini düşünüp ona öfkelenmesi şaşırttı beni. Raif ruhunun varlığını ona hissettiren tek şeyi kaybettiğinde peşinden gitmek yerine terkedildiğini düşünüp darılacak bir adam değildi bence, bilemiyorum. Madonna'nın öldüğünü öğrendiğinde neden tekrar hayata tutunmadığını sorguladım ama kendisi de hayata hiçbir zaman isteyerek tutunmadığını söylüyor zaten. Yine de hiçbir zaman anlamayacağım onu. Kitap bittiğinde çok kötü bir kitap olduğunu düşündüm ama oldukça etkilendim. Bu incelemeyi kitabı bitireli bir hafta geçmişken yazıyorum, etkisinden çıkıp düşününce kitabın farkına vardım. Ne kadar etkileyici olsa da bir şaheser değil bence.
Kürk Mantolu Madonna
Kürk Mantolu MadonnaSabahattin Ali · Yapı Kredi Yayınları · 2021314,6bin okunma
376 syf.
9/10 puan verdi
“İnsan bilincini kaybettiğinde, ruhu bizim bilmediğimizden çok farklı diyarlarda dolaşıyor ve bilinç yerine geldiğinde bunların büyük bir çoğunluğunu unutur.” Serinin diğer kitaplarına göre bu kitap daha güzeldi içerisinde hiç sıkılmadan okuduğum çok fazla öykü oldu favorim kesinlikle Innsmouth üzerinde gölge oldu okurken beni zorlayan Bilinmeyen Kadath’ın rüyada aranışı oldu burada olan Carter karakterini diğer öykülerinde de görüyoruz o yüzden hatırlamak biraz zor oldu okunması zor ama çok keyifliydi tüm öykülerini bitirdim en yakın zamanda yazarım tüm romanlarına başlamayı düşünüyorum
Uyku Duvarının Ardında
Uyku Duvarının ArdındaH. P. Lovecraft · Ren Kitap · 2019210 okunma
Kadercilik mi, kontrolcülük mü?
Bu anlayış farkının kökeninde ne vardır? Batı kültürü daha çok kontrolcü, Doğu kültürü daha çok kadercidir. Hayatını kontrol etme güdüsüyle yetiştirilen bir Batılı, bunu ideal yaşam durumu olarak kabullenir ve bir gün hayatı üzerindeki kontrolünü kaybettiğinde, hemen denetimi eline almak için yoğun bir çaba içine girer. Çok sayıda denemeden sonra
“Beni hâlâ sevdiğini sanıyor. Oysa artık sadece bir yaslanma olasılığıyım onun için. Dengesini kaybettiğinde elini boşluğa uzatıp da tutunuverdiği ilk şey. Artık kimsenin düşeyazarken tutunuverdiği bir şey olmak istemiyorum.”
Reklam
472 syf.
7/10 puan verdi
·
6 günde okudu
Şimdilik Elveda...
Serinin ilk kitabı yavaş ilerlese de heyecan vericiydi. Karakterler daha samimi gelmişti ama Kan ve Bal da her şey değişti. İlk kitap bu olmalıydı çünkü Yılan ve Güvercin de Lou ve Reid'in arası çok iyiyken burada bir birilerine güvensizlikleri tereddütleri beni çok huzursuz etti. İlk tanıştıkları zaman güvensizlik normaldir ama o kadar şey yaşadıktan sonra birden kendilerini sorgulamaları, hislerinden emin olamamaları çok üzücüydü. Tamam, Reid'in Lou'nun tanımadığı yönlerini keşfettiği doğru ama neden geçmişi yok saydı ki? Lou'nun ona yalan söylediği tek konu cadı olduğuydu. Lou kontrolü kaybettiğinde yanında olmak yerine onu suçlaması Reid'den soğuttu. Kendini kabullenişi ölüme bir adım kala gerçekleşti. Lou ... ama o en başından aynıydı. İlk başta herkese aykırı olduğunu göstermişti. Burada kontrolünü kaybetti onu da Reid'in ikiyüzlülüğü olmasa o kadar abartmazdı çünkü ondan şüphe duyduğunu anladığında daha fazla üzüldü, yalnız hissetti ve kendini büyüye bıraktı. "Sen annen gibisin."demek yerine yanında olduğunu hissettirseydi keşke. Lou kibirli, Reid gururluydu bu kitapta. Sıkıldığım yerler oldu çünkü sürekli aynı şeyler tekrarlandı. Bir yola çıktılar ama herkes kendisini diğerinden üstün görüyordu. Bir birilerinden bu kadar kolay vazgeçmeleri hiç olmadı. Ayrıca Reid'in annesinin sürekli aralarına girmesi oldukça sinir bozucuydu. Sonuda başından beterdi. O kayıp... o kadar üzdü ki beni. Kan ve Bal'da en sevdiğim karakterdi. Ama artık yok.
Tanrılar ve Canavarlar
Tanrılar ve Canavarlar
' a başlamadan bir az ara vereceğim. Huzursuz hissetmekten yoruldum.
Kan ve Bal
Kan ve BalShelby Mahurin · Yabancı Yayınları · 2021801 okunma
"Eksikliğimi beni kaybettiğinde anlayacaksın."
Sayfa 41 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Meğer iç sesim arkadaş gibi beni oyalıyor, bir nebze de olsa yalnızlığımı unutturuyormuş. İnsan iç sesini kaybettiğinde nerede arayabilir ki?
Beni hâlâ sevdiğini sanıyor. Oysa artık sadece bir yaslanma olasılığıyım onun için. Dengesini kaybettiğinde elini boşluğa uzatıp da tutunuverdiği ilk şey. Artık kimsenin düşeyazarken tutunuverdiği bir şey olmak istemiyorum.
Reklam
İçimde uzun zamandır birikmiş, dilimin ucuna gelip gelip geri dönmüş cümlelerin duyulmak için bu akşamı beklemiş olması epey münasebetsiz bir rastlantı, tamam, kabul ediyorum ama elimde bundan daha başka bir tarih yok, çünkü olmamalı, buna inanmak istiyorum. Bu geceden başka bir gece yok. Hem ona iyilik yaptım, diyorum. Annesinin geniş kanatlarının altında, doğduğu günden bu yana pamuklara sarılmış, öpülüp koklanmış, büyümesine hiç gerek olmamış, büyümesi ondan hiç istenmemiş, hiç düşünmemiş, ne zaman düşecek gibi olsa altına dünyanın en yumuşak minderleri serilmiş, ne zaman yuvadan uçmak istese bu boş hevesten derhal bir yolu bulunup vazgeçirilmiş, kırk dört yaşında bir insan yavrusu için bundan daha iyi özgürleşme vesilesi mi olur canım, diyorum. Bana da oldu kaç defa. Öldüm mü, ölmedim. O da ölmeyecek. De ki öldü, o vakit küllerinden doğacak. Sıklıkla öyle olur çünkü. Beni hâlâ sevdiğini sanıyor. Oysa artık sadece bir yaslanma olasılığıyım onun için. Dengesini kaybettiğinde elini boşluğa uzatıp da tutunuverdiği ilk şey. Artık kimsenin düşeyazarken tutunuverdiği bir şey olmak istemiyorum. Bu his merdivenleri inmem için arkamdan bir el gibi itiyor beni. Kum torbalarını attıkça hafifleyen bir balonum sanki, her basamakta biraz daha iniyor, indikçe yükseliyorum. Ben senin annen değilim. Ben senin annen değilim. Ben kimsenin annesi değilim.
368 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
9 günde okudu
Artık deniz dalgaları ıstırap kokuyor.
Spoiler! Uğruna her şeyini feda ettiğin yazarlık kariyerine ulaşırken birilerini kaybetmen gerektiğini biliyordum Martin. Fakat bu kaybedişin biri olan (sevdiğin kadın) Ruth'u kaybettiğinde parçalanacağını sanıyordum. Neyse ki normal bir aşıktan daha erken ve az zararla gerçeği gördün. Ruth'u değil, esasında zihninde yarattığın bir kadını sevdiğini, dolaylı yoldan aslında hiç var olmamış birini sevdiğini anlaman beni yeterince tatmin etti. Üstelik aşkın yazarlık kariyerine zerre önem ve değer vermiyorken sen her ne yapıyorsan aşkın uğruna yapıyordun. Layık olayım derken yalnız oldun. Bu yalnızlığa rağmen iradene sarılıp pes etmemen kalbimin tozunu aldı resmen. Fakat ıstırap nihayet seni buldu. Swinburne'ün birkaç satırına kurban gitti ömrün. Kaçmaya çalışırken o ıstıraptan, çarenin kaçmak değil son bulmak olduğunu keşfettin o satırlarda. Nihayetinde birkaç yılda dünyanın gündemine oturan yapıtlar çıkaran beynini, eski Martin olduğun dönemlerde kaçınılmaz dostun olan deniz dalgalarıyla dövdün. Olsun, başardın. Başarıyı da acıyı da en ala noktalarda yaşadın.
Martin Eden
Martin EdenJack London · Dorlion Yayınevi · 202090,9bin okunma
Beni hâlâ sevdiğini sanıyor. Oysa artık sadece bir yaslanma olasılığıyım onun için. Dengesini kaybettiğinde elini boşluğa uzatıp da tutunuverdiği ilk şey.
Sayfa 40
833 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.