Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Kalbimden neler geçtiğini, kafamda biriktirdiklerimi, tasarladığım her şeyi bildiğini düşünüyorum. En azından tüm bunları hissettiğini. Belki de böyle bir beklenti benimkisi. Çünkü bunları asla sana söylemeyeceğim. Asla söyleyemeyeceğim. Oysa o kadar dilimin ucundalar ki. Rüzgâr esse düşecekmiş gibi, gözlerime baksan, giderken başını bir kez geriye çevirsen, ağzımdan dökülüverecek kadar dilimin ucunda. Uzunca susuşlarım, ağzımı bile açmadan öylece kalakalıp, bakışlarımı kaçırışım hep bundan. Burada hava her geçen gün biraz daha soğuyor. Zaman diyorum biraz daha zaman Dilimin ucundaki kelimeler bu kış da donmazsa bir dahaki yıl uçmayı öğrenecekler. Biraz zaman diyorum. Kalbimin bir yanı sıcak kalabilirse bu kış, bir delilik daha yapacağım. Ne bir portakal bahçesinde dolaştım ne de bir posta treninde yolculuk ettim. Çiçekler bir açmaya görsün, bir çılgınlık yapıp hatır için öleceğim. Aslında seni çok…
" Yüzü ne güzel. Kimbilir benimkisi ne boktandır. Uykulu, şiş. "
Reklam
Otuzbeşime bastım geçen hafta... İlk Yarı bitti: Hayat : 1 ... Ben : 0 ... Ama belliydi böyle olacağı... Nicedir başlamıştı belirtiler: Yolda çocuklar "Amca şu topu atıversene" seslendiklerinde kuşkulanmıştım ilkin... Sonra saçlarımdaki beyaz teller tescilledi yarı yolun ufukta göründüğünü... Baktım lise fotoğrafları sararmış, sınıf arkadaşlarım yaşlanmış. Eş dost sohbetlerinde sağlık ve çocuk konuşulur olmuş... Seyahat ve aşk yerine... Gök gibi gürlemeye alışkın müzik setimin ses düğmesini kısar olmuşum, içerideki uçurtmanın ipini çekercesine... "Bizim zamanımızda" diye başlayan nutuklar atmaya başlamışım mezuniyet törenlerinde - Hayret! Daha dün değil miydi benimkisi? - Yıllar yılı dudak büktüğüm "Ölümden sonra hayat masallarını"na kulak kabartmaya başlamışım gizliden gizliye... İple çektiğim haziranlara sırt çevirmişim... Yaşamın orta sahasına girmişim... İrkilmişim...
...Aramadığın yerlerde olmayı seçiyorum nedense. Karşılaşma ihtimalimizin olmadığı....olamayacağı. İlk ışıktan sağa dönüyorum hep. Senden değil, seninle karşılaşmaktan korkuyorum .Şekil değiştirmişiz biz.Ben giderken,sen gelirken değişen ne varsa bilmediğim, karşılaştığımızda bir şamar gibi inecek yüzüme sanırım. O yüzden kaçıyorum karşılaşmalardan. Korkmak değil bu .Korkudan korkmak benimkisi...ve anladım ki ayrılığa değil, ayrı kalmaya yeniliyor insan...
Sayfa 108
Öyle bir sessizlik ki benimkisi, Dışım sükut... İçim kıyamet...
Saat On İki Karanlığımın örselenmiş Ve tükenmiş kimliğinden yazıyorum Merhaba çocuk Kaldırım taşlarına baktığımız Esmer Ankara'nın yüzümüzü kavurduğu Dudaklarımızı çatlattığı
Reklam
“Bana saf diyorsan eğer, benimkisi tercih edilmiş bir naifliktir müdür bey. Aptallık değil.”
Sayfa 487
263 syf.
6/10 puan verdi
Kitabı bitirdikten sonra düşüncelerimi yazıyorum, yazdıklarımı siliyorum falan filan. Neden böyle yapıyorum tam manasıyla anlamış değilim. Sanki yazar arkadaşımda kırılmasın, ayıp olmasın gibi bir yaklaşım olsa gerek benimkisi. Bu girişten sonra kitabı beğenmediğim anlamı çıkıyor lakin şunu da peşinen ekleyeyim çoğu okur okuduğunda beğenecektir. Bu durumda da benim gibi düşünenler azınlıkta kalacaktır. Zaman geçirmek için sıkılmadan okunacak türden. Hayal gücü var herhalde, yok dersem doğru olmaz ama tatmin etmiyor işte. Sonuçta tatminsizlik olunca bir şeyler eksik geliyor. Laf ebeliği var bu kitapta. Evet, bence kitabın özeti bu laf ebeliği...
Dublörün Dilemması
Dublörün DilemmasıMurat Menteş · İletişim Yayınevi · 200515,2bin okunma
484 syf.
7/10 puan verdi
·
6 günde okudu
Yazarın, Kardeşimin Hikayesi’nden sonra okuduğum ikinci kitabı. Sebebini bilmediğim bir şekilde önyargılıyım yazara karşı, önyargımın üstün gelmesine Kardeşimin Hikayesi’de katkı sağladı. Serenad kitabına bu duygularla başladım. Haksız bir yaklaşım belkide benimkisi, bir kitapta bulmak istediğim şeyleri bulamadıkça ben zaten demiştim diyorum. Kitabın kurgusu güzel, akıcı bir şekilde ilerliyorsunuz. Lakin ben hep edebi bir şeyler arıyorum, böyle düm düz anlatımlara deli oluyorum. Aslında yazar kitabın içinde kurgu gereği öyle bir şey diyor ki okurken sağıma soluma bakıyorum, bana mı söylüyorsun gibilerinden. Aynen şöyle diyor kitabın içinde : “Ama ben bu hikayeyi güzel olsun diye değil, anlatmaya değer bulduğum için yazıyorum” Eyvallah, kitabın konusu, Struma gerçeği daha önce bilmeyenleri etkileyecek bir şekilde ortada duruyor, bunu hikayeleştirerek anlatmak yazara düşen kısmı... Neyse uzatmayayım, kitap kötü değil, bu kadar kitap yazmış insandan da okur olarak beklentilerim var, bir paragraf sucuklu yumurta pişirmenin tarifi yerine, “Kar Anadolu'nun yorganıydı ama İstanbul'un da beyaz masal peleriniydi.” gibi cümlelerin fazlaca yer aldığı metinler istiyorum. Bir kitabını daha okuyacağım, oldu oldu, bir daha okumam. Şimdi Zülfi beyide bir teleaş almıştır... Latife bir tarafa müzik, sinema, siyaset, yazarlık, gazetecilik vb. Bir insanda varsa benim isteğim bence çok normal...
Serenad
SerenadZülfü Livaneli · Doğan Kitap · 2020136,5bin okunma
Niye doğar insan?... Niye var olur?... Cevap, ancak düşününce, hayatı aralıksız analiz etmeye başlayınca kendini gösteriyor. En güzel taraf da bu cevabın herkes için farklı olması. Senin cevabın bana uymuyor, benimkisi de sana.
Sayfa 329
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.