Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Akıl en büyük engeli olabilir insanın…
"Güç, patron, çok güç! Bunun için delilik gerek, delilik, duyuyor musun? Ya hep ya hiç! Ama sende beyin var ve seni bu yiyecek. Aklın bakkal senin, defter tutuyor, bu kadar verdim, bu kadar aldım; kâr şu kadar, zarar bu kadar diye yazıyor. Yani, iyi bir sahip, her işi sermiyor, her zaman arkayı kolluyor. Hayır, ipi koparmıyor rezil, onu sıkı sıkı elinde tutuyor, kaçırırsa mahvoldu demektir zavallı, mahvoldu demektir! Ama, ipi koparmadıkça, hayatın ne tadı vardır, söyler misin bana? Papatya papatyacıktır; rom değil ki dünyayı altüst etsin!"
Kafanızı çok çalıştırmayın
“Tissot in­san bedeninde en çok çalışan bölümlerin ilk önce güçlen­diklerini ve sertleştiklerini açıklamaktadır; işçilerde kol kas ve lifleri sertleşmekte, böylece onlara ileri yaşlara kadar sürdürdükleri bir güç ve sağlıklılık vermektedir; "edebiyat­la uğraşan kişilerde beyin sertleşmektedir; çoğu zaman fi­kirleri birbirlerine bağlayamaz hale gelmektedirler" ve işte bunlar bunamaya adaydırlar. Bir bilim ne kadar soyut ve­ya karmaşıksa, meydana getirdiği delilik tehlikesi o kadar büyüktür.” [Tissot, Avis s24]
Sayfa 534
Reklam
+ “Hayır, özgür değilsin.” dedi.“Senin bağlı bulundu­ğun ip, öbür insanlarınkinden biraz,daha uzun;hepsi bu kadar! Senin patron, uzun ipin var, gidip geliyor, kendini özgür sanıyorsun. İpi koparmadın mıydı da...” - “Bir gün koparacağım!” dedim. + “Güç, patron, çok güç! Bunun için delilik gerek, delilik, duyuyor musun? Ya hep ya hiç! Ama sende beyin var ve seni bu yiyecek. Aklın bakkal senin, defter tutu­yor, bu kadar verdim, bu kadar aldım; kâr şu kadar, zara­ra bu kadar diye yazıyor. Yani, iyi bir sahip, her işi sermi­yor, her zaman arkayı kolluyor. Hayır, ipi koparmıyor rezil, onu sıkı sıkı elinde tutuyor, kaçırırsa mahvoldu demektir zavallı, mahvoldu demektir! Ama, ipi koparmadıkça, hayatın ne tadı vardır, söyler misin bana? Papatya papatyacıktır; rom değil ki dünyayı altüst etsin!”
Sayfa 336Kitabı okudu
"Belki de kalırım," dedim. "Belki de seninle gelirim; ben özgürüm." Zorba, başını salladı: "Hayır, özgür değilsin," dedi. "Senin bağlı bulunduğun ip, öbür insanlarınkinden biraz daha uzun; hepsi bu kadar! Senin patron, uzun ipin var, gidip geliyor, kendini özgür sanıyorsun. İpi koparmadın mıydı da..." Zorba'nın sözleri, içimdeki açık bir yaraya dokunup acıttıkları için inatla, "Bir gün koparacağım!" dedim. "Güç, patron, çok güç! Bunun için delilik gerek, delilik, duyuyor musun? Ya hep, ya hiç! Ama sende beyin var, ve seni bu yiyecek."
Sayfa 288 - Can YayınlarıKitabı okudu
Aklın korunması için tanrıya ilk yalvaran insanın dileği yerine getirildi.O günden bu yana insanın aklı, Tanrı tarafından korundu Belki bir kasada, belki de cennette. Çünkü aklın, insan bedeninden kaçabileceği beş delik ve akıl yoksunu bedende delilik vardı.Akıl insandan korundu.İnsan beş duyulu bir hayvan oldu.Bedeni ölümlü, aklı korunan, beş duyulu bir hayvan.Tanrının insan olarak doğacağı güne kadar böyle sürecek.Aklı,insanla öldüğü gün öpüşecek. Hayattakilerse son ana kadar koklayacak, duyacak, görecek, tadacak, dokunacak ama asla düşünemeyecek.Çünkü aklı alınmış insana bırakılmış olan beyin, sahibine sadece hayal veren bir organdır. Var olanın üzerine kurulan hayaller. Oysa akıl,yoktan düşünce yaratır. Yoktan var etmek bir düşünce, yoktan var ettiğini düşünmek bir hayaldir. insan düşünmez, düşündüğünü hayal eder.Akıl sadece Tanrı, beyinse çocuk tarafından korunabilir.İnsanı koruyansa ölümdür. Bir hayal organıyla yaşadığı sürece kendine zarar verecek olan insanı sonsuz acıdan kurtaran ölüm, doğumdan üstündür.
Sayfa 123Kitabı okudu
Aklının korunması için Tanrı’ya ilk yalvaran insanın dileği yerine getirildi. O günden bu yana insanın aklı, Tanrı tarafından korundu. Belki bir kasada, belki de cennette. Çünkü aklın, insanın bedeninden kaçabileceği beş delik ve akıl yoksunu bedende delilik vardı. Akıl, insandan korundu. İnsan beş duyulu bir hayvan oldu. Bedeni ölümlü, aklı korunan, beş duyulu bir hayvan. Tanrı’nın insan olarak doğacağı güne kadar böyle sürecek. Aklı, insanla öldüğü gün öpüşecek. Hayattakilerse son ana kadar koklayacak, duyacak, görecek, tadacak, dokunacak ama asla düşünemeyecek. Çünkü aklı alınmış insana bırakılmış olan beyin, sahibine sadece hayal veren bir organdır. Var olanın üzerine kurulan hayaller. Oysa akıl, yoktan düşünce yaratır. Yoktan var etmek bir düşünce, yoktan var ettiğini düşünmek bir hayaldir. İnsan düşünmez, düşündüğünü hayal eder. Akıl sadece Tanrı, beyinse bir çocuk tarafından korunabilir. İnsanı koruyansa ölümdür. Bir hayal organıyla yaşadığı sürece kendine zarar verecek olan insanı sonsuz acıdan kurtaran ölüm, doğumdan üstündür.
Reklam
Alyanslarından ve televizyonun beyin-emici sterilize sanal varlığından önce, dünyayı köreltmek için binlerce floresan lamba üreten devasa bir fabrikanın paketleme servisinde çalışmıştım, kütüphanelerin yararsız, şairlerin ise özenle yakınmayı seven boklar olduğunu bildiğimden barlardan ve dövüşlerden öğrenmeye çalışırdım.
Aklının korunması için Tanrı’ya ilk yalvaran insanın dileği yerine getirildi. O günden bu yana insanın aklı, Tanrı tarafından korundu. Belki bir kasada, belki de cennette. Çünkü aklın, insan bedeninden kaçabileceği beş delik ve akıl yoksunu bedende delilik vardı. Akıl, insandan korundu. İnsan, beş duyulu bir hayvan oldu. Bedeni ölümlü, aklı korunan, beş duyulu bir hayvan. Tanrı’nın insan olarak doğacağı güne kadar böyle sürecek. Aklı, insanla öldüğü gün öpüşecek. Hayattakilerse son ana kadar koklayacak, duyacak, görecek, tadacak, dokunacak ama asla düşünemeyecek. Çünkü aklı alınmış insana bırakılmış olan beyin, sahibine sadece hayal veren bir organdır. Var olanın üzerine kurulan hayaller. Oysa akıl, yoktan düşünce yaratır. Yoktan var etmek bir düşünce, yoktan var ettiğini düşünmek bir hayaldir. İnsan düşünmez, düşündüğünü hayal eder. Akıl sadece Tanrı, beyinse bir çocuk tarafından korunabilir. İnsanı koruyansa ölümdür. Bir hayal organıyla yaşadığı sürece kendine zarar verecek olan insanı sonsuz acıdan kurtaran ölüm, doğumdan üstündür.
Rus bir beyin cerrahıyla yine Rus bir astronot din konusunda tartışıyorlardı. Beyin cerrahı dindar, astronotsa dindar bir kişi değildi. "Uzayda çok dolaştım", diye övünerek konuştu astronot, "ama ne Tanrı'yı gördüm ne de meleklerini!" Cerrah cevap verdi: "Ben de çok zeki beyinler ameliyat ettim, ama tek bir düşünce görmedim!" - Bu da düşüncenin var olmadığı anlamına gelmiyor, değil mi? - Hayır gelmiyor ve aynı zamanda düşüncenin ne ameliyat edilecek, ne daha küçük parçalara bölünebilecek bir şey olmadığını vurguluyor. Delilik ameliyatla geçirilecek bir şey değildir.
beyin jimnastiği yapalım o zaman
Öte yandan, bir deli­lik psikolojisi, en temelde yatanla ilgilenmemezlik edemez; zira kör topal bir şekilde, olanaklarının buluştuğu noktaya doğru yönelir. Başka bir deyişle, kendi akıntısının ters yönünde ilerle­yip insanın kendisiyle ilişki halinde olduğu ve kendisini homo psychologicus haline getiren, bu yabancılaşma biçiminin doğma­sına neden olduğu bölgelere doğru yola çıkar..
Reklam
“Hayır, özgür değilsin. Senin bağlı bulunduğun ip, öbür insanlarınkinden biraz daha uzun; hepsi bu kadar! Senin patron, uzun ipin var, gidip geliyor, kendini özgür sanıyorsun. İpi koparmadın mıydı da...” “Bir gün koparacağım!” dedim. “Güç, patron, çok güç! Bunun için delilik gerek, delilik, duyuyor musun? Ya hep ya hiç! Ama sende beyin var ve seni bu yiyecek. Aklın bakkal senin, defter tutuyor, bu kadar verdim, bu kadar aldım; kâr şu kadar, zarara bu kadar diye yazıyor. Yani, iyi bir sahip, her işi sermiyor, her zaman arkayı kolluyor. Hayır, ipi koparmıyor rezil, onu sıkı sıkı elinde tutuyor, kaçırırsa mahvoldu demektir zavallı, mahvoldu demektir! Ama, ipi koparmadıkça, hayatın ne tadı vardır, söyler misin bana? Papatya papatyacıktır; rom değil ki dünyayı altüst etsin!”
Sayfa 410 - Can Yayınları Ciltli BasımKitabı okudu
- Hayır, özgür değilsin. Senin bağlı bulunduğun ip, öbür insanlarınkinden daha uzun; hepsi bu kadar. Kendini özgür sanıyorsun. İpi koparmadın mıydı da... - Bir gün koparacağım! - Güç patron, çok güç. Bunun için delilik gerek, delilik. Ya hep ya hiç! Ama sende beyin var ve bu seni yiyecek.
undefinedKitabı okudu
Yunanların φρην kökünden türettikleri cinnet ise kronik ateş, bunama ya da delilik ile birleştiğinde bir akıl hastalığına; eğer sadece ateş varsa, beyin ya da beyin zarlarından bir ya da birkaçının iltihaplanmasına denmektedir ve bu da melankoliye ve bunamaya yol açar. Melankoli ve delilikten farklı olarak, bunama dönemlerinde hiç hasta olmazlar. Bazen zihinleri açık ama bazen de hafızalarını yitirdikleri bir düşkünlükle hastalar hayatlarına devam ederler. Melankoli hastaları genelde sessizdirler; cinnet hastaları ise gürültücüdür.
Sayfa 88 - 4. Basım: Ocak 2017 - Aylak Adam Kültür Sanat Yayıncılık - "YAŞLILIK, CİNNET, DELİLİK, SU KORKUSU, LİKANTROPİ, AZİZ VİTUS DANSI, ESRİME NÖBETİ"
Güç, patron, çok güç! Bunun için delilik gerek, delilik, duyuyor musun? Ya hep ya hiç! Ama sende beyin var ve seni bu yiyecek.
Sayfa 336 - Can YayınlarıKitabı okudu
"Bir gün koparacağım!" dedim. "Güç, patron, çok güç! Bunun için delilik gerek, delilik duyuyor musun? Ya hep ya hiç! Ama sen de beyin var ve seni bu yiyecek. Aklın bakkal senin, defter tutuyor, bu kadar verdim, bu kadar aldım, kar şu kadar, zarar bu kadar diye yazıyor."
Sayfa 336
154 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.