Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Adeta tüm kemikleri kırılmış ama yanlış kaynamış bir dev gibiydi. Bodur, eni boyuna eşit ve belirgin hatlarıyla, saygın bir kişiliğin söylediği gibi gizlisi saklısı olmayan bu tek gözlü dev, üzerindeki gümüş çıngıraklarla kaplı kırmızı mor peleriniyle ve özellikle muhteşem çirkinliğiyle hiç kımıldamadan şapelin eşiğinde belirdiğinde onu hemen tanıyan izleyiciler hep bir ağızdan bağırmaya başladılar: - Bu zangoç Quasimodo! Notre-Dame'ın kamburu Quasimodo! Tek gözlü Quasimodo! Eğri bacaklı Quasimodo! Bravo! Bravo! Görülduğü gibi bu zavallının pek çok lakabı vardı. -Hamile kadınlar kendinize dikkat edin! diye haykırdı öğrenciler -Ve hamile kalmak isteyenler de! diye ekledi Johannes. Gerçekten de, kadınlar yüzlerini saklıyorlardı. +Ah...!Alçak maymun...!diyordu biri... +Çirkin olduğu kadar korkunç! diyordu bir diğeri. +Şeytanın ta kendisi! diye ekledi üçüncüsü. +Notre-Dame'in yakınında oturduğum için ne kadar bahtsızım; geceleri onun dam oluklarında gezindiğini duyuyorum
Hislere tercüman...
Yas tutmanın beş evresi var derler: inkar, öfke, pazarlik, falan filan.. Kağıtta çok şık durur, okuduğunda vay canına dersin, kim bulduysa bravo. Fakat başina gelince,söyledikleri gibi olmadığını anlarsın. Kitaplarda ne yazarsa yazsın, herkes kendi yasını kendi bildiği gibi yaşıyor. Benimkinin sadece iki evresi vardı: zift karası ve duman grisi... Zamanla karalar griye döndü.
Sayfa 276Kitabı okudu
Reklam
Alman mareşal, Türk subaylara dönüyor:
"Bravo beyler!..."diyor. "Yaptığı işi Allah için yapan evlatları olan bir millet mahvolmaz."
Sayfa 190Kitabı okudu
Bravo! Madem müzik ruhun en yüce tezahürü ve evrende ondan daha büyük bir özgürlük yok,o hâlde her bir kişi müziğe istediği gibi yaklaşmakta da özgür olmalı. İster üstüne biner koşturur, ister kamçıyı basar!Varsın şimşekler gürlesin, biz herkesi çatı altına toplarız.
Sayfa 26 - Ketebe YayıneviKitabı okudu
The Bravos Dance
Sana lazım olan tek şey, gözlerini açmak. Kalbimiz bizi aldatır, kafamız oyunlar oynar ama gözlerimiz gerçeği görür. Gözlerinle bak. Kulaklarınla duy. Ağzınla tat al. Burnunla kokla. Teninle hisset. Bunların ardından düşünmek gelir ve onun ardından da gerçeği öğrenmek.
Adeta tüm kemikleri kırılmış ama yanlış kaynamış bir dev gibiydi. Bodur, eni boyuna eşit ve belirgin hatlarıyla, saygın bir kişiliğin söylediği gibi gizlisi saklısı olmayan bu tek gözlü dev, üzerindeki gümüş çıngıraklarla kaplı kırmızı mor peleriniyle ve özellikle muhteşem çirkinliğiyle hiç kımıldamadan şapelin eşiğinde belirdiğinde onu hemen tanıyan izleyiciler hep bir ağızdan bağırmaya başladılar: - Bu zangoç Quasimodo! Notre-Dame'ın kamburu Quasimodo! Tek gözlü Quasimodo! Eğri bacaklı Quasimodo! Bravo! Bravo! Görülduğü gibi bu zavallının pek çok lakabı vardı. -Hamile kadınlar kendinize dikkat edin! diye haykırdı öğrenciler -Ve hamile kalmak isteyenler de! diye ekledi Johannes. Gerçekten de, kadınlar yüzlerini saklıyorlardı. -Ah! Alçak maymun! diyordu biri. -Çirkin olduğu kadar korkunç! diyordu bir diğeri. - Şeytanın ta kendisi! diye ekledi üçüncüsü. -Notre-Dame'in yakınında oturduğum için ne kadar bahtsızım; geceleri onun dam oluklarında gezindiğini duyuyorum.
Reklam
Bravo,tebrik ediyorum seni aynadaki sima'm. Hatta acı acı alkışlıyorum seni. Sana bahşedilmiş biricik ve tek hayatını "beni" yaşamayarak daha doğrusu benim dışımda herşeyi yaşayarak geldiğin nokta için. Sahi,gelebildiğin bir nokta,varış yeri var mı? Orası bile muamma! Hatta hiçbiryere gelemedin, sadece kendinden gittin. O gidilen yerin neresi olduğu mühim değil benimle göz göze gelmekten hep korktun...
Ölümün unutulması da kendi payına totalitarizmi güçlendirir; “ölümsüzler”in özgürlük diye bir kaygısı yoktur çünkü. Gençler, toplumdaki yıkıcı gelişmelerin duyarlı göstergeleridir. “Je vous dis bravo. Vive la Mort!” (“Sizi kutluyorum. Yaşasın Ölüm!”) Böyle diyor Paris'te bir duvar yazısı. Gençler yaşamı ve ölümü düşünüyorlar. Kimileri ölüyor. Çoğu yaşamayı seçiyor.
.."Senin avradını şöyle şöyle yaparım", dedi. Kadının kocası da, "Ben de senin avradını..." diyerek adamın yakasına yapıştı. Burada noldu biliyor musunuz, kadın araya girdi, kocasına. "Sen deli misin, bana ne yapabilir o?" diye bağırdı. Ama kadının kocası, öyle bir bağırış bağırdı ki, "O sana birşey yapamaz, ama, ben onun karısını şaparım dedi. Kadının kendi namusu ortaya atıldığı halde kocasını kurtarmak için hiç kızmamış göründü. Ayrıca, kendi kocası başka kadınla ilgi kuracağı için de hiç kıskanmadı. Ve böylece kadın, bir durak insanın önünde aşağılanmış oldu. Ama öteki kadınlar kadına, "Bravo, bir cinayeti önledin" dediler. Oysa ki oradaki kadınlar da aşağılanmışlardı, bunun farkında değildiler.
" Yemek dediğin paralı bir şey. " " Bravo. Ama bu neden senin ödediğini açıklamıyor. " " Çünkü kendi yemeğimin parasını ödeyebilirim. " " Sadece on dolardı. " " Ve tahmin edebileceğin üzere benim de on dolarım var. " " Benim de American Express Black kartım var. "
Sayfa 212Kitabı okudu
Reklam
Türk Gibi Müslüman!
Fransa dönüşü yine Aachen'da Evren Karadayı'ya uğradım, artık ramazan bitmişti. Bayram namazını Bilâl Câmii'nde kıldım. Namazdan sonra bu câmiin alt katındaki yemek salonunda çay içiyorduk. Masamdaki arkadaşlarla tanışırken, birisinin Sivaslı, diğerinin Konyalı ilh.. olduğunu söylemelerine mukabil gayet fasih Türkçe konuşan biri de: «—Ben almanım!..» demez mi?! Doğrusu inanılır gibi değildi. O'na ismini sordum: «- Ahmed Schimide!..» dedi. «- Aşkolsun!. Ne kadar güzel Türkçe konuşuyorsunuz!.. Söylememiş olsaydınız, ben sizin Türkçe'yi sonradan öğrenmiş bir insan olduğunuza asla ihtimal veremezdim!.» deyince muhatabım kulağıma eğilip: «- Kadir Bey, ben türk gibi müslümanım!..» dedi. Hayretim daha ziyade arttı. «- Bu da ne demek?! Türk gibi müslüman olmanın alâmet- i lârikası ne?!» diye sordum. Salonda her kavimden müslümanların duymasını istemiyordu. Yine kulağıma eğilerek: «- Türk gibi müslüman olmanın alâmet-i fârikası «edebli» ve «cesur» olmaktır!..» dedi. «- Hariçten gelip müslüman olabilmiş, bu yüce dinin hakikatine nüfuz peydah edebilmişsin!. Buna ilâveten bir de böyle incelikleri kavramışsın!.. Bravo!..» dedim.
Hayatımın aşkı olmak varken Hayatımın hatası olmayı seçtin ya. Bravo sana..
- Ya peki bi şey sorcam.. bu işlerde hile hurda var mı? + Tamamıyla konsantrasyon meselesi.. Gücü beyinde toplamak.. Gücü beyinde topladıktan sonra sal kendini gitsin.. Artık öküz mü çekersin arabalı vapur mu çekersin tren mi çekersin.. çek çekebildiğim kadar.. - Vallahi bravo bee..
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.