Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
İyi ki hayatıma girmişsin, iyi ki varsın...
Nasılsın güzel sevgili, umarım iyisindir. Ben çok heyecanlıyım. Bugün senin özel günün. İnsanlardan kendimi soyutlamaya çalıştığım dönemde çıkmıştın karşıma. Seni ilk gördüğüm yeri hatırlıyorum. Odandaki diğer masanın duvar tarafındaki sandalyede oturuyordum. İlk kez orada o güzel sesini duymuştum. Beni ilk aramanı hatırlıyorum. Odana çağırmıştın.
Kebelekin Markoviči

Kebelekin Markoviči

@milinkovicv
·
15 Nisan 04:26
Seni sevmeme izin verdiğin için teşekkür ederim...
Merhaba sevgilim :). Bugün çok özel bir gün ve dahası yarın çok çok daha özel bir gün. Nasıl başlayacağımı bilmiyorum. Seninle bize ait günlerin konuşmasını çok çok erken yapmıştık aslında. Sen takvimine not almıştın, bense birkaç kez unutup 17 Mart tarihinde sonsuza kadar aklıma kazımıştım. Senden saklı bir şeyim olmadığı için bunları anlatmamda
Başınıza gelebilecek felaketlerin en sonuna vardığınızda öyle bir an gelir ki orada artık yapayalnızsınızdır. Dünyanın sonudur bu. Hüzünden bile, size ait olan hüzünden, yanıt gelmiyordur, bu durumda artık gerisin geriye gitmesini bilmek gerek, insanların yanına, kim olursa olsun bu gibi durumlarda kimse müşkülpesent değildir, çünkü ağlayabilmek için dahi her şeyin yeniden başladığı noktaya geri dönmek gerek, onlarla birlikte geri gitmek gerek.
Reklam
Aziz ve Celil olan Allah Teala şöyle buyurur: “Ademoğlunun her ameli kat kat verilir. Bir hasene (iyilik) on katından yediyüz katına mükafatlandırılır. Yalnız oruç müstesna; onun mükafatını ben veririm. Zira yemesini ve nefsani arzularını, sırf benim için terkediyor. Oruçlu için iki sevinçli an vardır: Biri iftar ettiği, diğeri de Allah’a kavuştuğu vakittir. Ağzının kokusu da Allah Teala nezdinde misk kokusundan daha hoştur.” (Müslim).
ama oğlu ondan nefret ediyordu. yanlarına gelmesinden, tepelerinde durup onlara bakmasından nefret ediyordu; araya girmesinden nefret ediyordu; hareketlerindeki coşkudan ve görkemden nefret ediyordu; onun o müthiş beyninden; hoşgörüsüzlüğünden ve egoizminden (onunla ilgilenmelerini emredercesine, orada öylece duruyordu); ama her şeyden çok babasının etraflarında titreşen, annesiyle ilişkisindeki mükemmel uyumu ve sadeliği bozan o gürültücü duygularından nefret ediyordu. gözlerini sayfadan kaldırmazsa onun çekip gitmesini sağlayabileceğini umdu; annesinin, babası yanlarında durduğu an dağıldığını bildiği dikkatini yeniden kendine çekmek için, parmağını hırsla bir sözcüğün üzerine bastırdı. ama hayır. mr. Ramsay hiçbir şekilde gitmiyordu. orada durmuş, sevgi bekliyordu.
Sayfa 43
736 syf.
10/10 puan verdi
·
5 günde okudu
Biraz Spoiler İçeren Bir İç Dökme
Ben henüz seriye hiç başlamadan önce Daren’e bu kadar tutuklu bir aşık olacağımı tahmin etmemiştim gerçekten ya. Her kitapta ayrı bayılıyorum, her kitapta ayrı aşık oluyorum bu iblise. Hayatımın anlamı olmuş meğersem de haberim yokmuş dostlar. Her neyse Daren sevdamı iki saniyecik kenara itekliyorum ve devam ediyorum. Öncelikle kitaba BAYILDIM.
Deliler ve Cellatlar
Deliler ve CellatlarN. G. Kabal · Dex Yayınevi · 2024124 okunma
Sohbetlerde çoğu kez karşımızdakini gerçekten dinlemeden onu onayladığımızı belirtir, “evet evet” der ve başımızı sallarız ki, bir an önce konuşma sırası bize gelsin ve biz de meramımızı anlatabilelim. Bu tür gündelik sohbetlerde anlaşma, insanın sırf karşısındakini susturup kendi fikirlerini söyleyebilmek için başvurduğu bir kılıftır.
Sayfa 179Kitabı okudu
Reklam
Bazen düşünürüm, ne kadar garip mahluklarız? Hepimiz ömrümüzün kısalığından şikâyet ederiz; fakat gün denen şeyi bir an evvel ve farkına varmadan harcamak için neler yapmayız?
Sayfa 29
Öleceğim. Ah, uşağımı sorguya çektim. Silahları ona verirken titremişsin, ama bir veda sözcüğü bile etmemişsin! - Alacağın olsun! Alacağın olsun! Bir hoşça kal bile yok öyle mi? - Beni sonsuza dek sana bağlayan o an yüzünden kalbinin kapılarını bana kapattın mı? Lotte, bin yıl geçse bile o iz silinemez! Senin için yanıp tutuşan bu kişiden nefret ede- meyeceğini hissediyorum."
Sayfa 122Kitabı okudu
O anda insanların neden geceleri çöle girmekten ürktüklerini anlar gibi oldu, çölün karanlığına giren kimse için geri dönüşün olmadığını fark ettiğinde. İnsanın, geçmişinden ve geleceğinden koptuğu, tek bir yanlışının bile sonunu getirebilecek tehlikelerle dolu bu muhteşem evrende yaşadığı her an bir sonraki adımının rehberi olacaktı. Yüreğinin sesiyle evrenin sesinin tek bir sese dönüştüğünü hisseder gibi oldu, ama adını koyamadı.
Bazen düşünürüm, ne kadar garip mahluklarız? Hepimiz ömrümüzün kısalığından şikayet ederiz; fakat gün denen şeyi bir an evvel ve farkına varmadan harcamak için neler yapmayız.
Reklam
Her ne kadar buna engel olmaya çalışsa da kasıklarındaki sıcaklık her geçen saniye artıyor, bu dokunuşlarla vücudu her an daha da hassaslaşıyordu. Nihayet dürtüleri kontrolü ele aldığında artık kimin ne hissettiğini umursayamaz bir hale gelmişti. Az önce Anthony'nin çok geç olduğunu söylerken ne demek iste- diğini bütün şiddetiyle
Sayfa 365
Askerleri bir süre sonra başka yere giden ve bir daha geri gelmeyen bu imparatorluk o kadar çok sayıda ülkeyi egemenliği altına almış ki, bu sarı çoraklı çöl beldesinin kendilerine ait olduğunu bir süre sonra unutmuşlar. Ta ki bir başka imparatorluk çöl toprağının altındaki zengin yatakları ele geçirmek için ortaya çıkana dek. Ama ülke bu el değiştirmeden ve onu izleyen bağımsızlığından çok gerilerde bir zamanda şu an. Hangi yılda olduklarını kendilerinin de bilmedikleri ya da bunu düşünmedikleri zamanlarda. Gün doğar batar, insanlar doğar ölür, zaman buydu onlar için. Günde beş vaktin dışında, zaman ölçerler oralara ulaşamamışlardı henüz.
"Bir insanın en büyük olduğu an, bir çocuğa yardım etmek için dizlerinin üzerine çöktüğü anmış."
Sayfa 309 - Everest YayınlarıKitabı okudu
-Birini bekliyorsunuz. Bilal önüne baktı. -Haklısınız. Kendimi bildiğim günden beri bekliyorum. Onu nerede, nasıl arayacağımı bilemediğim için. -Sizce o da sizi arıyor mu? Bilal buruk bir sesle cevap verdi, başı önünde. -Hiç sanmam, ama beklemek zorundayım. Kadın alçak bir ses tonuyla cevap verdi. -O da sizi aramaya çıkmadıkça buluşmanız zor. Bir an duraksadı. -Belki de kendinizi ona duyuramadınız. Bilal başını salladı. -Belki, ama gelmeyecek de olsa beklemek zorundayım, yoksa yaşayamam. -Beklerken yaşayabiliyor musunuz?
Sayfa 104Kitabı okudu
Kimse cevap vermedi. Onlar da bu Osakalının düşündüklerini inceden inceye fark etmişti ancak vatanları Japonya şu an bir ölüm kalım savaşının ortasındaydı. Savaş elbette kazanmak için başlatılmıştı. Hükümet böyle bir trajedinin perdesini kaybetme niyetiyle açmış olamazdı, değil mi? Yine de Saipan'ın düşüşünden beri İmparatorluk Genel Karargâhı'nın bildirisindeki ifadelerde nedense şüpheli görünen bir şeyler vardı. Bu durumun duyarlı öğrencilerde bazı endişeler uyandırdığı bir gerçekti.
İthaki YayınlarıKitabı okudu
Geri199
1.500 öğeden 1.486 ile 1.500 arasındakiler gösteriliyor.