Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Doğrusu, dünyada rahat yaşamak için aptal olmak lazım. Fakat aptal olmaktansa biraz daha rahatsız yaşamak daha iyidir bence...
Yapı Kredi Yayınları
Ücretleri yükseltmek kolay mı? Çelik gibi kar yasası onları en alt düzeyde, yani işçilerin ölmemesini ve bol bol çocuk yapmasını sağlayacak düzeyde tutuyor... Biraz daha düşürseler işçiler açlıktan geberir, yeni gelen işçilerse daha yüksek ücret ister. Biraz yükseltmeye kalksalar işsiz sayısının çokluğu buna engel olur... Boş kursaklar dengesidir bu arkadaş, işçilerin tepesinde dolaşan açlık tehlikesinin doğurduğu bir dengedir.
Reklam
Yakın gelecekte gerçekleşmemesi umuduyla...
Sözcükler her yıl biraz daha azalacak, bilinç alanı her yıl biraz daha daralacak.
İlerleme, kendimizi avutmak için uydurduğumuz bir kavramdır! Hayat, akıldışıdır ve anlamdan yoksundur. Kölelik olmadan ilerleme de olmaz. Çoğunluk, azınlığa baş eğmedi mi, insanlık durduğu yerde durur. Hayatımızı basitleştirmek isterken karmaşıklaştırıyor, işlerimizi kolaylaştırmak ve azaltmak isterken zorlaştırıyor, çoğaltıyoruz. Fabrikalar, makineler yalnızca yeni makineler ve fabrikalar yapmak içindir ve bu aptallıktan başka bir şey değildir. İşçi sayısı her gün biraz daha artıyor. Oysa gerekli olan yalnızca köylüdür, yani buğdayı üreten! Çalışarak topraktan alınacak biricik şey, buğdaydır. İnsan ne kadar az şeyle idare ederse, o kadar mutlu olur; istekler, ihtiyaçlar çoğaldıkça, özgürlük azalır.
Ömer, yalvarır gibi cevap verdi: “Bana istenecek bir şey söyle, uğruna can verilecek bir şey söyle, hemen dört elle sarılayım...” Nihat güldü: “Gördün mü? Derhal sapıtıyorsun. Hayatta hiçbir şey, uğrunda ölmek için istenmez. Her şey yaşamamız için olmalıdır. Hatta biraz ileri gideyim, kendi yaşamamız için... Sen kafanın içindeki yokluğa o kadar saplanmışsın ki, derhal uğrunda can feda edecek bir şey arayarak ikinci bir yokluğa dalmak istiyorsun! Yaşamak, herkesten daha iyi, herkesten daha üstün yaşamak, insanlara hâkim olarak, kuvvetli, belki de biraz zalim olarak yaşamak... Dünyada bundan başka istenecek ne vardır?
Hiçbir fevkaladeliği yok. Birtakım hünerli çizgiler, tıpkı mektepler deki resmi hattî vazifeleri gibi. Belki biraz daha ince ve karışık... Sonra bir resim. Birkaç satır muhtasar yazı ve bir iki imza... Üzerine biraz fazla eğilince insanın burnuna ağır bir yağ ve kir kokusu da vurur. Fakat ne muazzam şeydir bu kirli kâğıt azizim, bir düşün!” Bir müddet gözlerini yumdu. “Mesela herhangi bir gün müthiş bir iç sıkıntısı seni boğar. Hayat sana karanlık, manasız gelir. İnsan, biraz evvel senin zırvaladığın gibi felsefeler yapmaya başlar. Hatta yavaş yavaş onu da yapamaz ve canı ağzını açmayı bile istemez. Hiçbir insanın, hiçbir eğlencenin seni canlandıramayacağını sanırsın. Hava sıkıcı ve manasızdır. Ya fazla sıcak, ya fazla soğuk, ya fazla yağmurludur. Gelip geçenler suratına salak salak bakarlar ve on para etmez işlerin
Reklam
…Bütün bunlar, o gecenin ürkek sessizliğinde bizi garip bir romantizm içine atmış ve alelade veya biraz daha iyice bir SESİ bize fevkalade gibi göstermiş olamaz mı?
(...) Bana yol göstermelisin Yaşamaktan bezdim, ne yapsam? Birkaç yıl daha katlan, dedi. Nedir; dedim bu yaşamak? Bir düş, dedi; birkaç görüntü. (...) Bu zorbalar ne biçim adamlar? dedim; Kurt, köpek, çakal makal, dedi. Ne dersin bu adamlara, dedim; Yüreksizler, kafasızlar, soysuzlar, dedi. Benim bu deli gönlüm, dedim. Ne zaman akıllanacak? Biraz daha kulağı burkulunca, dedi.
Sayfa 196 - Türkiye İş BankasıKitabı okudu
Bilge Loocus günlerden bir gün bilinmeyen bir nesneyle karşılaşır - bir kadın. Böyle bir şeyi daha önce hiç görmeyen Bilge önce onun kendisine benzerliği karşısında hayretler içinde kalır; ama sonra, ondan biraz da korkarak, çevresindeki bütün erkeklere şöyle seslenir: “Hey! Ben onun yüzüne bakabiliyorum, bunu o yapamaz - demek ki kadınlar asla benim gibi olamazlar!” Ve böylece kendisinin ve erkek yoldaşlarını rahatlatarak erkeklerin kadınlara üstünlüğünü ispatlar. Bu arada aynı uslamlama Loocus’un bütün diğer erkeklerden üstün olduğunu da ispatlar - ama bunu onlara belli etmez. Kadın buna karşı çıkar: “Evet, sen benim yüzümü görebilirsin, bunu ben yapamam - ama ben de senin yüzünü görebilirim, bunu da sen yapamazsın! Öyleyse biz eşitiz!” Ancak buna karşı Loocus beklenmedik bir çıkış yapar: “Kusura bakma, ama benim yüzümü görebildiğini düşünüyorsan yanılıyorsun. Siz kadınların yaptığı biz erkeklerin yaptığıyla aynı değil - daha önce işaret ettiğim gibi sizinki daha düşük nitelikte ve bu yüzden aynı adla anılmayı haketmiyor. Ona “kadıncagörme” diyebiliriz. Benim yüzümü “kadıncagörebiliyor” olmanın bir önemi yok, çünkü durum simetrik değil. “Bunu görebiliyor musun?” “Kadıncagörüyorum,” diye kadıncayanıtlar kadın ve kadıncayürüyerek uzaklaşır ...
Gözlerim gözünde aşkı seçmiyor Onlardan ruhuma sevda geçmiyor Ben yordum ruhumu biraz da sen yor Çünkü bence şimdi herkes gibisin Yolunu beklerken daha dün gece Kaçıyorum bugün senden gizlice Kalbime kalbime baktım da işte iyice Anladım ki sen de herkes gibisin Büsbütün unuttum seni eminim Maziye karıştı şimdi yeminim Kalbimde senin için yok bile kinim Bence artık sen de şimdi herkes gibisin...
1.000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.