Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.36.27
Tatil için Denizli’ye Ali’nin arabasıyla gidecek olunca Şamil C**’dan aldığım kitapları götüreyim bari dedim. Zaten birçoğunu okumuştum ama okumadıklarımı da koydum bavula. Geriye üç kitap bıraktım. İkisi, kütüphaneden alınca tek seferde bitiremeyeceğim kalınlıkta, bir de bu kaldı işte. Neden kaldı? Önünü, arkasını, içini okumadım. Sadece ismi,
Kopyalanmış Adam
Bazı yazarları en yakın arkadaşım gibi, bana babalık yapan bir büyüğüm gibi veya sırlarıma vakıf bir dostum gibi hissediyorum; ki bunların sayısı bir elin parmağı etmez. Jose Saramago ise bunların başında geliyor desem abartmış olmam. Jose Saramago 7. sanat sinemaya da Düşman adıyla uyarlanmış olan Kopyalanmış Adam romanıyla yine çok farklı şeyleri başarmış. Özellikle roman akışı içinde ara verip okuyucuyla bir yazar olarak konuşup romana geri dönmesi, ve bunu “Hey okuyucu, bak sen bunu anlamazsın. O yüzden altyazı geçiyorum.” kabalığı yerine çok daha samimi ve ince bir şekilde başarması… Özellikle finali. Okumalısınız. Jose Saramago’yla hala tanışmadıysanız bunu hemen yapmalısınız. Herkese iyi okumalar diliyorum.
Bir İdam Mahkumunun Son Günü
Victor Hugo dönemine göre aydın bir akılla ve cesaretle idama karşı olduğunu Bir İdam Mahkumunun Son Günü'yle anlatmış.
Kitap kesinlikle okunması gereken açıklayıcı bir önsözle başlıyor. Önsöz dönemin toplumunu, siyasetini ve idam görüşünü eleştirel bir şekilde açıklıyor.
Kitap, mesajı açık olan ve idam mahkumunun hislerini size de hissettiren değerli bir eser.
Bunlar dışında birkaç karşıt fikir paylaşmak istiyorum. Kitaptan bağımsız, önsöze ithafen.
Önsözde idama karşı olma sebepleri arasında kaba söylemiyle barbarlık gösteriliyor. Ki bu elbette ki katıldığım noktası. Bunun yanında idam mahkumunun ailesine utanç bırakıldığı, öksüz bırakıldığı, dışlanmışlık bırakıldığı söyleniyor. Burada bir altyazı geçmek istiyorum. Bir suçlu suç işleyerek ailesine bunları bırakıyorsa adalet sisteminin problemi değildir.
İdamın doğru olmamasının bir nedeni de devletin resmi yollarla böyle bir cezalandırmayı seçmiş olması halkın da buna başvurmasını kolaylaştıracaktır.
Önsözde cezalandırmak yerine iyiliğe yönetmek diye bir ifade geçiyor. Böyle bir ifade çok büyük bir açıktır. Cinayet, yaralama, tecvüz gibi suçlar apaçık suçtur ve altyazısı yoktur. Tabii nefsi müdafaa vb şeyleri açmıyorum. Bunlara da gerekliliğine göre en doğru şekilde karar verilir.
Hata kendinin değil kaderin, tanrı cezalandırmalı gibi ifadelere de bir altyazı geçmek istiyorum. Kesinliği olmayan şeylerin adalet sisteminde işi yoktur.
Dünyanın açığı olmayan, her suçun hikayesini doğru değerlendirecek objektif, kusursuz bir adalet sistemine ihtiyacı vardır.
Patton hakkında bugüne kadar dilimize çevrilmiş en iyi kaynak...
Kronik Kitap tarafından 2021 yılı Eylül ayında basılan 64 sayfalık kitap Emir Yener tarafından tercüme edilmiş. Kitap, Osprey’in standart formatında ve İş Bankası adına katkıda bulunan herkesin, bir çizginin altına düşmeyen kalitesi ile okuyucuya sunulmuş.
Askeri tarihe ilgi duyanlar arasında bilmeyen kaldığını düşünmesem de, kısaca değinmek
·
Puan vermedi
Sevdiğim bir şüphecinin en sevdiğim kitabı İnanan Beyin. Bu yüzden kendi kitabını anlattığı bir konuşmasına altyazı yapmaktan kendimi alamadım. Buradan izleyebilirsiniz:
youtu.be/8LEvBBcOB5E
Pandemi zamanlarında da gördüğümüz gibi şimdi de depremle ilgili bir sürü komplo teorisinin, abuk sabuk iddiaların sosyal medyayı tıka basa
İnanan Beyin
Sevdiğim bir şüphecinin en sevdiğim kitabı İnanan Beyin'den önce yazdığı bir kitap "İnsanlar neden Saçma şeylere inanır?" Bu yüzden bu ve diğer kitaplarını anlattığı bir konuşmasına altyazı yapmaktan kendimi alamadım. Buradan izleyebilirsiniz:
youtu.be/8LEvBBcOB5E
Pandemi zamanlarında da gördüğümüz gibi şimdi de depremle
DARWİN'in tuhaf ve ters akıl yürütme biçimi
Dayanamadım ve Dennett'in bu kitap ve başka kitaplarıyla ilgili olan bir konferansına altyazı çevirdim. Buradan izleyebilirsiniz: youtu.be/QhxK2fpY8Gs
Tek kelimeyle muhteşem bir kitap. Okuyalı çok uzun zaman oldu ama etkisi hala üzerimde. Bana kalırsa evrimle ilgili okunabilecek en dolu ve en çok kavrayış kazanabileceğiniz kitaplardan biri.
Felsefenin, kendine felsefeci diyen herkesin artık o ya da bu şekilde, bilimde neler olduğunu takip etmesi gerektiğini, bilimden bihaber kalma gibi bir lükslerinin olmadığını çok net bir şekilde gösteren bir kitap. Bilim artık yeni felsefedir cümlesinin abartılardan arınmış anlamı aslında budur bana kalırsa. Bilimden bağımsız salt mantıksal tartışmaların, soyut mantıksal kuramların döndüğü bir felsefe 1000 yıl öncesinde var olmuş ve artık bir karşılığı olmayan bir felsefe yapma türüdür. Nasıl ki Darwin, evrenin birbirinden bağımsız gibi görünen iki parçasını birleştirmemizi sağlayan bir perspektif sağladıysa, Dennett de bilim ve felsefeyi, birinin nerde başlayıp diğerinin nerde bittiğini bilemeyeceğimiz derece tek potada eritmenin ne demek olduğunu bize göstermiştir. Darwin'nin tehlikeli fikri de bu başarının simgesi olan bir kitaptır bana kalırsa. İyi okumalar ve iyi seyirler efenim.
Nazım Hikmet şiirlerinin seçkisi olan bu kitabı PDF olarak isteyen olursa kendisiyle paylaşırım ama kitabın baskısından çok sesli versiyonu önemli. Bizler pdf okuduğumuz için bizlere çok büyük fark etmiyor. Zaten şiirleri arasında olan, hepsi de daha evvel okuduğumuz (YKY baskısı Bütün Eserleri kitabını okuduysanız) karma şiir seçkisi sunulmuş bize. Aynı zamanda oldukça kapsamlı ve çok kalın olan, tek başına koca bir cilt eden ‘Memleketimden İnsan Manzaraları’ kitabından alım yapılmamış. Ona da başka bir çalışma olabileceği belirtilmiş yalnızca. Tanıdık ve bilindik şiirlerinden eklemeler yapıldığı için yabancılık çekmediğim şiirler oldu bunlar.
Birkaç şiiri dinleme fırsatım da oldu ve rahatlıkla söyleyebilirim ki, iyi bir benzetme de yaparaktan; Türkçe Altyazı yanında birkaç tane çok özel ve kaliteli dublaj çalışması hariç diğer dublajlar nasıl çok farklı ve sırıtıyorsa; eğer Nazım Hikmet’in sesinden kendi şiirlerini dinlediyseniz onun yerinde kim seslendirme yaparsa yapsın filmlere yapılan dublajdan fazla etkisi olmuyor. Tabi herkes başka düşünebilir ama benim düşüncem bu yönde.
Size güzel bir de sır vereyim, aramızda kalsın. Eğer değer verdiğiniz kıymetli birine iyi bir hediye almak istiyor, ne almanız gerektiğine karar veremiyorsanız çok iyi bir şiir kitabı tavsiyesi olacaktır bu kitap. Aldığınız insan da eminim ki memnun kalacaktır bu hediyeden.
Hepimize iyi okumalar dilerim..
( Kitabın 1971 yapımı bir filmi de varmış, Altyazı çevirisini yapıp kitap ile karşılaştırmasını yaptım. Film kitaba sadık kalınarak yapılmış. Sözcükler bile değişmeden kullanılmış.)
Hikaye, kaderin iradesiyle uzak Perebrod köyünde Polesie'de sona eren genç bir adam olan Ivan Timofeevich i anlatıyor.
Yarmala isimli bir uşağın bahsettiği bir
Ecinniler ile Dostoyevski etkinliğine giriş yapıyorum dostlarım :) 896 sayfalık bu yüce eseri Sibirya sürgünü sonrası iki yılda (1870-1872) tamamlamış Dostoyevski. Bu kitabı yazarken gerçek bir olaydan esinlenmiş. Kısaca gerçek olaydan bahsedelim; 1869'da Moskova Üniversitesi'nde okuyan Sergey Nechayev, çevresindekileri bir devrim için
"Paris Notr Dam Kilsəsi"
Hiss və düşüncələrimi çatdırmağa kömək duymadığı üçün əsər şərhlərindən uzaq dururam uzun müddətdir. Amma bu kitabla 1 aya yaxın vaxt keçirtdim, yarı oxuyub yarı səsli dinlədim, bitirdikdən sonra məşhur musiqili tamaşasını izlədim. Onunla qurduğum bağa qarşılıq daha sayğılı bir vidayı borc bilirəm özümə.
İlk
1500'lü yılların başında mizahi biraz da komik bir dille kaleme alınmış bir hiciv, taşlama kitabı.
Erasmus eserinde nelere hiciv edip taslamış peki. Halkı, yönetenleri, din adamlarını, felsefecileri, avukatlara, öğretmen, doktor, tüccarlara farklı millet ve dinden insanları, düşünceleri, duyguları, bilgeliği, deliliği...
Delilik ile bilgeliğin, ahmaklık ile dehalığın ince sınırlarında bizi gezdiren bir eser.
Bu kitabı okuyabilmek için öncesinde az da olsa bir felsefe, mitoloji alt yapısına ve dönemin orta çağ düşünce ve yönetim özellikleri hakkında bilgi sahibi olunmasına ihtiyaç olduğunu düşünüyorum. Kitapta sık sık altyazı ile bilgi verilmiş olsa da bu yeterli değil.
Çeviri kaynaklı mı, aslı da böyle mi bilemiyorum. Kitap çok daldan dala konulmuş gibi. Bir noktaya odaklanmışken birden konu degisiveriyor.
Teoloji, felsefe ve mitoloji donanımlı bu eser aslında hümanizm ve Rönesans hareketlerine katkısı ile önemli bir yere sahiptir. Erasmus eserini arkadaşı Thomas Morus"a ithaf etmiştir. Kendisi burada bike bir dokundurma yapmıştır. Zira arkadaşı onun en çok eleştirdiği yerdedir.
Benim için farklı bur okuna deneyimi oldu.
