Kitap iki bölümden oluşuyor. Birinci bölümde olaylar Cem’in penceresinden, ikincisinde ise Elif’in penceresinden aktarılıyor.
İlk bölümde, Elif'in eşi Cem Soner anlatıcı. Romanın asıl kahramanı olan Elif ölmüş, gazeteci Cem işten atılmış bunalımdadır. Hem eşinin ölümünden sonra yaşadıkları hem de evlilikleri süresince hissettiklerini anlatıyor bize.
İkinci bölümde ise Elif anlatıyor bize geçmişini, erken yaşta kaybettiği annesini, diplomat babasını, dadısı Zekiye'yi. Babası Cem'le evlenmesine izin vermemiş ama o hiç bir şey düşünmeden koşmuştur bu evliliğe. Ama yaşadığı sorunları çözemeyip boşanmak yerine Paris'e kaçmıştır. Kitabı okurken Elif’e hem kızdım hem üzüldüm. Elif’in Cem Soner’e duyduğu şey gerçekten aşk mıydı yoksa takıntı mı? Bunu çok düşündüm ama Cem Soner’in bencilliğini, Elif’i sevmediğini düşünmeden edemedim.
Cem Soner tam bir devir adamı. Her devrin şekline giren, eşinin kuzenine dahi yan gözle bakan,tüm yaşamı da Elif’in imkanlarından yararlanarak geçinen balon bir gazeteci. En önemlisi de Elif gibi derin birini hak etmeyen biri olması. Elif belki de birçok kişi için histerik kaçsa da aslında öyle olmayan hislerini duygularını sonuna kadar yaşayan biri.
Celal'in tutkulu bir aşk öyküsünü anlattığı Deli Aşk, Türkiye'nin yakın tarihine de ışık tutuyor. Peride Celal, "Aşık bir kadının neler yapabileceği" düşüncesinden yola çıkarak kurguladığı Deli Aşk'ı 3 buçuk yılda tamamladı.
Derinlik ve inceliğin yaşla ilgisi olmadığını bana hatırlatan bir Peride Celal romanı.