Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Bir zamanlar boş gezmeyi iş yapmaktan çok seven üç ar­ kadaş varmış. Bugünden yarına geçinmek, gittikleri yerlerin birinden yüz bulsalar , beşinden kovulmak canlarına tak de­miş. Alın teriyle kazanıp gönül rahatlığıyla yemeyi de göz­lerine kestiremezlermiş, çünkü elleri işe yatkın değilmiş. Bir gün, uzun bir yolculuktan sonra, yüksekçe bir tepede
_Sık ve çok gülmek, zeki insanların saygısını ve çocukların sevgisini kazanmak, dürüst eleştirilerin takdirine layık olmak ve yanlış arkadaşların ihanetlerine katlanabilmek, güzelliği takdir edebilmek, başkalarındaki en iyiyi bulabilmek, sağlıklı bir çocuk, bahçelik bir arazi ya da daha iyi duruma getirilmiş bir sosyal durum yoluyla bu dünyayı
Reklam
_Tanrı, "Işık hızından daha hızlı gitmeyeceksiniz!" deseydi mesela. Halk da, bu buyruğun ne hakkında olduğunu bilmiyoruz ama tüm diğer buyruklar gibi ona da uyuyoruz mu diyecekti? Anlamadan körü körüne bir şeye bağlanmak bağnazlıktır. Gelecekte karşımıza Maxwell çıkar ve bizi manyetizma ve ışık hızı hakkında aydınlatır mı diyeceklerdi?
_Psişe, insan zihninin, bilincinin ve bilinç dışının tamamıdır. Galaksilerin ardında tanrıyı aramayı hayal edemeyiz. Her şey psişenin ürünüdür. Eski yunanca'daki psyche sözcüğü, "kelebek" anlamına gelir." Latince'deki animus ruh ve anima can, eski yunanca anemos rüzgar sözcüğüyle aynı köktendir. _Vücudun merkezi de başta
Espriler - Otobiyografi
_Nükte’yi anlamak oldukça güç. _Nükte, benzemezin içindeki gizli benzerleri açığa çıkarma yeteneğidir. _Nükte, zeka ürünü olarak haz üretmeye yarayan bir etkinliktir. Esprilerin malzemesi, yasaklanmış arzulardır. _Bazı Nükte formülleri: Şaşırtma, aydınlatma, karşıtlıklar, anlamsızlıktaki anlam. _Kraeplin: Karşıt iki kavramın birleşimi ve
o güne değin bilmemiş olmamızdan ötürü bize yeni görünen bir şey...
"Benim/Bizim İçin Yeni'nin bir başka türünün de, bizi ilgilendirmeyecek bir şey olması gerekir bu yazının çerçevesi içerisinde: Herkesin bildiği bir şeyi benim/bizim bilmemiz durumu... Böyle bir şeyden haberimiz olunca şaşırabiliriz. O güne değin bilmemiş olmamızdan ötürü bize yeni görünen bir şey... Yaşımız, kişilik yapımız ya da "bilinmesi gerekenler" konusundaki tutumumuza bağlı olarak bu bilinmediğin ortaya çıkışı bizi değişik biçimlerde tepki göstermeye götürür: Utanabiliriz, öfkelenebiliriz; bu "yeniliği" küçümseyebilir ya da bilmemeye katlanamayarak (haberimiz varmış gibi davranarak) -şu son tutum, genellikle, bilinmedikle karşılaşma anından biraz sonra, bir "kendini toparlama" evresinin belirtisi olarak ortaya çıkar- türlü bağlam ilişkilerinden yararlanmaya bakıp bu işi daha iyi anlamaya çalışabiliriz; ya da, bilmediğimiz bir şey olduğunu anlar, merak eder, öğrenmeye karar veririz. "Benim İçin (Bizim İçin) Yeni" bir şeyin varlığı, birtakım çerçeve-bilgiler açısından bir eksikliğimi(zi) gösterir çok çok..."
Reklam
"Zamanı durduramayız aynı kalsın diye, ama bazı şeylerin değerini daha iyi anlamak bizim elimizde." "Hayatımda hiç ölümü beklememiştim şu ana kadar. Ölüm bana hiç gelmez sanırdım, onu tanıyana dek." "İstanbul insanı yiyip bitiren bir şehir. Çok kalabalık, çok pis, çok gürültülü. Bir de sanki İstanbul'un üsütünde kara bir bulut varmış gibi, huzurlu bir şehir değil bence. İnsanları sürekli mutsuz. Sabah sokağa çıktığınız da yüzü gülen kaç kişi görebiliyorsunuz?" "Hiçbir zaman, hiçbir yerde bulamam mutluluğu, çünkü o içimde. Boşuna aramamalı onu. Boşuna kaçmamalı. Kaçmak, sadece kendinden kaçıştır. Sadece..." "Hayatta hiçbir şey birbirimiz kadar önemli değil. Bazen unutsak da, her dakika ne kadar mühim biliyor musunuz? Değerini bilmediğimiz, daha da huzurla, daha da güzelleştirebileceğimiz yaşamımız kadar önemli değil küçük ayrıntılar. Sizce de öyle olduğunu biliyorum ama bunu her zaman hatırlamak çok önemli." "Yalnız bırakılmışlık hissi. Yalnızlık bazen hoş ama yalnız bırakılmak acı."
Sırça Köşk
Bir zamanlar boş gezmeyi iş yapmaktan çok seven üç arkadaş varmış. Bugünden yarına geçinmek, gittikleri yerlerin birinden yüz bulsalar, beşinden kovulmak canlarına tak demiş. Alın teriyle kazanıp gönül rahatlığıyla yemeyi de gözlerine kestiremezlermiş, çünkü elleri işe yatkın değilmiş. Bir gün, uzun bir yolculuktan sonra, yüksekçe bir tepede
Sokak fenerlerini düşünürken gökyüzüne baktım. Koyu karanlıktı, ama öbek öbek bulutların arasından dipsiz kara lekecikleri açıkça seçebiliyordum. Birden bu lekelerin birinde küçücük bir yıldız fark ettim ve dikkatle incelemeye başladım. İzlerken birden bir düşünce geldi aklıma: Evet, bu gece kendimi öldürecektim. Daha iki ay önceden aklıma
#1 "Elinizden geleni yapın. Hayatı bazen boşa harcıyor olsak dahi, uğraşmaya değer." #2 "Söylediklerin, göz zevki olmayan birinin yaptığım bir tablo ya da müzik kulağı olmayan birinin yaptığım bir beste hakkında fikir beyan etmesinden daha fazla sıkmıyor canımı." #3 "Uçamayan bir kuş sürüsü gösterseler ve tüylerini
Reklam
Saatçi argümanı neden mantıksız/ Uyari: Çok uzun
Dağlarda, yağıştan ve fırtınadan korunma sağlayan, ağaçtan yapılmış bir kulübeyle karşılaşırsam, birinin bu kulübeyi insanlar için bu amaca hizmet etmek üzere inşa ettiği sonucuna varırım. Aynen kulübenin yararlılığından birinin onu bu amaç için inşa ettiği sonucuna vardığımız biçimde, doğadaki canlı varlıklar için yararlı olan koşullardan yola
20 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.