Babalarının kitap dükkanı var sanırım, gördüğü her kült kitabı eve doldurup fotoğrafını çekiyorlar. Kitapların hepsi de gıcır gıcır, ne hikmetse hiç açılmamış, hiç okunmamış gibi.
Getir eve, koy beyaz zemin üzerine, sağına çiçek, soluna kahve, etrafa üç beş zımbırtı, çek fotoğrafı, sal dünyaya.
Normal bünyenin bir haftada bitiremeyeceği kitabı bir günde bitirmiş, üzerine aynı yoğunluk ve derinlikte peş peşe kitaplar okumuş gibi yapmaya modern psikolojide bir isim lazım.
Okumuş gibi yaptığı eserlerin içeriğinden öyle habersizler ki James Joyce'a başlamak için Ulysses'in doğru seçim olduğunu belirtebiliyorlar.
İşte ben böyle böyle bir bok sanıldım. “Arkadaşlar az haddimizi bilelim, geri duralım az” derken “Siz bir bok bilmiyorsunuz, ben biliyorum” zannı oluştu.
Ben biliyorum, doğru. Haddimi çok iyi biliyorum. Bir kitabı paylaşırken otuz kere düşünüyorum. İnsanlar okuduklarını paylaş dediklerinde bin dereden su getiriyorum. Her kolumu sıvadığımı öyle bir ciddiye alışım var ki sanırsın bu şekilde dünyayı kurtaracağım.
Beyaz zeminler öpsün sizi.
Nasıl bir rüyanın içindesiniz… 🐬