Bu kitap yorumunu Instagram'daki "alintilarlayasiyorum" profilimde de okuyabilirsiniz: instagram.com/p/Ca7g8HSt9kx
Son zamanlarda okuduklarınızın aynılığından sıkıldınız mı? Şöyle kafa açıcı, karlı havalarda yoğunlaşıp okumaya uygun, yaşadığımız gerçeklik hakkında sizi sorgulatacak bir kitap mı arıyorsunuz? O zaman
Bismillahirrahmanirrahim.
Selamün aleyküm arkadaşlar. Esere ulaşmakta zorlanmak sanırım bendeki değerini daha da artırdı. Sevilenin uzaklığı nasıl gönüldeki hârı alevlendiriyorsa bu kitap için aynı şeyi söylemek belki abartı gelebilir. Ama yaşamayan bilemez gönül maceramızı:)
Bir gün youtube de serseri serseri ya da aylak aylak diyeyim
. . .
ŞİİR-MİİR
K/aralamalar
(Not: Mükerrer kayıtlar, sâir hata ve düzenlemeler bir ara yapılacaktır inşallah, diyelim... Bu hususta okurlardan özür dileriz...)
Kaç yıl oldu. Yok daha bir, bir buçuk ay galiba. Okuyamama, yazamama, düşünmeme devri. Durakladığım devir. Daha Karlofça gelmedi herhalde. Ne zaman başladı - Evet, o apostroflu adamla. Dos'tmuş, Yaşa'masızmış. Dah'iymiş. Sanmıyorum.
Bitmesi lazım, bitmek lazım. Bitirmem lazım, yazmam lazım yeniden ama nasıl. "Sen hiç bitirmedin ki
Kimsin aslanım sen? Böyle bir siyaset-toplum eleştirisi yapacak kadar derdiniz nedir Aziz Bey? Bırak! Millet harıl hurul uyuyor. Davul zurna çal yine uyanmaz. Bazı gerçekler uykudaki insanlar için o kadar sıradanlaşmış ki, olması gereken bu gibi davranıyoruz. Arkadaşım ben sadece senin yaşayıp yaşamama durumunu eleştirmeyeceğim, aklıma ne gelirse.
Bir yanılgının, binlerce yenilgiden daha keskin olduğunu gördüğünde eve dönmek isteyeceksin ama ev; kapı duvar olacak. Ve sen, bildiğin denizlerde yeniden boğulacaksın. Aşina yüzler el olacak, ve yalnızlığı şah damarında hissedeceksin. Sonra geçecek. Her şey geçer, bilirsin.
Ve sonra yolun tam ortasında ayaklarının dermanı kesilecek, dizlerinin
"Anne, müsaade eder misin dizinde yatayım?.. hani ya bir vakitler beni dizine yatırır da saçlarımı okşardın? İşte yine öyle yatayım, beni yine öyle, sanki sekiz on yaşında bir çocuk gibi okşa... Ah bilsen, anneciğim, bugün okşanmak, sevilmek için ne kadar ihtiyacım var! Özellikle çocuk olmaya, o mutlu zamana biraz olsun dönmeye nasıl muhtacım!.. Bugün dizinin, senin zavallı zayıf dizinin üstüne ağır gelen bu başın, bilsen, o çocuk başından ne kadar farkı var! Bu çocukla o çocuk arasında kırılmış, parçalanmış bir hayat duruyor. Ah! Ben hayatın, o vücudu harap eden mengenenin arasında nasıl da ezildim! İşte,bugün sana hasta, yaralı, tedaviye muhtaç olarak dönüyorum...
Ağlıyor musun anne?.. oh! Ağla ağla, biraz o yaşlar yüzüme saçlarıma dökülsün, onların temiz ve mukaddes damlalari altında şifa bulmak isterim. Yalnız bu değil, daima, ölünceye kadar... Değil mi anneciğim? Sen, beni bunlarla iyi edeceksin, bunlarla bana kuvvet vereceksin değil mi?...
"İŞTE TABULAR BÖYLE YIKILIR GÜMBÜR GÜMBÜR!!"
"Daha pembe yanaklarımın yeni yeni tüylendiği yıllarda, bendeniz de aruz vezniyle manzumeler döktürür, muzip hikayecikler yazardım.
Ne hikmetse göndermek gafletinde bulunduğum mecmualardan hiçbirinde bunlardan bir teki bile yayınlanmadı.
Hele 'Canım Meyhane' adını yakıştırdığım üç