Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Bi salın yaa şu anaları
Günümüzde evli kadınların yüzde altmışının çalışan kadınlar olduğu göz önünde bulundurulursa, gerekli olan maternal ulaşılabilirlik miktarı sorununun dikkate alınması gereken ciddi bir sorun olduğu ortaya çıkmaktadır. Burada, çalışan annelerin çocuklarında borderline kişilik bozukluğuna yol açtıklarını mı söylüyorum? Kesinlikle hayır. Mesele annenin "her an" ulaşılabilir olması değildir. Esas önemli olan, annenin, psikolojik işlevi açısından "yeteri kadar iyi" ulaşılabilirliğidir. Çalışan anneler sabah ve akşamları çocuk için ulaşılabilir durumdadır ve ayrıca çocuğa karşı gösterilecek maternal davranışlar annenin kendisi tarafından seçilen, kendisinin yerine geçecek bir bakıcı tarafından da nakledilebilir. Annenin sağlamak zorunda olduğu ulaşılabilirlik, diğer şeylerin yanında, çocuğun bireyleşme dürtüsünün gücüne bağlıdır.
Sayfa 58
Yolumuzu bulmak için işaretlere ihtiyacımız var. Kur'an, Yaratıcı'nın işaretlerini insanlara ufuklarda ve nefislerde göstereceğini söyler. Ufuk, başımızın üstündeki gök kubbeden sonsuzluğa uzanan çizgidir. Başını kaldırıp ufka bakan, hakikatin kendisinden daha büyük, daha geniş, daha derin bir şey olduğunu anlar. Ufuk, aklımızın
Sayfa 10 - İnsan yayınlarıKitabı okuyor
Reklam
M.S. 5 yüzyılda Arap toplumu zengin bir kültüre sahip olan Çin Hindistan İran Mısır Bizans ve Roma gibi ülkeler ile olan siyasi ekonomik ve kültürel ilişkileri ile sahibi bulundukları köle ve cariyelerin büyük bir çoğunluğunun kültür düzeyi yüksek insanlardan oluşması kitaplarla ilgili Çağdaş gelişimler hakkında bilgi sahibi olmalarına yani yazı
Nalia ile Diyaloglar I, II ve III
— (I) bir akşam serinliğinde, oturduğumuz banktan bakıyor ışıldayan gözleriyle denize doğru... Nalia: "kıyayıya uzanan tekneler,
Namaz Sancıma İlaç
Birçok tembellerden ve namazı terk etmiş kimselerden duyuyoruz, diyorlar ki: Cenabı Hakk'ın bizim ibadetimize ne ihtiyacı var ki, Kur'an'da çok ısrarla bizden ibadet istiyor? Ve yine diyor- lar ki: Neden Kur'an, namaz kılmayanları Cehennem gibi dehşetli bir ceza ile tehdit ediyor? Kur'an'm o güzel ve tatlı iladesine bu hiddet ve şiddet nasıl yakışıyor? Isterseniz önce birinci suâlin cevabını verelim: Cernabı Hak, hiçbir şeye muhtaç olmadığı gibi, bizim ibadetimize de muhtaç değil. İbadete muhtaç olan biziz. Çünkü sen ve ben mänen hastayız. İbadet ise manevi yara- larımıza ilaç ve merhem hukmündedir. Şefkatli bir doktor, hastasına faydalı ilaçları içirmek için ısrar etse, hasta o sel- katli hekime: Senin ne ihtiyacın var, bana bunları içirmek için ısrar ediyorsun? dese, ne kadar manasız konuşmuş olur, değil mi? İşte "Cenabı Hakk'ın benim ibadetime ne ihtiyacı var. benden ısrarla namaz istiyor" diyen ondan daha çok manasız ve mantıksız konuşmuş olur. Çünkü ilacı içmek, doktorun değil, hastanın menfaatinedir.
Çalışmalarda görüldü ki kanser hücrelerinin bazıları gündüzleri ışık varken oksijensiz fermantasyon durumunda çalışırken geceleri uykuda normal hücre gibi çalışmaya döner. Diğer bir deyişle, uykudayken oksijeni enerji üretme işine geri sokar. Bu durum kanser hücresinin o an için "normal" hücre olması demektir. Kendini çoğaltması durur, metastaz kapasitesi azalır. İşte bu tip kanser hücrelerine "part time kanser hücreleri" denir.
Reklam
Marcus gece nöbetindeki genç subaya el eder, yaklaşıp eğilmesini söyler ve boğuk bir sesle kulağına bir şeyler fısıldar. Sonra bitkin bir şekilde çarşafla başını örter, uykuya dalarak hastalığının yedinci gecesinde sessizce hayata veda eder. Sabah olunca doktorları imparatorun öldüğünü açıklarlar ve kamp acı dolu bir şaşkınlığa bürünür. ~ Dışarıdaki curcuna artarken sinirli muhafızlar başlarındaki subaya sorarlar: "Ne dedi?" Subay konuşacak gibi olur, sonra bir an için susar. Şaşkınlık içinde suratını asarak ölü imparatorun mesajını iletir: "Doğan güneşe gidin, ben zaten batıyorum."
Zaten güzel olan annemin yüzü, gülümseyince, bir kat daha güzelleşir, etrafa sanki neşe saçardı. Eğer, hayatımın en acı dakikalarında bir an için olsun, bu gülümsemesini görmek fırsatını bulsaydım, keder nedir bilmezdim. Yüz güzelliği denilen şey, bence tatlı bir gülümsemede toplanır, eğer gülümseme bir yüzü güzelleştiriyorsa, o yüz güzeldir, eğer değiştiriyorsa, bu yüz şöyle böyle bir yüzdür, bozuyorsa çirkindir.
Sayfa 21
"...hiçbir sözcük, hiçbir soru varlığının bu hüzünlü kayıtsızlığına bir an için bile nüfuz edemiyordu."
144 syf.
8/10 puan verdi
Uzun zamandır reading slump'tayım. Ve uzun zamandır Haruki Murakami'nin kitaplarını okumak istiyordum. Kronolojik sırayla okumaya karar vermiştim. Fare dörtlemesi diye geçen serinin de, yazarın da ikinci kitabı olan Pinball 1973 hakkındaki fikirlerimle buradayım. Bu kitapta da
Rüzgarın Şarkısını Dinle
Rüzgarın Şarkısını Dinle
kitabındaki adsız baş karakterimizi ve onun
Pinball 1973
Pinball 1973Haruki Murakami · Doğan Kitap · 2020913 okunma
Reklam
Çalışan bir adam için otuz yaş, yaşamında bir istikrar döneminin tam başladığı yaştır, insan kendini genç ve enerji dolu hisseder. Ama, aynı zamanda, yaşamın bir evresi de sona ermiştir. Bu, bazı şeyle­ rin artık hiçbir zaman geri gelmeyeceğini düşündürdüğünden melankoliye sürüklüyor insanı. Belirli bir pişmanlık duymak da saçma bir duygusallık değil aslında. Evet, birçok şey gerçekten de otuz yaşında başlıyor, o yaşta her şeyin bitmiş olduğu da doğru değil. Ancak, yaşamın veremeyeceğini an­ ladığı birtakım şeyleri beklememeyi öğrenmiş oluyor kişi; üstelik her geçen gün daha iyi kavrıyor ki yaşam yalnızca bir ekme dönemidir, hasat mevsimi yoktur burada.
128 syf.
8/10 puan verdi
Görünürde her zaman gülümsüyor olsam da içeride çaresiz bir mücadeleyle debeleniyordum, bir ipte yürüyordum, ter içindeydim, onları eğlendirdirdikçe felaket ihtimali her an yaklaşıyordu. -Gerçek korkak mutluluktan bile korkar. Pamuk yün bile yaralar onu. Neşeden bile incinir. İncelememe bu iki alıntıyla başlamak istedim. Aslında bu iki alıntı bence kitabı çok güzel özetliyor ama ben yine de kısaca duygularımdan bahsetmek istiyorum. Okurken yoğun bir bunalım ve sıkışmışlık duygusu hissettim, bir insanın bu kadar ağır duygular hissederek bu hayattan göçüp gitmesi çok üzücü. Kitabın her sayfasında keşke daha iyi insanlarla tanışabilseydi, keşke hayat ona çocukluğunun travmalarını atlatabilmesi için çok daha fazla şans tanısaydı dedim içimden. Okuması zevkli ama duygusal olarak da yıpratıcı bir kitap, özellikle yazarın hayatını okuyup da kitabı okumaya başlamanızı tavsiye ediyorum. Ancak o zaman yazarın duygularına gerçek bir perspektiften bakabilirsiniz.
İnsanlığımı Yitirirken
İnsanlığımı YitirirkenOsamu Dazai · İthaki Yayınları · 202333,8bin okunma
256 syf.
8/10 puan verdi
Kadının kaderi coğrafya değildir.
"Coğrafya kader midir?" Kadınlar için pek de öyle değil gibi. Dünyanın her noktasında benzer senaryolar yaşayan kadınları bulmak epey kolay. "modern" ya da "geleneksel" coğrafya kadınlar için geçerli değil. Olivia ise şu an günümüzde modern sayılabilecek bir ülkelerden birisinde doğuyor, çoğu Türk kadını gibi
Babam Öldüğünde Ağlamadım
Babam Öldüğünde AğlamadımIris Galey · Arion Yayınevi · 1994806 okunma
1.500 öğeden 31 ile 45 arasındakiler gösteriliyor.