Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Bu sanki fillerin boru gibi tiz çığlıkları ve aslanların kükremeleri arasında bir sivrisineğin cenaze marşı gibi.
Sayfa 367
Kesintisiz İlişki İçin Kesilen Ticaret
Türkiye “İsrail”le ticareti durdurdu! Bakanlığın duyuru metninde; ticaretin, “ateşkes gerçekleşinceye ve insani yardımların geçişine izin verilinceye kadar” kısıtlı bir durdurma kararı olduğu da vurgulanıyor… Buraya döneceğiz. Önce katliamın sekizinci ayına girerken bu karar nasıl ve neden geldi, buna bakalım… Katar, Mısır ve ABD
Reklam
ama bu tür vakalarda, her zamanki gibi, ancak başka bir kurban olduğunda daha fazla şey öğrenilir.
Nasıl bir güzelse artık:)
Yerinde olsaydım, bu en kötü ihtimalle sihir olurdu. O güzellik bende olsaydı şair olmazdım ki ben, şiir olurdum....
Bu arkadaş sözcüğü içtendi ve kendine özgü söylenişi ile kullanılıyordu. Sıcaklık, dostluk, dayanışma, bütünlük arz ediyordu. Patron farklıydı, o sözcükte bir büyüklük, üstünlük vardı. Bu sözcüğü taşıyan adam, alttakilerin omzuna basıyordu ve alttakiler de bu yükten kurtulabilmek için daha yukarılara kaldırmaya çalışıyorlardı onu.
Güçlerin sonsuzluk ve sınırsızlık içinde yayıldığını görmek kadar sarsıcı bir şey olamaz. Hedefler aranır. Sürekli hareket halindeki uzay, yorulmak bilmez sular, işleri başlarından aşkın gibi görünen bulutlar, büyük ama belirsiz bir çaba, tüm bu çırpınma, bir sorundur. O sürekli sarsıntı ne işe yarar? O boralar neyi inşa eder? Fırtınanın o şiddeti, o hıçkırıkları, o ulumaları neyi yaratır? Bu uğultu neyle meşguldür? Bu soruların gelgitleri denizin yükselip alçalması gibi sonsuzdur. Gilliatt ne yaptığını biliyordu ama etrafını saran enginliğin hareketliliği onu bu soruların gizemiyle kemiriyordu.
Sayfa 258 - 4.Basım, Nisan 2021
Reklam
224 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
6 günde okudu
Merhaba, Agatha Christie’nin okuduğum ilk romanı hem muhteşem kurgusu hem de sürükleyici anlatımı ile beni büyüledi. Elimden düşüremediğim kitap sıkı okurların tek gecede okuyabileceği türden. Gelelim konusuna ; On kişiye gönderilen mektuplarda Asker Adası’na davetler yer almaktadır . U.N.Owen tarafından yapılan davetler bu on kişiyi davete icab etmek anlamında etkileyince ada misafirlerini ağırlamaya başlamıştır. Bir çift evin işleriyle ilgilenirken diğer sekiz kişi odalarına yerleşir. Ev sahibi Bay ve Bayan Owen adaya şahsi bir durum nedeniyle gelemeyeceğini iletir ve hizmetlilerin kendileriyle özenle ilgileneceğini belirtirler. Yenen ilk akşam yemeğinden sonra çalan gramafon misafirlerin sebep olduğu ölümleri sırayla anlatır. Herkes şaşkın, korkmuş ve öfkeli bir şekilde birbirine bakarken oyunun başladığı anlaşılır. Fırtına sebebiyle ulaşımın kısıtlandığı bu üç günde misafirlerden her biri On Küçük Asker şiirindeki gibi sırayla öldürülür. Film izler gibi okuduğumuz bu romanın usta oyuncuların oynadığı tiyatrosu da bulunmaktadır. Gösterimi devam eden tiyatroyu da ilk fırsatta izleyeceğim. Yormayan , sürükleyen, keyifle okuyacağım bir kitap arıyorum derseniz gönülden tavsiye ederim. Okuyacaklara da keyifli okumalar dilerim. Sevgiler …
On Kişiydiler
On KişiydilerAgatha Christie · Altın Kitaplar · 202132,3bin okunma
"İnsan kalmak hep zordu." dedi. "İnsan, kendine insan dediğinden beri zordur insan kalmak, yeni bir şey değil bu."
Sayfa 456Kitabı okudu
Nasıl Bir Cesaret Bu Böyle ? İnsan Nasıl Olurda Kendi Türüne Böyle Güven Ve İnanç Besler? İnsanoğluna Bu Tür İnancı Öğretecek Öyle Az Şey Oluyor ki Dünya da ..
Onun kızı yok onun için... Gerçekten kızı, karısı olsa bunu edemez cık
Celal Şengör diye bir profesör diyor ki efendim bu sizin namus dediğiniz şeye aklım ermiyor kızım olaydı arkadaşıyla yatıp kalkaydı ben ona sadece AIDS kapma adam sağlıklı mı? Diye öğüt verirdim.
Reklam
Masmavi bir denizin ortasında ve kırgın İçiyorum çöllerin bütün susuzluğunu Damla damla kuruttu bu sevda ve bu yangın Mendillerin gözümde arayıp bulduğunu
Sayfa 24 - ÖzlemKitabı okuyor
İnsanların en büyük deliliği; Sevgi...
Seni daha bir haftadır tanıyorum, seni sevdiğimi söylemek için daha çok erken olabilir; ama herhalde yarına sağ çıkmayacağım için, o da çok geç olacak. Oy­sa insanların en büyük deliliği de bu, yani sevgi.
susulur, orda işte, sesindeki kargaşaya aldanır gönül bir gün bir çocuk mecbur sorar: bu nasıl gitmek kahır, korku, sabır; vedâ bile mahrum bana yalnız, etten ve kemikten bir ses: gitme!
Mağara gençleri diye anılan "Ashâb-ı Kehf"i Kur'an-ı Kerim bizlere (f-t-y) kökünden gelen "feta" kelimesi ile anlatıyor. Bu kök sözlükte "yorumlamak, isabetli yorum yapmak, sorgulamak" anlamlarına geliyor. Bu kökten gelen "yiğit, mert, genç anlamlarındaki "feta” ise soyut düşünmenin, anlam aramanın başlayıp öğrenme arzusunun ve görünenin arkasındaki nedenleri sorgulamanın zirveye çıktığı dönemi işaret eden bir kelime. Bu kelime ile anlatılan gençler ise putperest bir topluluk içinde tek Yaradan'ı bulmuş, toplum tepkisine güçleri yetmeyeceği için inançlarını bir süre gizleyen gençlerdir. Durumları ortaya çıkınca mert bir şekilde topluluk içinde inançlarını itiraf edi- yorlar. Bu itiraflarından sonra yüzleştikleri zulüm ve baskı nedeniyle bir kovalamacaya maruz kalıyorlar. Köpekleri ile birlikte mağaraya saklanıyorlar.77 Kur'an, inançları nedeniyle ölümü göze alan bu tazecik hayatları "yiğitler, civanmertler" diye anlatıyor bizlere. Biz, ergen çocuğumuzun tevhid inancı uğruna bir yol çizmesine nasıl yaklaşıyoruz? O yolun sırat-ı müstakîm olması için öncesinde neler ekiyoruz zihnine? Ya da ekiyor muyuz?
Geri199
1.500 öğeden 1.486 ile 1.500 arasındakiler gösteriliyor.