Bu ülkenin sorunlan ne sizce?
Terör.
Gelir dagilimi eşitsizliği.
Trafik kazalari.
İşsizlik.
Siddet.
Kadina siddet.
Hukuka inancin kalmamasi.
Torpil.
Darbeler.
Betonlasma.
Tarih boyunca bitmeyen yolsuzluklar.
Beyin göçü.
Cari açık, dis borç.
Aşırı kalabalık nüfus.
Bedavadan kazanma aliskanligi.
Siyasi kamplaşma..
Bunlar gibi onlarcasini sayabilirsiniz.
Oysa bunların hiçbiri bu güzel ülkenin sorunu degil.
Tek bir sorunu var bu ülkenin; çağın gerisinde ve her dönem siyasetin etkisinde kalmis, ruhunu kaybetmis, verimsiz bir eğitim sistemi.
O yukaridaki maddeler sorun degil, sadece sonuç.
Ülkemizde beyin göçü oranlarının sürekli yükseldiği bir grafik görüyoruz. Bu bana bir yandan güzel gözüküyor. En azından göç edebilecek beyinler var diye düşünüyorum.
Beyin göçü' tabiri aslında palavraydı. Doğru tabir, 'korteks göçü' idi. Beyin korteksi ancak memleket dışında yaşama imkanı bulurken, limbik sistem sadece burada sefa sürüyordu.
4 Nisan 1997 günü Hakk’ın rahmetine kavuşan, Türk Dünyasının bilge lideri Merhum Başbuğ Alparslan TÜRKEŞ Bey’in aziz ruhuna:
Bir göç oldu doksan yedi nisanının dördünde;
Gün karardı, güneş battı koskoca Türk Yurdunda.
Yetim koydu Koca Sultan, Bozkurtları ardında…
Yaratan'dan çağrı geldi, uçtu gitti Başbuğ'um;
Ebediyet âlemine göçtü
Beyin göçü diye bir şey yoktur. Göç vardır. Maalesef, bencil insan sadece çıkarlarına hizmet edecek olanların gidişine üzülebiliyor. Oysa yurdundan, yuvasından olmuş milyonlarca insan var.
Bu ülkenin sorunları ne sizce?
Terör.
Gelir dağılıı eşitsizliği
Trafik kazaları .
İşsizlik
Şiddet.
Kadına şiddet.
Hukuka inancın kalmaması.
Torpil
Darbeler.
Betonlaşma.
Tarih boyunca bitmeyen yolsuzluklar.
Beyin göçü.
Cari açık, dış borç.
Aşırı kalabalık nüfus.
Bedavadan kazanma alışkanlığı.
Siyasi kamplaşma ...
Bunlar gibi onlarcasını sayabilirsiniz
Oysa bunların hiçbiri bu güzel ülkenin sorunu değil.
Tek bir sorunu var bu ülkenin; çağın gerisinde ve her dönem siyasetin etkisinde kalmış, ruhunu kaybetmiş, verimsiz bir eğitim sistemi.
O yukarıdaki maddeler sorun değil, sadece sonuç.
Çoğu ABD şirketleri, Sovyetler Birliği’ni ve Doğu Avrupa’nın kapılarını bizlere açan ülkelerini kendileri için pazar veya ucuz işgücü temin edebilecekleri bir kaynak olarak görmektedir. Bir sonraki aşamada beyin göçü olgusunu başlatmak niyetindedir. Böylece bedelini Üçüncü Dünya ülkelerinin ödediği, ışığının Batı’yı aydınlattığı bir kaynağa ulaşmış olacaktır.
Ülkemiz tarihi boyunca işçi göçü ve beyin göçü vermiştir. Hala da vermektedir. Ancak ülkemizin tarihinde öyle bir dönem vardı ki o dönem beyin göçü almışız. Almanya'da, Hitler karşıtı bilim insanları, Hitler'in iktidara gelişiyle birlikte görevlerinden alınmaya başlamışlardır. Bu bilim insanları başlıca iki ülkeyi tercih etmişlerdir.
Amerika Birleşik Devletleri ve Türkiye Cumhuriyeti...
#zbigniewbrzezinski terörizme dair söylenenler çok düşündürücü...Bizim bakışımız ile dünyanın bakışını örtüştürmek lazım.. küresellik üzerine söylenenler de çok ilginç.. Sınırların olmadığı bir dünya diyorlar ama insanlar için değil.. Para ve üretilen ürünler için..Ulus devletler en büyük tehlike..Ulus devletleri yok etmek için herşey yapılıyor
Fakat toplumda değişiklik istenmiyorsa, bunları yetiştirip sonra dışarıya salıvermek için, halkı bu kadar masraflara sokan kurullar neden açılmıştı? Bu ancak zengin Batı ülkelerine bedavadan adam yetiştirmeye yarar.
‘Beyin göçü’ tâbiri aslında palavraydı. Doğru tâbir, ‘korteks göçü’ idi. Beyin korteksi ancak memleket dışında yaşama imkânı bulurken, limbik sistem sadece burada sefâ sürüyordu.
Kitap, ilk sayfasında okuyucuyu şu cümleyle karşılıyor: "Yaşatamadık ama unutmadık da…" Türkiye'nin unutamayacağı en acı tarihinin yıl dönümü yaklaşırken, kendime sordum, ne değişti o günden bugüne.
Uzun zamandır, yakın geçmişte geçen bir kitaba rastlamamıştım. Yakın derken, gerçekten yakın birkaç yıl öncesinden bahsediyorum.