Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
ATSIZ'DA ASKERLİK-ORDU-SAVAŞ-DİSİPLİN 31 Ağustos 1962 tarihinde çıkan Millî Yol dergisinin 31. sayısını elimize alınca, İzmirli Türkçü gençler olarak ne kadar heyecanlandığımızı hatırlıyorum. Orta sayfada Atsız'ın "30 Ağustos ve Türk Ordusu" başlıklı yazısı yer alıyordu. Yazıyı defalarca okumuş, birbirimize aktarmıştık. O
Hayat ve kaza sigortası da yaptırmıştım – evliysen bu tür şeyleri yaptırman gerekir, bana böyle demişlerdi. Bir gün ölecek olursan – o zaman ne olacak? Sigorta satmaya çalışan adamın işi sağlama bağlamak için böyle dediğini hatırlıyorum. Ona poliçeyi imzalayacağımı söylemiştim, fakat unutmuş olmalıydı. Hemen evet demiştim, alışkanlığım
Sayfa 165Kitabı okudu
Reklam
Değil mi? ☻
Kemal Sayar
Kemal Sayar
: Babil hikâyesinde insanlar Tanrı'ya meydan okumak için bir kule dikiyorlar. "Öyle bir kule dikeceğiz ki şanı her yerden duyulacak. Öyle bir kule dikeceğiz ki Allah'la yarışacağız," diyorlar. Allah da onların dillerini dolaştırıyor ve artık birbirlerinin lisanını anlamaz oluyorlar. Bu muazzam bir metafor. Kutsal kitaplardaki hikâyeleri hep böyle daha derin anlamlarıyla, semboller üzerinden düşünmek lazım. Günümüzde insan, firavunlaşma temayülü içinde.
Sadettin Ökten
Sadettin Ökten
: "Musa'nın Tanrısını görmek için şöyle yüksek bir kule yap da görelim," diyorlar. Aklıma uzaya giden ilk insan olan Gagarin'in sözü geldi. "Gökyüzüne çıktım ama Tanrı'yı göremedim," demişti Gagarin. Halbuki kendisine baksa görecekti.
Sayfa 49
Düşünmek lazım
Benimdir dediğim bir evim, içinde insan gibi serbestçe yaşayabileceğim bir ülkem de yok. Sadece ayağa kalkmış, yürüyen, ait olduğum insanlar var ve bu insanların tek bir gün bile yaşama garantileri yok. Diğer bütün ihtiyaçlar bir tarafa, yaşama garantisi dahi olmayanların evliliği nasıl olur? Böyle bir evlilikten yaşayamayacak çocukları dünyaya getirmek nedir sence?
Sayfa 147 - Aram Yayınları
SÜT Senelerden beri yapmadığım şeyi yaptım: Süt içtim. Dükkânın içinde su buharı, süt kokusu, insanı ağlatıp uyutacak, kırk sene evvelki bir beşik hatırasına kadar sürüklüyordu... Evet, senelerden beri ne erken uyanmış, ne de süt içmiştim. İşe sütle başlıyorduk. Ne haristi parmaklarımız anamızın göğsünde. O ne dişsiz bir canavar ağzı idi
BEYAZ LÂLE Hudutta bozulan ordu iki günden beri Serez’den geçiyordu. Hava serin ve güzeldi. Ilık bir sonbahar güneşi, boş, çimensiz tarlaları, üzerinde henüz taze ve korkak izler duran geniş yolları parlatıyordu. Bu gelenler, gidenlere hiç benzemiyorlardı. Bunlar adeta ürkütülmüş bir hayvan sürüsüydü. Hepsinin tıraşları uzamış, yüzleri pis ve
Reklam
Önemli Bulduğum Bazı Kavramlar (Bilmek Ve Olmak adlı kitabımdan alıntıdır) Bir insanın kendini geliştirmesi ve gerçekleştirmesi için bazı kavramları ve olguları bilmesini zorunlu görüyorum. Bunlardan bazılarını aşağıda açıklıyorum. Özbilinç: özbilinç en genel anlamıyla kişinin kendi duygu düşünce ve davranışlarından haberdar olma halidir.
SÖ: Ben ileri yaştayım, bir üniversitede doktora seminerleri yönetiyorum. Şunu çok söylüyorum genç insanlara:"Siz benim için bir nimetsiniz, ben de sizin için bir nimetim. Bir alışveriş oluyor. Meraklı insanlar, dikkatli insanlar, müeddep insanlar soru soruyor, talep ediyorlar, talep edildikçe ben boşalıyorum, tekrar dolma ihtiyacı hissediyorum." Az da olsa böyle bir-iki genç dost çevremde var, o bakımdan da Allah'a şükrediyorum, hamdediyorum. Akıl tatmin olmaz, "Akıl olmazların zoru içinde," diyor Necip Fazıl. Kalp tatmin olur. "Aşk gelecek cümle eksikler biter," diyor Yunus. Aklın mecali kalmıyor. KS: Galiba, som akla verilen ehemmiyet de kültürler, medeniyetler açısından belirleyici oluyor. Sadece aklın döllediği bir medeniyet atom bombası üretiyor ama kalbin, aklın dizginlerini tuttuğu bir medeniyet insanlığa bu ölçüde zarar verecek bir şeyi kabul etmiyor. KS: Beykoz Fabrikası'nın kurulması sırasında bir İngiliz, II. Abdülhamit e sunduğu raporda, "Bu fabrika zarar edecek, işçileri on altı saat çalıştırmak bile yetmez, çocuk işçi çalıştırmak lazım." diyor. Sanayi devriminin ilk dönem kaideleri bunlar. Padişah ise raporun kenarına, "Bu fani dünya için âdemoğluna bu kadar eziyete lüzum yoktur," notunu düşüyor. Bakış, paradigma farkı var.
Sayfa 106 - Turkuaz Haberleşme ve YayıncılıkKitabı okudu
_Hayat, sürprizlerle dolu bir kumardır ve hayatın ne olduğunu sadece kumarbazlar bilir. _Eğer cesur değilsen samimi olamazsın, sevemezsin, güvenemezsin, gerçeğin peşine düşemezsin. O yüzden önce cesaret gelir. Ve diğer her şey onu izler. _Risk al. Belirsizlik deme; merak de. Güvencesizlik deme; özgürlük de. Bu güvencesizlik, hayatın
_Yaşam, ufacık şeylerden, küçük mutluluklardan oluşuyor. Hiçbir şey büyük ve kutsal değil. O yüzden sözde büyük olan şeylere ilgi duyarsan yaşamı ıskalarsın. Yaşam bir bardak çayı yudumlamak, bir dostla sohbet etmek, sabah yürüyüşe çıkmaktır, ama illa belli bir yere doğru değil, amaçsız, son belirlemeden hareket etmektir. Böylece herhangi bir
99 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.