Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Destana Memê Alan
(…) Zînê got: “Lolo, Memo, dilê min bi kul û bi jan e. Madem ku tu guh nadî gotinên merivane Ji berê da, xelkê kêmanî xistine derê me jinane, Dibêjin: “Jin parsiya kêm in û rûreşiya dê û bavane.” Were destê xwe bavêje destê min û min çek ke ser pişta Bozê Rewane, Berê xwe bide welatê xwe, bajarê Mixribiyane, Bila heywan me her duyan bibe,
Ardavirafname
l] Bir kez daha Çînvâd köprüsüne geldim. [2] Orada kötülerin ruhlarını gördüm. Ölümlerinden sonraki ilk üç gecede48 onların ruhlarına öylesine talihsizlikler, acı olaylar ve kötü şeyler gösteril­ mişti ki, dünyada asla o kadar kötülük görmemiş ve o derece sıkın­ tı çekmemişlerdi. [3] Kutsal Surûş ve tanrı Âzer’e sordum: “Bu ruh hangi insanın
Reklam
LİBERALİZM, YÖNETİM VE DEMOKRASİ
Liberal Devlet Liberaller, dengeli ve hoşgörülü bir toplumun, bireylerin ve gönüllü kuruluşların özgür eylemlerinin bir sonucu olarak doğal bir hâlde ortaya çıkacağına inanmazlar. İşte bu noktada liberaller, hem hukuku hem de yönetimi gereksiz gören anarşistlerle fikir ayrılığına düşerler. Liberaller her zaman, özgür bireylerin çıkarlarına
Logos
Herakleitos her şeyden önce bir Logos'a inanıyordu. Kitabının ilk tümcesi, bütün olup bitenlerin seyrini belirlediğini söylediği bu Logos'un doğru oldugunu ya da ger- çekten var olduğunu agırbaşlı bir tonda ortaya koyar. Gigon'un da ileri sürdüğü gibi Logos'tan aynı anlamda söz eden diger fragmanların da kitabın giriş bölümüne
Sayfa 426Kitabı okudu
bu dünyaya "rüya gibi" denmesi
Şeyh bu dünyaya "rüya gibi" denmesinin, nasıl bir rüya tabir ediliyorsa, dünya ve içindeki herşeyin de tabir edilmesinin gerek­ li olduğu gerçeğini yansıttığını söyler. Öte yandan, gerek içimiz­ de gerek dışımızda algıladığımız şeyleri sadece bir görüntü ola­ rak kabul edip, bunların başka anlamlar ifade ettiğini düşünmek de oldukça
Zilhicce'nin ilk 10 günü
1. Andolsun fecre, 2. On geceye, 3. Hem çifte, hem teke, 4. Gelip geçtiği an geceye, 5. Bunlarda akıl sahibi için birer yemin (değeri) var mıdır? 1. «Andolsun fecre.» Yüce Allah'ın yarattığı insanlar içinde konuşmaları esnasında en çok yemin edenler Araplar olduğu için Kur'an-ı Kerim Arapların yemin etme âdetleri üzere
Sayfa 23 - Damla Yayınevi, 10.ciltKitabı okuyor
Reklam
Muhammed, sahabeden ganimet sallayınca, sahabe itiraz etti.
Ne var ki bu davranışı, Arapları ve özellikle Ensar'dan birçok ki­şiyi tedirgin edr. Birtakım Bedevi Araplar, ganimet isteyerek Mu­hammed'in etrafını sararlar ve yalvarış ve yakarışlarla onu sıkıntıya sokarlar. Hem de öylesine ki, Muhammed "Semüre" denilen dilek bir ağacın altına sığınmak zorunluğunu duyar. Sığınırken de üzerindeki örtü (rida'sı) ağacın iri dikenlerine takılır kalır. Büyük bir hı­şımla: "Bana ridamı veriniz!" der ve onlara asla haksızlıkta bulun­ madığını anlatmak üzere şöyle ekler: "Şu iri dikenli ağacın dikenleri sayısınca ganimet devesi ve sığırı farz olunsa, muhakkak ben onlan aranızda taksim ederim. Sonra siz beni ne cimri, ne yalancı, ne de korkak diye itham edebilir­ siniz!" (Bkz. Sahfh-i Buh!irf ... , Hadis No. 1301, c.8, s.445.) Her ne kadar onlara haksızlık yapmadığını söylerse de, çevresin­ dekiler bunu, haksızlığın ta kendisi olarak görürler. Ve bu haksızlık, çoğu kişileri Muhammed'e karşı ters, hatta asabi konuşmaya sürdürler. Örneğin Zülhuveysıra adında biri, Muhammed'e haksızlık yaptığını söyleyerek şöyle der: "Ya Resula'llah, adalet et! (Şu paylaştırma Allah rızası kasd olunarak yapılmış bir paylaştırma değildi)." Bazıları da ona kartılara: " Ya Resula'llah! Bizim de deveden, davardan fey'imizi (ganimet payımızı) veriniz" derler.
Muhammed evine gelen fare nin yangın çıkarttığını ileri sürüyor.
Bir gün Muhammed, kandilini söndünneden uykuya dalar. Fakat uyku­sunun en derin bir anında, hafiften bir güıültü ile uyanır; bir de bakar ki bir ev faresi, kandilin yanmakta bulunan fitilini yakalamış olarak evi ateşe ver­mek üzeredir. Hatta Muhammed'in yanındaki seccadenin el kadar büyük­lükteki bir yerini yakmıştır bile! Derhal yerinden
Kaynak YayınlarıKitabı okudu
Muhammed'in ibretlik rüyası. Korku filmi gibi inanılır gibi değil.
Muhammed rüyasını anlatıyor. Güya Cibril ile Mikail adındaki iki melek gelip kendisini fezaya çıkarmışlar ve günahkar insanların uğradıkları feci cezaların ne olacağını ona göstermişlerdir. Muham­med'in kendi ağzından çıktığı şekliyle hikaye şöyle: "(Rüyam'da) gördüm ki, :ki melek bana geldi. Bunlar iki elimi tutup beni düz bir
Kaynak YayınlarıKitabı okudu
Dinin Savaş ve Saldırganlık Kaynağı Oluşu!
Atatürk laiklik yapısını yapıp bitirirken, gerek bizim geçmişimizdeki gerek başka ulusların tarihlerindeki "facia"lardan, "ıstırap"lardan sonuçlar çıkarıp de­ğerlendirdiğini belirtmektedir. "Tarihteki bin bir facia ve "ıstırap"ın kaynağında "din", ağırlıklı olarak bu­lunmaktadır. Geçmişteki kanlı
Sayfa 130131 - Kaynak Yayınları Birinci Basım: Ekim 2006Kitabı okudu
Reklam
Dr. Spitzer’in ailesine yazdığı mektuplarda anlattığına göre (bkz. yukarıda not 19) Abdülmecit bir gün duvara dayalı bir resmin altındaki yazının ne demek olduğunu sorar. Bunun Liverpool-Manchester demiryolu trenlerinin resmi olduğu anlatılır. Padişah, kendi ülkesinde de böyle demiryolları görmek istediğini söyledikten sonra, “fakat çok para lâzım; Hazine’de de bu yok. Avrupa'da olduğu gibi bunlar için özel şirketlerin kurulması gerekir” deyince, doktor bunun olabilmesi için özel sermaye, hükümete güven, özel mülkiyet güvencesi olması gerektiğini söyler. Padişah, “Bizim bankerlerimizde umumun menfaatleri için birleşmek, Müslüman ahalimde ise çalışmak isteği yoktur. Bankerlerimiz sermayelerini faizle paşalarıma vermeye alışmışlardır" der. Görüşme din konusuna geldiği zaman, padişah Fransa'da Voltaire'den, dinsizliğin yayılmasından söz eder ve şöyle der: “İşitiyorum, son zamanlarda sosyalistlerin tehlikeli nazariyeleri gittikçe ilerliyormuş. Bana öyle geliyor ki bir gün gelecek, Fransa Avrupa’nın sönük bir putperest ocağı olarak kalacak".
Türkler zeki diyen adamın yüzünü kara çıkarıyorsunuz bunlara inanarak
Muhammed, bir gün uykudan uyandığında görür ki, seccâdesinin el kadar bir kısmı yanmıştır. Bir de bakar ki, küçücük bir ev fâresi, orada bulunan kandilin fitilini yakalamış evi ateşe vermek üzeredir. Hemen kalkar ve fâre'yi öldürür. Ve sonra halka şöyle der: "Siz uyumak istediğinizde kandilinizi söndürünuz. Çünkü şeytan bunun gibi hayvanları yangın cinâyetine sevk eder" [Bkz. Sahih-i Buharî Muhtasarı, cilt 9 sh. 70)
Epub
İleride daha kapsamlıca görüleceği gibi (s. 24 8) Pythagorasçıların gözünde Sınır (peras) ve Sınırsız (apeiron) en başta dünyanın kendisinde evrildiği iki karşıt ilkeydi; peras iyi, apeiron ise kötüydü. Bu konuya ilişkin yalın bir önermeyii aktarmak gerekirse, Aristoteles Nikomakhos'a Etik'te (1 106b29) şöyle der: "Pythagorasçıların
Sayfa 217Kitabı okudu
Onun için İslam "kelam"ında da zamanla, duruma göre, "kafalardaki Tanrı"ya uygun düşecek biçimde yorumlar oluşturmaya çabalanmıştır. "Şeriat Tanrısı"nın orası burası budanmış, orasına burasına eklemeler yapılmış ve bu "Tanrı"da "tadilat" yoluna gidilmiştir. Bu yapılırken, şeriatın kendisindeki,
43 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.