Herkes gibi olmak bir tür sığınak. Sivri biber gibi ortada kalmanın insancıl ürküntüsü ve sürüyle gezmenin, kaval sesiyle süslenmiş güvencesi. Neyse ki öbürlerinden farklı olmak için yaratılmış, benim gibileri var ve iyi ki çoğunlukta değiller. Çünkü herkes benim gibi olsaydı, ben de herkes gibi biri olacaktım. Korkarım, kendimi çok daha yalnız, alıngan ve nezle hissedecektim. Aynalı çarşı bir gezintiye dönüşürdü yaşam, bu herkes "ben" dünyada.
"Deniz yok! Onu sen yarattın ve yok edecek olan da sensin! Yok Düşler Ülkesi, yok kanatlı atlar; unicornlar da yalnızca eski bir Yunan masalı ve artık içmelisin sana verdiğimiz ilaçları!"
Uzun zamandır hasret kaldım yüzüne
Muhtacım inan senin bir tek sözüne
Yalvarsam ağlasam kapansam dizine
Döner miyiz yine eski günlere?
Söyle buldun mu aradığın aşkı söyle
Yoksa yalnız mısın sen yine?
Benim gibi boynu bükük
Gözü yaşlı tek başına
Bir Fransız gazeteci, Türkiye'nin bir sarhoş, bir sağır ve üç yüz sağırdilsiz tarafından yönetildiğini yazmıştı. Mustafa Kemal, "Yanlış," diye yorumlamıştı bunu. "Türkiye'yi yalnız bir tek sarhoş idare eder."
BU dünyada yalnızım ama yeterince yalnız değil,
kutsamak için her anı.
Bu dünyada azıcığım ama yeterince az değil,
durmak için önünde senin bir nesne gibi,
karanlık ve akıllı.
Hani evcilik oynamak için arkadaş bulamayan küçük kızlar, tek başlarına oynamak zorunda kalırlar ya evlerinin bir kenarında, ama o küçük kız öylesine inanır da evcilik oynadığına, oyuncak bardaklardan bile ikişer tane koyar ya sofraya, aynen öyle bir oyun oynamaktayım işte ben de. Bilirim elbette, bilirim aslında senin hiç olmadığını ve asla da olamayacağını