Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Tek bir soru. Sadece bir tane. Kayra sordu: “Nasılsın?” Bacaklarını iki kişilik salıncağa uzatıp sağ kolunu sırtını dayadığı demire yaslayıp sol kolunu da salıncağın kenarına koydu. Birkaç saniye çevreyi seyretti. Ve başladı konuşmaya. “Seni Kinyas en son Fransa’da görmüştüm. Paris’te. Ama Kayra, seni en son ne zaman gördüğümü
Sayfa 221Kitabı okudu
Ama onu asacağız, ortalığı karıştırmasına izin veremeyiz’
Karl Kautsky’nin yaş günü kutlamasında Bebel ve Kautsky ile sert bir atışma yaşandı. Rosa Luxemburg 17 Ekim’de Leo’ya “Bunların ne mal olduğunu bilirim” diye başlayan bir mektup yazdı. “Dün akşam August, Duma seçimlerine katılma taraftarı olduğunu itiraf etti (kesinlikle Adler tarafından sıkıştırılmış) ve benimle tartışmaya başladı. Karolus (Karl için alaycı bir takma ad –çev.) hiç durur mu? Biraz utangaçça da olsa, August’a hak verdi. Buna epey sinirlendim. August beni (çok dostane bir tavırla) sol radikalizmle suçladı ve herkese yönelik ‘Bakın, Almanya’da devrim olunca Rosa solda, ben ise sağda duracağım’ diye seslenip şaka yollu ‘Ama onu asacağız, ortalığı karıştırmasına izin veremeyiz’ diye ekledi. Bunun üzerine çok sakin bir şekilde ‘Kimin kimi asacağını göreceğiz’ dedim. Oldukça manidar...”
Reklam
Almanya Amerika'yla harbediyor, ama oradan oraya para gidiyor. Para : vatansız. Paraya sahip olan vatanlı mı? Hem, biraz da vaziyet şöyle gibi: onlar paranın sahibi değil, para onların sahibi. Sonra bir şey daha duydum, dehşetli sinirlendim: sözde, İsviçre'de deyip Almanya'ya buğday yolluyormuşuz. İnsan eti yiyenlere memleketimin buğdayını yedirenlerin Allah belasını versin.
Sayfa 474 - Yapı Kredi YayınlarıKitabı okudu
Bu çocuk her kafesin bir tahta çubuğunu o kadar gevşek bırakıyor ki hafif zorlasan ya da biraz zaman geçse kendiliğinden yerinden düşecekmiş gibi duruyor. Yani kuşun kanadı, gövdesi biraz hızlı çarpsa tahta düşecek. Böylece kuşun çıkabileceği bir aralık oluşacak kafesin içinde . Başlangıçta aklım almadı . Herhalde yanlışlıkla böyle oldu dedim. Sonra baktım bir, iki derken fırsat bulabildiği her kafese aynı şeyi yapıyor. Sinirlendim önce. İşten atmaya bile niyetlendim. Sonra o hanım kız bir gün geldiğinde durumu ona da anlattım . "Bak kızım durum aynen anlattığım gibi. Ne yapayım ben şimdi '" "İdare et amca, lütfen. En fazla elden geçirirsin bir defa daha. Baktın olmadı, bana sat bozuk kafesi." "Yahu yapılamayacak bir şey değil ama. İnsan sinirleniyor biraz da ." " Amcacım bak, buna ihtiyacı var. Sorun olursa ben karşılarım diyorum." "Niye yapıyor böyle, bu deli oğlan?" " Kuşların kaçabilecekleri bir aralık olsun diye . Tıpkı kendi hayatındaki gibi ... Her kafesten kurtulabilmenin bir yolu olsun diye ... "
Profil Yayıncılık
“Yalnız Selçuk nasıl denir bilmiyorum, bizim bütçemiz ‘pek’ yok”. “‘Pek’i biraz aç!” “Hiç. Paranın tümünü filmin çekimine harcadık” dedi Bünyamin. E haliyle sinirlendim.
Alp.
Tek bir soru. Sadece bir tane. Kayra sordu. “Nasılsın?” Bacaklarını iki kişilik salıncağa uzatıp sağ kolunu sırtını dayadığı demire yaslayıp sol kolunu da salıncağın kenarına koydu. Birkaç saniye çevreyi seyretti. Ve başladı konuşmaya. ''Seni kinyas en son fransa'da görmüştüm. Paris'te. Ama kayra, seni en son ne zaman gördüğümü hatırlamıyorum.
Sayfa 219
Reklam
Almanya Amerika'yla harbediyor, ama ordan oraya para gidiyor. Para : vatansız. Paraya sahip olan vatanlı mı? Hem, biraz da vaziyet şöyle gibi : onlar paranın sahibi değil, para onların sahibi. Sonra bir şey daha duydum, dehşetli sinirlendim : sözde, Isviçre'ye deyip Almanya'ya buğday yolluyormuşuz. İnsan eti yiyenlere memleketimin buğdayını yedirenlerin Allah belasını versin.
''Seni kinyas en son fransa'da görmüştüm. Paris'te. Ama kayra, seni en son ne zaman gördüğümü hatırlamıyorum. Neyse, önemli değil. Çok zaman geçti sonuçta görüşmeyeli. Paris'ten ayrılmamı biliyorsunuz herhalde. Zaten çok fazla anlatılacak bir tarafı da yok. Neden bana verdiklerini hala anlayamadığım o bursla, şu an ismini yanlışlık yapmamak için
Bernard Shaw, Dublin doğumlu İrlandalı yazar. Britanya edebiyatının en yaratıcı yazarlarından biridir. Toplam 60'a yakın tiyatro eseri yazar, 94 yaşında ağaçtan düşünce kaybederiz. O yaşta ağaçta ne işin var? Çıkma ağaca, biri toplasın eriği senin için. Kusura bakmayın biraz sinirlendim. Bir gün gazeteciler sorar, "Nasıl bu kadar yaratıcı olabiliyorsunuz?" "Çocukken babam her gece uyumadan önce bana farklı bir masal anlatırdı" der, Shaw. Ve yine George Bernard Shaw der ki, "Yaşlandığımız için oyun oynamayı bırakmayız. Oyun oynamayı bıraktığımız için yaşlanırız! " Hımm, hepimiz cevabı aldık. 94 yaşında ağaca niye çıktığını açıklayıp gitmiş adam, arkasından dedikodu yapma şansı bırakmamış biz işsiz güçsüzlere.
Sayfa 124
Kadının ne adı ne de hakkı yok. Sinirlendim yine...
Hikmet, silik sessiz bir çocuktu. İlk günler ben onu oğlan sanmıştım. Oğlan çocukları gibi giyiniyor, saçlarını da oğlanlar gibi kısacık kestiriyor. Çok da zayıf... Üstelik ne oğlanlarla, ne kızlarla arkadaşlık ediyor, içine kapanık bir çocuk. Hikmet adı da hem kız hem oğlan adı... Bigün beden eğitim dersinde öğretmenimiz kızları biyana,
46 öğeden 21 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.